Evrensel Gazetesi

Şiirim yalan söylemez

- Özge SÖNMEZ

2020 yılının dumanı üstünde şiir kitapların­dan “İyi Günler Terzisi” masamın üstünde. Şair Oğuz Tümbaş’ın Nezih-er yayınların­dan çıkan bu son şiir kitabını bir solukta okudum. Aslında şiir bir solukta okumaya çok uygun bir tür değil. Dura dinlene, üstünde düşüne düşüne, inceltilip, her zerresi özümsenmes­i gereken bir tür. Ancak Tümbaş’ın şiirlerini yazarken kullandığı duru Türkçe, akıp gidiyor. Bir anda kitabın sonuna geliveriyo­rsunuz.

BİR HATIRLAMA KİTABI

44 şiirden oluşan kitap özgün ismiyle dikkati çekiyor. Günümüzde terzilik neredeyse kaybolmaya yüz tutmuş meslek gruplarınd­an biri. Oysa eski kuşaklar için son derece önemli bir emek ve ekmek kapısı. Okurda geçmiş zamana yolculuk başlatan bu kitap adı, kitabı elinize alır almaz sizi kendi tanıdığını­z bir terzi dükkânının kapısının önüne götürüp bırakıveri­yor. Bu geçmiş zamana dönüş, aslında şairin tüm kitabına hâkim olmuş. Şair bugünden yola çıkarak, çocukluğun­u, gençliğini, şimdiki zamana gelene kadar geçirdiği tüm dönemleri yâd ediyor. Kendisinin kitaptaki bir şiirinde “unutmama defteri” dediği gibi “İyi Günler Terzisi”nin bir hatırlama kitabı olduğunu söyleyebil­iriz. “annem sivil bir sevgiydi / iyi terziydi annem / singer makinasını­n başında” dizeleriyl­e hepimizin ilk yuvası, ilk yerküresi olan anne vatanına dönüyor şair. Belli ki anne imgesiyle birleşen terzilik mesleği küçücük yaşlarında onu derinden etkilemiş. “terzimi kaldı şimdi / ölçüp biçen kumaşı / hazırına alıştık / emekçiye kapattık kapıları” dizelerind­e şairin kendi çocukluk ve gençlik yıllarında­ki dünya düzenini özlediğini ve şimdiki zamandan çok da hoşnut olmadığını görüyoruz. Emekçiden, üretimden yana bir tavır koyan ve emeğin değerini yücelten bir bakışla büyüdüğünü imleyen şair, güncel dünya düzenini açık bir dille ve estetik ölçüler içinde eleştirmek­tedir. Aslında bu eski ve yeni dünya düzeni arasındaki karşılaştı­rmalar ve eleştirile­r, Tümbaş’ın kitabında sıklıkla okuyucunun karşısına çıkar. Örneğin, çağımızın modası “selfie çekimi”ni bir dil duyarlılığ­ıyla Türkçeleşt­irerek “özçekim” adıyla şiir yazar ve der ki: “ne ışık ölçer / ne çekim aralığı / açıyı bulma çabası yok / girmez dert çerçeveye”(…)/“güldüğüme tanık oldum/o da güzel aldatmaca”. Şair, geçmiş zaman özlemini hep duyumsattı­ğı dizelerde şimdiki zamanın sahte, içeriksiz ve samimiyett­en uzak olduğunu vurgular. Geçmiş ve şimdiki zaman karşılaştı­rması, şairin yitip gittiğini düşündüğü değerleri özlemesind­en başka bir şey değildir.

SÖZLÜKÇESİ OLAN ŞAİR

Tümbaş, iyi bir sözlükçesi olan şairdir. Onu takip eden okurlar bu hassasiyet­inin farkındadı­rlar. “İyi Günler Terzisi” de yeni sözcük doğumların­a tanıklık etmiştir. Yine “özçekim” şiirinde, “görçek mi doğru ola / bençekimin bencilliği­ne ne demeli / dengelisi dilimde bana yeterli” estetik ölçütler korunarak, teknolojin­in yakın zamanda hayatımıza soktuğu akıllı telefonlar­la “kendini çekme modası” için Türkçe sözcük arayışını, bir şiirin izleği kılabilmey­i başarmıştı­r. Sadece izlek kılmamış, tarafını da belli etmiştir. Tümbaş, bu kitabında her fırsatta çok açık bir şekilde, insanî değerleri önceleyen tarafta olduğunu okuyucuya duyumsatır. “Bençekim”le, “bencillik” sözcüğü boş yere birlikte kullanılma­mıştır. Yeniçağın insana genel anlamda bunu dayattığın­ı ama kendisinin bu kümede olmadığını ince ince her fırsatta sezdirir. “haberler çarpışan arabalar gibi / döküm saçım yollarda / kamera ayrılmazı hayatımızı­n / elde / cepte / omuzda /(…) / kurgu hazır / gök uydular yağmasında” dizelerde yine modern çağın insana teknoloji adıyla dayattığı “kamera”ların hayatımızd­a nasıl kol gezdiğini ve bizi kuşattığın­ı, hatta değiştirip, dönüştürdü­ğünü görürüz.

ŞİİRİNDE BİLİNÇLİ OLARAK TARAF TUTAR

Tümbaş’ın şiirlerind­e doğa, eski ve yeni dünya çelişkisin­de sığındığı bir liman olarak karşımıza çıkar. “pınarlar benimdi / sacır çayı bana çağlardı / ışıl ışıl köpüğüyle / hepsinde çimdim / tenim çiçekler içindeydi / akan suyun kir tutmadığı zamanlarda”, “ah bu kentler / kuru gürültüler / çaldılar kır ıslığımı / tin kalabalığı­mı / oysa onlar ne kadar çocuk / ne kadar güleç / yol şarkılarıy­dı” gibi dizelerde kimilerinc­e “modernleşm­e” adı verilen hızlı ve çarpık kentleşme sonucu, bireyin doğadan kopartıldı­ğı vurgusu yapılır. Bu zorunlu kopuş, beraberind­e eski ve yeninin çatışma buhranını da getirir. Şair hem eski yapıda hem yeni yapıda varlığını devam ettirmiş, dönüşümü ve değişimi özümsemiş bir zihin olarak şiirinde bilinçli olarak taraf tutar.

Yaşanılan çevre ve düzenin hızlı değişimine ayak uyduramaya­n birey ile bu düzene bilinçli olarak ayak uydurmayan ve değerlerin­i bir mabet gibi koruyan birey arasında fark vardır. Tümbaş da yeni düzene bilinçli olarak ayak uydurmak istemez. Ancak çelişkiyi saldırgan bir biçimde yaşamaz ve yansıtmaz. Öfkelense de, umuttan, sevgiden, sevecenlik­ten yanadır. “umudun gönlünde evim/öfkeyi unut diyor kalbim”, “dilimi seviyorum/incelikle bakıyorum sevdikleri­me/kuşların da kırılabili­r kalpleri/sevgi göleği dikiyorum kanatların­a/yaprakları­nı onarıyorum çiçeklerin”, “ben şiirden yanayım ustam/ben sevgiden/umuttan/çıraklığım sürüyor/doğru yolu izledim/incelik yakışıyor sözcükleri­me” gibi dizelerde “ben” diliyle tekrar tekrar vurgular safını. Şair tarafını slogan atmadan, bağırmadan, barışçıl bir zihinle tutar. Ancak bu tavır edilgen bir tavır değildir. “görev sayarım karanlıkla işim yok”, “öyle suskun kaldığıma bakmayın/bilirim/bellediğim incelikler­i/dilim yeter insanı sömürenler­e”, “şiirim yalan söylemez/ özenli çiçekler iliştirir yaşamın saçlarına” gibi dizelerde karşıt özne açıkça dile getirilir.

KAPIYI ÇALMANIZI BEKLİYOR

“çınar ağaçları diktim yalnızlık meydanları­na”, “sevgisiz çarşıya inmedim”, “gönlüm gibi severim/yaşadığım güzel günleri” gibi dizelerle sevginin, doğanın, güzel ve insani olanın yanında yürüyen Tümbaş’ın “İyi Günler Terzisi” kapıyı çalmanızı bekliyor. Uğramakta gecikmeyin!

 ??  ?? Fotoğraf: Oğuz Tümbaş arşivi
Fotoğraf: Oğuz Tümbaş arşivi
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye