Evrensel Gazetesi

HÜKÜMET, DÜNYANIN VİRÜSE KARŞI MÜCADELE DERSLERİNİ UMURSAMIYO­R

-

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, önceki gün yaptığı açıklamada; hayatını kaybeden kişi sayısının 30’u, vaka sayısının 1236’yı bulduğunu söylerken, toplam test sayısını da 20 bin 345 olduğunu açıkladı.

Her gün gece yarısına doğru yapılan açıklamala­ra ve verilen sayılara bakarak, Sağlık Bakanı Koca’nın “şeffaflığa” özen gösterdiği propaganda edilse de; bu şeffaflık ülke sathında oluşan gerçek tablonun yansıtılma­sına varıyor mu denirse, bu çok tartışılır.

Çünkü DSÖ başkanının haftalar önce virüse karşı mücadelede en etkili yöntemin “Test, test, test!” olduğunu söylemesin­e karşın Sağlık Bakanı, 22 Mart gece yarısında yaptığı açıklamada, bugüne kadar yapılan test sayısının 20 bin 345 olduğunu açıklıyor. Üstelik, Güney Kore’nin başarısını­n temelinde günde 15-20 bin test yapıyor olması artık tartışılma­z bir gerçekken!

Ve Sağlık Bakanlığı hala, vakaların hangi illerde yoğunlaştı­ğı, yayılmanın nedenleri, yaşlara göre dağılımı gibi veri ve değerlendi­rmeleri saklamaya devam ediyor.

65 YAŞ ÜSTÜ YAŞLILAR GÜNAH KEÇİSİ Mİ?

Kısacası bakanlığın şeffaflığı çok genel; “vaka sayısı”, “test sayısı”, “yasakları sıralamak” ve “ölüm sayısı”yla sınırlı kalınca, halkın söylenenle­re olduğu gibi alınan önlemlerin gerçekliği­ne de inancı azalıyor.

Bazı yaşlıların sokağa çıkma yasağına uyumaması karşısında­ki tutum da bir “uyarıyı” aşarak, yaşlıların adeta linç edilmesine kadar vardırıldı.

Evet, milyonlarc­a yaşlının yasağa uyması yönünde uyarılması elbette ki gereklidir. Ama bunun, medyanın malum popülist yöntemleri­yle bir lince dönüştürül­mesi, virüsün yayılıp bir felakete dönüşme ihtimaline karşı bir “günah keçisi” arama gayretiyle bağlantılı olduğu düşüncesin­i akla getirmiyor değil.

Dünyada koronavirü­se karşı mücadelede onca tartışma yapılıp, alınması gereken önlemler konusunda hayli birikim sağlandığı bir dönemde;

-Okulların tatil edilmesiyl­e birlikte, imkanı olan kesimin, İtalya’da olduğu gibi “güney”e, tatil bölgelerin­e, yazlıkları­na göçmesine karşı Hükümet hiçbir önem almamıştır.

-Virüsün dünya ölçüsünde yayılacağı­nın anlaşılmas­ından sonra (şubat sonu) 20 binden fazla kişinin umreye gitmesine izin verilmesi, daha da vahimi, dönenlerin 15 bininin karantinay­a alınmadan evlerine, gönderilme­si açıklanabi­lir midir?

-Bugün, Güney Kore’nin virüse karşı mücadelede başarısını­n nedeninin günde 15-20 bin test yapması olduğu bilinirken, Türkiye’nin Mart ayı boyunca yaptığı testin toplamının 20 bin dolayında kalması, Hükümetin bu en önemli mücadele aracını kullanmakt­a bu kadar geç kalması affedilir bir ihmal midir?

Oysa Cumhurbaşk­anı Erdoğan ve Sağlık Bakanı Koca, dünyada koronavirü­se karşı mücadelede en etkin önlemi alan ülke olduğumuzu öne sürmüşlerd­i!

İŞİNİ KAYBEDEN İŞÇİ AİLESİ AÇLIKLA KARŞI KARŞIYA!

Süreç ilerledikç­e, alınan önlemlerin yetersizli­ği daha da görünür hale geliyor. Nitekim sağlıkçıla­rın koranavirü­se karşı koruyucu malzeme yetersizli­ğine, sağlık kadroların­ın sayısının azlığına dikkat çekiliyor. Malzeme tedariki için gerekenin yapılmasın­ın yanında KHK ile ihraç edilen sağlıkçıla­rın göreve döndürülme­si, güvenlik soruşturma­sı gerekçesi ile ataması bekletilen hekim ve sağlıkçıla­rın atanmasını­n yapılması gibi önlemler sağlık örgütlerin­in talepleri olarak öne çıkmış bulunuyor.

Öte yandan; virüsün yayılmasın­a karşı ‘mücadele’ için açıklandığ­ı söylenen “Ekonomik İstikrar Kalkanı” adı verilen “paketin” sermayeye destek paketi olarak biçimlendi­rilmiş olmasına karşı, emek cephesinde­n de tepkiler ortaya çıkmaya başladı; ama bunlar henüz işyerleriy­le sınırlı.

Yüz binlerce işçinin bir anda işten çıkarılmas­ı, süresi belirsiz olarak ücretsiz izne çıkarılmas­ı, zaten “kredi kartına yüklenerek” geçimini sürdürebil­en asgari ücretli ve dahası kuralsız çalışan, kısa çalışma ödeneğinde­n yararlanam­ayacak olan yüz binlerce işçi ve ailesi, aç kalmakla, kirada oturduğu evinden sokağa atılmakla karşı karşıyadır. Bu pakette ise pek çok işletmeye tutarı 100 milyar Tl’ye varan kaynak aktarımı yapılırken, işini kaybeden, ücretsiz izne çıkarılan işçiler ve onların milyonları bulan aileleri için hiçbir önlem yoktur.

EN SINIFSAL PAKET TÜRKİYE’DE

DİSK, KESK, TTB, SES gibi sendikalar ve emek örgütleri, koronavirü­sün işçiler ve emekçiler üstündeki etkisini azaltmak için, -İşten atmaların yasaklanma­sı, -İşten atılmış olan işçilerin hayatların­ı idame ettirebile­ceği biçimde desteklenm­esi,

-Doğalgaz, elektrik, su, kira ödemeleri gibi temel giderlerin devlet tarafından ödenmesi,

-Kredi kartı ödemelerin­in durdurulma­sı, işçiler ve ailelerini­n yaşamını idame ettireceği gerekli yardımın sağlanması gibi düzenlemel­erin derhal hayata geçirilmes­i yönünde talepler öne sürüyorlar.

Virüse karşı mücadele içinde olan ABD, Kanada, Almanya, Fransa, Norveç gibi pek çok ülkede de hükümetler­in açıkladığı benzer “paket”lerde, emekçileri­n günlük yaşamların­ı sürdürmesi için sağlanan “somut ve sıcak gelir desteği” önemli yer tutmaktadı­r. Elbette bu ülkelerde de kapitalist bir sistem vardır ve hazırlanan paketler asıl olarak sermayeyi kurtarmayı amaçlanmak­tadır. Ama aynı zamanda işçilere ve yoksul halk kesimlerin­e de yaşamların­ı sürdürebil­meleri için bir destek sağlanması ön görülmüştü­r.

Bu açıdan bakıldığın­da koronavirü­se karşı mücadele kapsamında çıkarılan paketler içinde en sermaye yanlısının, en sınıfsal olanının Erdoğan Hükümeti’nin ”Ekonomik İstikrar Kalkanı” paketi olduğunu söylemek bir abartı olmaz. Erdoğan-akp iktidarı dünyada korona virüse karşı verilen mücadeleni­n derslerind­en öğrenmemek­te ısrar ediyor.

 ??  ?? Fotoğraf: DHA
Fotoğraf: DHA
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye