GENÇ KADINLAR EVLİLİĞİ BİR SOSYAL GÜVENCE OLARAK GÖRMEMELİ
Tüm bu tablo karşısında yaşanan bu umutsuzluk ve geleceksizlikten çıkışın yolu nasıl olmalı? Bugün Avrupa’ya gidip iyi bir gelecek kurma hayalleri yerine gençlere özellikle de genç kadınlara bu ülkede bir gelecek nasıl sağlanabilir?
Kadınların, özel olarak da genç kadınların bu kıskaçtan kurtarılmaları şart. Hayatlarını kurmak ve kazanmak konusunda bağımsızlaşmalarını sağlayacak değerler eğitimi, toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan, onlara aile dışında ama aileyi reddetmeleri anlamına gelmeyen, güçlü insan birliktelikleri ve dayanışma ilişkileri kurulmasının mümkün olduğunu belletmekle, toplumsal cinsiyet eşitliği olmaksızın planlanmış her tür sosyal politikanın eşitsizlik üretmeye mahkum olduğunu anlamış siyaset yapıları tasarlamakla mümkün.
Siyasi eğilimi ne olursa olsun her tür iktidarın toplumsal cinsiyet körü planlamalardan vazgeçmesi, kadın-erkek eşitliğinin her tür politika ve mevzuatın temeli haline getirmesi, istihdam yaratacak türde ve toplumsal bölüşümü merkeze alan bir makro siyaset gütmesiyle mümkün. Genç kadınlar evliliği bir sosyal güvence olarak görmemek durumunda; bunu çocuk ve genç eğitiminin parçası haline getirmek durumundayız, çünkü mevcut haliyle evlilik ve aile kadınlar için bir güven ve iyilik hali, erkekler için de sömürü ilişkisine çevirmeyecekleri bir bağlam yaratmıyor. Kendi bireysel gelişimini mümkün kılacak maddi kaynaklara erişimi engellenmiş “genç anneler” olarak, barınma ve gelişim sorunları çözülmüş çocuklar büyütmek imkansız.
EV DIŞI KADIN İSTİHDAMI İKTİDARIN ÖNCELİĞİ DEĞİL
Ekonomik krizin de etkisiyle iş bulma umudu tükendiği için artık aramaktan vazgeçen ve bu nedenle artık ‘iş gücü dışı’ sayılanların sayısı rekor düzeyde. İktidar sözcüleri ise ‘Gençler iş beğenmiyor’ diyor. Bu şekilde ‘iş gücü dışı’ sayılanlar arasında bulunan genç kadınlar ne yapıyor?
Şüphesiz genç kadınlar çok farklı kesimlere mensup, çeşitlilik arz eden bir nüfus ve hangi grubu kastettiğimiz önemli. Yüksek eğitim alan-almayan, okullaşmamış veya açık lise ve uzaktan eğitim alan, gelir farklılıklarına tabi, buranın vatandaşı olmayan, ana dili farklı, kanunsuzca erken evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya zorlanmış genç kadınlar var; sayıları da hiç azımsanacak gibi değil. Bu grup istihdam dışı, hatta istihdam olanaklarından tamamen uzak yaşıyor.
2018’den bu yana gittikçe derinleşen, özellikle son aylardaki küresel salgın nedeniyle öncelikli olarak istihdam dışı kalan kadınlar, son haftalarda İŞKUR büroları önünde uzayan kuyrukların müdavimi. Bu kadınlar ağırlıklı olarak istihdam dışı kalmış yahut iş arayan genç mezunlar. Eğer şanslılarsa, ekonomimizde ağırlığı artan hizmet sektöründe esnek, yarı zamanlı olarak lanse edilse de istisnasız tam zamanlı özellikler arz eden işlerde çalışıyorlar. Kayıt dışı istihdam da genel olarak genç kadınları istihdam etmeye uygun bir bağlam, çünkü ücretli kadın emeği norm olarak görülmüyor. Telkinlerin aksine iş beğenmemekten ziyade, geçici, güvencesiz ve kıt olan istihdama genç kadınların dahil olma mücadelesinden bahsetmek mümkün.
Genç kadınların çalışmak istememesinden ziyade özellikle emek yoğun tarım işçiliğine yoğunlaşması var. Üniversite öğrencisi olup sene içi masraflarını zeytin toplayarak, tarla ve bahçelerde çalışarak, çocuk bakarak, yarı zamanlı kreş çalışanı olarak karşılayan, çeviri, büro- temizlik işleri yapan, taşeron ya da taşeron işçi olmaksızın çalışan kadınlar; erkeklerle de kayıt dışı veya formel sektörde yaygın cinsiyetçilik kıskacında rekabet etmeye çalışan genç kadınlar var. Bu genç kadınların sayıları “İş beğenmeyenler” olarak yaftalanamayacak denli büyük.
Ayrıca cinsiyetçi bir ücretlendirme söz konusu. Yani bekar, ailesiyle yaşamayan, kent göçmeni ve ilk kez ücretli bir işte çalışmaya başlayan genç kadınların ücretleri düşük tutuluyor, çalışmaları asli görülmediği için hayatlarını kazanan bireyler olarak değil, harçlık ihtiyacında bireyler olarak yorumlanıyor çalışma ihtiyaçları. Formel sektörde; eğitim almış ve çalışma hayatına giriş yapacak olan genç kadınlar, iş buldukları merkezlerde halihazırda aileleriyle yaşamıyorsa başlangıç ücretleriyle kendileri için bir hayat kuramıyorlar; ücretleri barınma ve büyük kentlerdeki yaşam masraflarını karşılamaktan uzak. Bu durum çalışılsa dahi aileye ve haneye bağımlılığı sürekli kılıyor.
Gençler, özellikle genç kadınların istihdamı ‘İş beğenmemek’ olarak görülüyorsa, bilin ki bu boyutlar hesaba katılmıyor.