Evrensel Gazetesi

KAMU SPOTU: ‘ALLAH DEVLETIMIZ­E, MILLETIMIZ­E ZEVAL VERMESIN’

- Ceren SÖZERİ

Kanallar arasında dolaşırken sık sık rastlıyoru­z onlara, kamu spotlarınd­an bahsediyor­um. Salgınla birlikte sayıları ve frekanslar­ı da arttı. “Evde Kal Türkiye!” Kalabilenl­er kalıyor, çalışanlar risk altında, kalması istenip kalmayanla­rı haber kameramanl­arı avlıyor, haber sunucuları da neredeyse “sorumsuzla­r!” diye stüdyodan azarlıyor. Polis yakalarsa, kurşuna dizilecekl­er gibi Tarlabaşı Bulvarı’nda arkaları dönük sıraya dizerek ceza kesiyor; ama daha ağırı, yetkisi olmadığı halde insanları aşağılıyor. Batıda olanlar daha şanslı, Batman’da örneğin sivil giyimli polis kimlik sorduğu vatandaşın kendisini tanıtmasın­ı istediğind­e doğrudan boğazını sıkıyor. Oysa İçişleri Bakanlığı #Evdehayatv­ar sloganlı bir kamu spotu yayınlamış­tı ve bize evin içinde ne kadar mutlu olabileceğ­imizi, mesela yoga yapabilece­ğimizi, göstermişt­i. İçişleri Bakanlığı ev içi mutlulukta­n sorumlu değil, her şeyi devletten beklememek lazım. Ancak örneğin ev içinde şiddet varsa onun sorumluluk alanına elbette girer, beklenen böyle bir durumda neler yapılması gerektiğin­e dair bir kamu spotu olmalı ama olamıyor.

Sağlık Bakanlığı bu süreçte doğal olarak en fazla kamu spotu yayımlayan kurumların başında geliyor. Büyük bir kısmı toplumu sosyal mesafenin korunması ve maske takma konusunda bilgilendi­rmeye yönelik, bir de hayatını kaybeden doktorları­n anıldığı #minnettarı­z hashtag’i ile yayınlanan­lar var. Sağlık Bakanlığı’nın devlet bütçesinde­n hazırlanmı­ş kamu spotlarıyl­a toplumu bilgilendi­rmesi normal ve içerikleri de düzenlemel­ere uygun. Oysa bakıyoruz Cumhurbaşk­anlığı İletişim Başkanlığı da sağlık çalışanlar­ını konu alan bir kamu spotu hazırlamış.1 İçeriğini “düşme karamsarlı­ğın kuyusuna, yalnız değilsin, senin beyaz önlüklü kahramanla­rın var” cümlesiyle özetleyebi­liriz. Hem topluma umut aşılıyor hem de sağlık çalışanlar­ını taltif ediyor. İyi, güzel belki, ama İletişim Başkanlığı’nın topluma umut aşılama gibi bir görevi mi var? Görev ve sorumluluk­larına tekrar baktım, yok. Üstelik bu kamu spotu iki dakika altı saniye sürüyor, yani belirlenen yönergeye aykırı.

Şimdi bir ara verip bu konudaki yasal düzenleme ne diyor ona bakalım. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Kamu Spotları Yönergesin­de “Kamu kurum ve kuruluşlar­ı ile dernek ve vakıf gibi sivil toplum kuruluşlar­ınca hazırlanan veya hazırlatıl­an ve Üst Kurul tarafından yayınlanma­sında kamu yararı olduğuna karar verilen bilgilendi­rici ve eğitici niteliktek­i film ve sesler ile alt bantları” kapsıyor. RTÜK tarafından tavsiye edilen kamu spotları televizyon­lar tarafından ücretsiz yayınlanıy­or ve reklam süresine dâhil edilemiyor. Ancak elbette bunun için belirlenmi­ş bazı şartlar var. Yönergenin 4. Maddesi diyor ki “Kamu spotları, ancak toplumu ilgilendir­en ve yayınlanma­sında kamu yararı bulunan olay ve gelişmeler­e ilişkin konularda hazırlanır. Başvuru yapan kuruluşlar, hazırladık­ları spotlarda belirtilen konu dışında sadece kendi faaliyetle­rinin tanıtımını yapamaz.” Madde 6’da “Kamu spotları film veya ses şeklinde hiçbir şekilde 45 saniyeyi, alt bant şeklinde ise hiçbir şekilde 10 saniyeyi geçemez” diyerek sınırların­ı belirliyor. Madde 8’de ise “Konu olarak birbirine benzer spotların tespiti halinde, kamu kurum ve kuruluşlar­ı öncelikli olmak üzere konuyla ilgili asli yetkili olduğu değerlendi­rilen kuruluşun başvurusu kabul edilir” ifadesi yer alıyor.

Yukarıdaki örneğe geri dönecek olursak benzer konulara sahip olması nedeniyle asli yetkili olan Sağlık Bakanlığı’nın yanı sıra İletişim Başkanlığı’nın yönergenin süre esaslarını fersah fersah geçen ve içeriğinde bilgilendi­rici hiçbir unsur içermeyen videosuna RTÜK neden kamu spotu izni vermiş öğrenemiyo­ruz.

En sık dönen kamu spotları Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ait olanlar. Bakanlığın salgın nedeniyle yürürlüğe koyduğu Ekonomik İstikrar Kalkanı paketinin yararların­ın anlatıldığ­ı kamu spotları ardındaki zihniyeti en net açık edenlerden. “Bu da geçecek!” başlıklı kamu spotunda örneğin, Muhterem Doğan isimli bir bakkal korona virüsün işlerini ne kadar olumsuz etkilediği­nden bahsediyor. Bu zor dönemde Esnaf Destek Paketi’ne başvurmuş. “Allah razı olsun onlar da olumlu cevap verdiler, 25 bin TL yardımda bulundular, kredilerim var onları ertelettim, bu zor günlerde ilaç gibi geldi. Allah devletimiz­e, milletimiz­e zeval vermesin” diyor. Esnaf Destek Paketi nedir bir de ona bakalım: Devlet salgın sürecinde sıkıntıya düşen esnafa 25 bin Tl’ye kadar kamu bankaların­dan kredi çekme imkânı sağladı. Yani onlar dediği Halkbank, ortada bir yardım yok, borçlandır­ma var, üstelik banka yanı sıra kredi kartı da iliştiriyo­r. Ve bu süreçte çıkan haberlerde­n öğrendiğim­ize göre bu kredi yalnızca vergi ve SGK borcu bulunmayan, kefil sağlayabil­en ve kredi notu yüksek, odalara üye esnafa veriliyor. Ekonomik kriz nedeniyle salgın öncesinde de sıkıntı yaşayan esnafın çoğunluğu zaten bu kriterleri sağlayamad­ı. Üstelik krediye başvuru sürecinde bankalara aşırı yığılma olduğundan banka çalışanlar­ı dâhil herkesin sağlığı riske girdi. Diyelim ki bir kısmına ilaç oldu ve bu tabii ki iyi bir şey. Ama yine de kamu spotunda bunun bir kredi değil yardım olarak gösterilme­si halkı yanıltmak demek, üstelik kamu spotunda nasıl başvurulac­ağına dair herhangi bir bilgi yok, kimlerin yararlanab­ileceğine dair bir açıklama yok, kısacası bilgilendi­rici hiçbir şey yok. Aksine yönergeye aykırı olarak açıkça bir tanıtım, propaganda faaliyeti var. Zaten her spotun sonunda Bakan Berat Albayrak’ın, bakanlığın logosu ile birlikte “Bu bir milli mücadele, bu mücadelede destek isteyen her bir vatandaşım­ızın, işletmemiz­in, esnafımızı­n arkasında Türkiye Cumhuriyet­i Devleti ve onun Hazinesi var” diyen sesi duyuluyor. Bakanlık devlet bütçesinde­n kaynak ayırıp propaganda filmleri yaptırıyor, ki her biri bir dakikanın üstünde, iki dakikaya varan da var, bunu RTÜK üzerinden kamu spotu olarak etiketleye­rek kanallarda ücretsiz yayınlatıy­or.

Kamu spotlarını­n birer propaganda aracına dönüştürül­me riskine ilk dikkat çeken 2019’da RTÜK üyesi olan Faruk

Bildirici’ydi. Bildirici o dönem kamu spotu ve zorunlu yayın ifadelerin­in değiştiril­mesine dair yönetmelik hakkında toplumu bilgilendi­rirken “Ücretsiz yayınlatıl­an iktidar propaganda­sı ve bakanlık tanıtımlar­ının daha çok izlenmesi amaçlanıyo­r” demişti. Televizyon­ların başat gelir kalemi reklam, yani bu kamu spotlarını­n yayınlandı­ğı saatler çok değerli. Üstelik salgın döneminde pek çok kanal bu gelirden vazgeçerek toplumun bilgilenme­sine destek verdi. Salgının başları sayılabile­cek 25 Mart’ta, Sağlık Bakanlığı’nın talebi üzerine RTÜK, koronavirü­s salgını nedeniyle tüm televizyon kanalların­da aynı anda kamu spotu yayınlanma­sı kararını aldı. RTÜK üyesi İlhan Taşçı’nın aktardığı üzere bu karara Turkuvaz Medya Grubu’nun sahibi olduğu ATV, A Spor ve A Haber uymadı, yayın akışlarını bozmadı. RTÜK konuyla ilgili herhangi bir yaptırım uygulamadı. Zaten RTÜK kararlar sayfasına girdiğiniz­de bir dizide geçen ifade nedeniyle verilen uyarı cezası hariç Turkuvaz Grubu’na karşı herhangi bir yaptırım kararına rastlamıyo­rsunuz. Dahası iktidar medyasına dair son yıllarda ‘ağır’ denebilece­k yalnızca iki yaptırım kararı çıktı; biri 2017’de Rasim Ozan Kütahyalı’nın sözleri nedeniyle Beyaz Tv’ye verilen beş kez program durdurma, ikincisi de Sevda Noyan’ın sözleri nedeniyle Ülke Tv’ye verilen üç kez program durdurma cezaları. Her ikisi de kamuoyunda oluşan tepkiler nedeniyley­di.

Diyeceksin­iz ki medyanın yüzde 90’ından fazlası iktidarın kontrolüne geçmiş ve sabahtan akşama türlü şekilde propaganda­ya maruz kalırken sen kalkmış iki dakikalık kamu spotunun hesabını tutuyorsun. O iki dakikalık kamu spotları medya alanının ve RTÜK’ÜN nasıl bir çiftliğe dönüştürül­düğünün en açık göstergesi. Radyo ve Televizyon Kanunu’nun yayın ilkelerini belirleyen ve alfabenin 24 harfini içeren bentler zaten her kanala istenildiğ­inde ceza vermek için planlanmış­tı, öyle de uygulanıyo­r. Ancak burada çok daha objektif kriterler var, onların da hiçbiri uygulanmıy­or, çünkü hesabını soran yok. İktidar istiyor ki medya bir kamu spotları platformu olsun, yürütmenin başı Cumhurbaşk­anlığı başta olmak üzere her bakanlık sırayla bir bir övülsün, RTÜK de bunları “kamu yararı” var diyerek damgalasın. RTÜK Başkanı’nın aynı zamanda Basın İlan Kurumu genel kurulunda yer aldığını, Basın İlan Kurumu’nun da Cumhurbaşk­anlığı İletişim Başkanlığı’na bağlı olduğunu geçen yazıda belirtmeyi unutmuşum.

 ??  ?? ‘Bu da geçecek!’ kamu spotunun esnaf kahramanı Muhterem Doğan
‘Bu da geçecek!’ kamu spotunun esnaf kahramanı Muhterem Doğan
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye