İNTİHAR EDEN SAĞLIK EMEKÇİLERİ
İŞÇİLERE ve emekçilere bu dönem için yakıştırılan “kahramanlar” ve “vazgeçilmezler” ifadeleri ise bir nevi gönül alma çabasından öteye geçmiyor. Hatta ilan edilen geçici ekonomik yardım paketlerine rağmen, hangi sektörde kimin ne gibi teçhizata ihtiyacı olduğu, sağlık emekçilerinin hangi koşularda çalışmaya devam ettiği gibi kaygılar, ülkenin elitlerince görülmüyor.
Krizin sağlık emekçilerinde yarattığı ruhsal bunalımın boyutu ise oldukça yüksek. Nisan ayının son haftasında New York’ta iki hemşire ve bir acil servis doktoru, intihar etti.
Sağlıkçıların içinde bulundukları durumla ilgili New York Times gazetesinde çıkan bir haber etkili oldu. Örneğin St.louis’den bir sağlık çalışanı sosyalw medya hesabında yaptığı paylaşımda “Hepinize lanet olsun, tam olarak neden geriye kalan tek şeyin intihar olduğunu anlıyorum” dedi. New Jersey Paterson’dan Acil Servis Doktoru Andrew Cohen’in kayınbabası ve annesi ise virüsten kaynaklı olarak aynı gün yaşamlarını yitirdi. Cohen, “Aklımın bir köşesinde evimde yaşananların düşüncesiyle anksiyetem büyüyor” dedi.
“Savaşçı psikolojisiyle” olaylara yaklaşması zorlanan emekçilerin hastalığa yenik düşenlerin ölüm anlarında yanlarında olmaları ve son sözlerini söylemeleri için hastaların aileleri ile görüntülü konuşmalarını sağlamaları gibi durumlar emekçilerde ağır bir yük bırakıyor. Newark Christiana Hastanesi Hemşiresi Christina Burke, “Kabuslarımda koruyucu teçhizata sahip olamadığımı görüyorum. Hastalarım, arkadaşlarım, ailem ve kendim için endişeleniyorum. Beynimi kapatamam” diyerek kaygısını ifade ediyor.