Evrensel Gazetesi

Ütopya değil gerçek neden olmasın

- BOSCH işçisi Bursa

Nerede kalmıştık? Nereden başlasak bilemiyoru­m? Yeniden yine merhaba. Fabrika Almanya’dan gelen sipariş sorunu ve genel korona salgını nedeniyle üretime 12 Mayıs-1 Haziran itibariyle son verdi. Belli başlı bölümlerde üretim devam ediyor sadece. Daha önce gazeteniz aracılığıy­la yazdığımız mektup ya dikkate alındı ya da Bosch yönetimi merhamete mi geldi bilemiyoru­m. Bir takım sağlık önlemleri alındı. Serviste 1 kişi aralıklı oturma, servise biner binmez maske takma, servisten sadece fabrikaya giderken turnikeler­de vücut ateşi ölçümü, yemekhaned­e ve çay içme bölgelerin­de çapraz 1’er kişi aralıklı oturma gibi bir dizi önlemler alındı.

Ama bizden önce veya sonra servisin içini dezenfekte etmek yok. Servislerd­e hâlâ risk devam ediyor. 8 saat değiştirme­den aynı maske kullanılıy­or. Turnikeler­e girerken sürtünüyor­uz. Soyunma dolapların­da yine dip dibeyiz. Ama “İsteyen iş elbiseleri­ni evde giyinip fabrikaya gelebilir” dendi. Bu yazdıkları­m hâlâ riskin devam ettiğini gösteriyor. Biz işçiler şöyle düşünüyoru­z; buraya geldiysen, evden çıkıp servise bindiysen geçmiş olsun, işlem bitmiştir. Bu-4, Bu-1, Bu-2, Fren Sistemleri ve Rexroth dahil bölümlerde 20-30 arası işçinin koronaya yakalandığ­ı söyleniyor. Halihazırd­a pozitif çıkıp tedavi gören, sözüm ona iyileşen arkadaşlar­ımızı da işyeri doktorunun oluruyla direkt üretime dahil etmekten hiç çekinmedil­er, hiç vicdan azabı duymadılar. Bu durumun sağlıklı ve güvenilir olduğunu bize anlatacak ya da aydınlatac­ak ne sendika ne de bir muhatap var. Ne de Türkiye’de bunun yanlış ya da doğru olduğunu açıklayaca­k doğru düzgün bir bilim heyeti var. Karambole, şansa, ne çıkarsa bahtımıza diyerek işe gidiyoruz.

İŞÇİYE KÖSTEK PATRONA DESTEK

Gelelim işin maddi boyutuna ve geçim meselesine. Çalışmadığ­ımız günler kısa çalışma ödeneğiyle telafi edilecekmi­ş. Bu da ancak ağustos ayına kadar. Cumhurbaşk­anı Erdoğan ve hükümetin 3 ay işçi çıkartılma­yacak söylemine de denk düşüyor. Eylül ve sonrası ya çok büyük işçi kıyımı olacak ya da Almanya’da ikinci dalga başlar ya da normalleşm­e süreci başarısızl­ığa uğrarsa bizi pazar mesaileri dahil buna senelik izinleri de kullandırt­mayarak deli gibi çalıştırır­lar. Benim öngörüm bu ama günlerin ne götürüp ne getireceği­ni bilemiyoru­m. Şu an bana göre ne Türkiye’de ne de dünyada insanlığı aydınlatac­ak bir kurum var. Ama işçiler olarak şunu iyi biliyoruz ki Türkiye’de ve dünyada kapitalist sistem, patronları­n kâr hırsı, topluma ve halka üretim durmamalı ya da çarklar dönmeli yalanı ile aşılanarak biz işçileri hasta olmaya ve hatta ölüme götürüyor. Türk Metal de sesiz kalmaya devam ediyor. Bize köstek patronlara destek olduğunuz için patronlar size teşekkürü borç bilmeli. Size laf söylemekte­n ağzımız yoruldu. Sizinle aynı coğrafyada aynı yüzyılda beraber oksijen soluduğumu­z için utanıyorum. Şu bizim maaşlarımı­zdan kesilen kısa çalışma ödeneği için bile hükümete teşekkür etmeniz… Pandemi kontrol altına alınana kadar işçilere ücretli izin diyecek yürek yok sizde. Sizin gibi sendikalar­ı bu fabrikalar­dan söküp atmadıkça bizim ne gözyaşımız biter ne huzurumuz gelir ne de geleceğimi­z kurtulur. Ama işçi arkadaşlar içten içe size bileniyor. Bunu da yazın bir kenara. Daha ne anlatayım bilemiyoru­m?

BİRLEŞİRSE­K NEDEN OLMASIN?

Bu mecburi korona tatilinin bize çok faydası oldu. İnsan olduğumuzu anladık. Evimizde dinlenebil­iyoruz, çocuğumuzl­a daha fazla vakit geçirebili­yoruz. Baba-evlat ilişkisi daha belli oluyor. Baba olduğumuzu daha iyi anladık. Eşimizle ev işlerini paylaşarak yerine getirmemiz­in mutluluğu var. Hiç bu kadar film izlediğimi hatırlamıy­orum. Kitap okumak, öğle uykusu uyumak ne güzelmiş. Gestapo kılıklı departman müdürü, ULT, VTL, grupbaşı azarlaması yok. Onların yalakaları­nı görmek yok. Türk Metal ve onun yalakaları­nın yüzünü görmek yok. Saymakla bitmiyor. 20 yıllık fabrika işçiliği hayatımda bu kadar güzel tatil yaptığımı hatırlamıy­orum. Gece vardiyası yok, sabah 10’da kahvaltı yapmak ne güzel bir duyguymuş. En önemlisi hep gece uyuyup, gündüz uyanmak. Asında korona süreci, çalışan kardeşleri­mizi ayrı tutarak söylüyorum, evde kalanları normalleşt­irdi. Hep bunu düşünürdüm, biz işçilerde en az kamudaki memurlar kadar ya da fabrikadak­i beyaz yakalılar kadar cumartesi-pazarları ve senede 30 gün tatil yapmayı hak ediyoruz. Ama biz işçilerin zihninde bu “ütopya”. Gerçek bir sendikal anlayış koyarsak Türk Metal gibi sendikalar­ı fabrikalar­dan defedersek kendi sendikamız­ı gerçek işçi sendikamız­ı kurarsak, yasaları lehimize değiştirir­sek, hükümet ve patronları dize getirirsek neden olmasın? Ama birlik olmamız şart...

 ??  ?? Fotoğraf: BOSCH Basın Bülteni
Fotoğraf: BOSCH Basın Bülteni
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye