Koronavirüs, sağlık emekçileri ve ‘hayalim’ şehir hastaneleri
İlk kez Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktı koronavirüs. Ama herkesin kendisine çok uzak, bize bir şey olmaz düşüncesi ile de hareket etmesi sonrası herkese yakın ve kimin ne zaman virüsü kapacağı belli olmayan bir sürece geldik ve tüm dünya bu virüsü konuşuyor ve önlem almaya çalışıyor.
Çoğu ülkeler daha önlem almamışken, almıyorken Sağlık Bakanımız ve bizi yönetenler “Biz gerekli önlemimizi aldık, termal kameralar yerleştirdik” gibi açıklamalar yapmıştı. İlk olarak 2019’un aralık ayında ortaya çıkan ve dünyanın çeşitli ülkelerinde, Avrupa’da hatta yanı başımızda güneyimizde, batımızda bulunan komşu ülkelerde virüse yakalanan, ölen insanlar vardı. Ama ne hikmetse ülkemizde virüse yakalanan tek bir hasta dahi yoktu.
SAĞLIK EMEKÇİLERİNE BİLGİ VERİLMEDİ
Ülkemizde resmi olarak Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca 10 Mart 2020’de saat 01:00’de ilk vakanın olduğunu açıkladı. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca şeffaf oldukları için gece 01:00’de açıklamayı yaptıklarına ilişkin sözler söyledi. İlk vaka resmi olarak 10 Mart tarihinde açıklandı ama bu tarihten önce söylendiği gibi süreç hiç de şeffaf yürütülmedi. İlimiz Kayseri’de dahi basının koronavirüs şüphesi ile Kayseri’de hastanelere getirilen, yatırılan, virüs vakalarının doğru olup olmadığını, biz sendika yetkililerini arayarak, el altından doğrulatmaya çalıştığına şahit olduk. Kayseri İl Sağlık Müdürü ve Hastane Başhekimleri konuyla ilgili kamuoyuna sağlıklı bilgilendirme yapmadı.
Kamuoyu açısından da hastanelerde çalışan personeller arasında
da hep dedikodu dolaştı. Gerçekte koronavirüs kapan hastaların koronavirüs şüphesi ile hastanelere yatırıldığını düşünen, bilen, duyan da vardı. Ama sonrasında koronavirüs şüphesi ile getirilen, hastaneye yatırılan bu hastalara ne oldu, sonuçları ne çıktı? Buna dair kamuoyuna ve sağlık çalışanı personele yetkililer tarafından sağlıklı bilgiler verilmedi.
SAĞLIK EMEKÇİLERİ NELER YAŞIYOR VE NE İSTİYOR?
Şeffaf yürütülmeyen kamuoyundan ve her türlü hastaya müdahalede bulunan sağlık emekçisi personellerden saklanan bilgiler nedeni ile kaygı duyan, endişelenen sağlık
emekçileri daha güvenli bir şekilde hizmet sunmak için idarecilerden koruyucu maskeler vb. şeyler talep ettiğinde sağlık emekçisi personellere hastalar tedirgin olur gerekçesi ile basit maskeler (n95) dahi verilmedi. Her türlü hastanın ilk başvurduğu aciller başta olmak üzere hastaneler dezenfekte edilmedi, gerekli önlemler alınmadı. Hastalar panik olur ve kargaşa yaşanır kaygısı ile belki de müşteri gördükleri hastalar hastaneye gelmez diye gerekli önlemi alması gereken yetkililer bu önlemleri yeterince almadı, üzerlerine düşen görevleri yapmadılar. Yani koronavirüse karşı asıl mücadele edecek olan sağlık emekçilerinin ve yakınlarının hatta hastaların sağlığını hiçe saydılar.
DEZENFEKTE YAPILMADI YA DA GEÇ YAPILDI
Bu mantıkta olan idareciler önlem olarak (çoğu gerekli ama eksik önlemlerdir) okulları tatil ilan ettiler, maçların seyircisiz oynanmasına karar verdiler, yurt dışı giriş çıkışları kısmen yasakladılar. Bunlar tamam ama; belki de ilk ilaçlanması, dezenfekte edilmesi gereken hastaneler, acil servisler yerine camileri ve başka kurumları ilaçladılar. Bu önlemleri alan yöneticiler hastalığın en çok bulaşma alanı olan hastaneleri acil hastalar ve acil ameliyatlar harici kapatmadılar. Hastaneleri, polikliniklerini, servislerini tatil ilan etmediler. Ama asıl olarak hem hastalığı kapma hem bulaştırma açısından en riskli grup olan sağlık alanı ve sağlık çalışanları hiçbir şey yokmuş gibi hizmet sunmaya devam ediyor, ettiriliyor. Koronavirüsün yayılma, bulaşma hızı düşünüldüğünde (pandemi ilan edilmesine rağmen) hastanelerin rutin şeklide yönetilmesi, acil olmayan hastaların hastanelerde muayene edilmeye devam edilmesi, acil olmayan ameliyatların yapılması gibi uygulamalardan bir an önce vazgeçilerek işin ciddiyetine göre hareket edilmelidir.