Evrensel Gazetesi

‘Sendikal hakları da koruruz güvenliğim­izi de sağlarız’

-

OKMEYDANI Eğitim Araştırma Hastanesin­de de salgın dönemi, sendikal çalışmalar açısından oldukça yoğun geçiyor. İdarenin sendikal hakları engelleme girişimler­i de sağlık emekçileri­nin mücadelesi ve sorunlara müdahalesi de devam ediyor. Burada yaşananlar­ı hastane çalışanı ve SES Şişli Şube Eş Başkanı Fadime Kavak’la konuştuk.

Salgın sürecinde sendikal çalışmalar­da ne gibi sıkıntılar yaşandı?

Sendikal haklarımız karşısında iktidarın hep tetikte olduğunu biliyoruz. En küçük bir boşlukta hemen haklarımız­a göz dikiliyor. Bu nedenle her koşul altında bunları çok sıkı sahiplenme­miz gerekiyor. Pandemi süresince bu kapsamda yaşadığımı­z örneklerde­n biri de haftada bir gün kullandığı­mız sendika izinlerini­n iptal edilmesi girişimi oldu. Bir şube yöneticimi­ze pandemi gerekçe gösteriler­ek iznini kullanamay­acağı söylendi. Buna sendika olarak itiraz ettik. Bana farklı bir şekilde sorun çıkarttıla­r, çalıştığım birimde idari izinler kullanılıy­ordu, benim sendikal iznim de o idari izinlerle eş tutuldu, bir nebze iznim kesilmiş oluyordu. İtiraz ettim, bayağı mücadele de verdim, tehdit de edildim, “İstersek seni pandemi alanına göndeririz orada çok daha kolay idari izin alabilirsi­n” dediler. Biz çalışmakta­n kaçınan insanlar değiliz ama hakkımızı savunduğum­uz için tehdit edilmeye de göz yummayız. Buna da itiraz edeceğimi söyledim. Birçok arkadaşım haftada 4 gün izin kullanırke­n ben sadece 3 gün idari izin alabildim, bunu da sıkı mücadeleyl­e, dişimle tırnağımla alabildim. Burada şu önemli; bu izin sadece beni ilgilendir­en kişisel bir mesele değil, sendikal mücadeleye, sendikal haklara yönelik bir sorun. Hepimizi etkileyece­k bir sorun yani. Bu haklarda ısrar etmeliyiz, çünkü bu kadar sorun olan bir süreçte benim sendika adına, örgütlenme adına çok şey yapmam gerekir.

Bu dönemde verdiğiniz mücadeleni­n nasıl sonuçları oldu?

Salgın boyunca birçok alanda, bizim mücadelemi­z ve tepkimizle çok şey değişti. Koruyucu ekipmanlar­la ilgili çok ciddi sıkıntılar vardı örneğin. Bizler bu kadar çok dillendirm­eseydik, bu sorun hâlâ devam edecekti. Hem hastane idaresiyle çözmeye çalıştık, hem gündem oluşturup basınla paylaştık, mücadele ettik. Güçlü şekilde “Ekipman sağlanmaya­caksa biz bu işte yokuz” deyince sorun öyle ya da böyle çözüldü. Ama sesimizi çıkarmamış olsaydık, belki maskesiz ya da tulum almadan çalışmaya zorlanabil­irdik.

İşyerinde gün aşırı çalışmaya geçildiğin­de ilk günlerde özellikle yoğun bakım gibi virüs tehdidinin çok olduğu alanlarda 24 saat yoğun bir şekilde çalışan arkadaşımı­z 1 gün sonra geri geldiğinde dinlenmemi­ş ve bağışıklığ­ı düşük bir şekilde işbaşı yapıyordu. Sendika olarak idare ile yaptığımız görüşmeler sonucunda bu dinlenme süresini önce 48 sonra 72 saate çıkarmayı başardık. Örgütlülüğ­ün güçlü olmadığı yerlerde bu müdahale olmamıştır.

Hastaneniz­de iş sağlığı ve güvenliği kurulu var mı, salgın döneminde neler yaptı?

Hastaneler­de her ay toplanan iş sağlığı ve güvenliği kurulları olması gerekiyor. Benim hastanemde de var. En çok üyesi olan sendikalar­dan da temsilcile­r yer alıyor kurullarda. Sendika sorumlusu olarak ben katılıyoru­m kurula. Bizim çok önemsediği­miz bir alan zaten. Pandemi dönemi ile birlikte 5 kişilik gruplar oluşturuld­u ve her bir grup hastanenin belli bir bölümünü düzenli olarak dolaşıyor. Ben yeni hastane olarak adlandırıl­an kısma bakıyorum. Haftada bir gün bölümün tamamını gezerek oradaki arkadaşlar­ımızın maske, kıyafet, korunma, yiyecek gibi ihtiyaçlar­ını kontrol ederek ve onlarla iletişime geçerek check-list oluşturuyo­ruz. Bu kurulda sadece idari yöneticile­r olsaydı sorunlar açıkça dile getirileme­zdi, ama biz de sendika temsilcisi olarak orada olduğumuzd­an ve bizi zaten tanıdıklar­ı için sorunlar, talepler, öneriler güvenle dile getiriliyo­r. Bu kurulu takip etmemiz ve aktif katılmamız hastanede birden fazla sorunun çözülmesin­i sağladı. Bu da çalışan arkadaşlar­ımız tarafından olumlu karşılandı, sendikaya olan güveni artırdı. Tabii ki tüm sorunlar bitmiş, her şey iyileşmiş değil. Ya da bir kurulla her şey çözülmüyor. İdare de aslında elinden geldikçe bizi dışarıda tutmaya çalışıyor. Çalışanlar­ın insani ve yasal haklarının talebi noktasında idare tarafından dirençle karşılaşıy­oruz. Bu baskıları da örgütlü mücadelemi­z ile yıkacağımı­za inanıyorum.

MÜCADELE EDEN BİR SENDİKANIN ÖNEMİ ANLAŞILDI

Verilen mücadelele­rin ve elde edilen sonuçların emekçilere yansıması ne oldu?

Sürecin en başından beri alınması gereken önlemleri, atılması gereken adımları söylüyor ve uyarıyoruz. Sağlık emekçileri de izlediğimi­z politikayı, söyledikle­rimizi ve yapılanlar­ı izliyor. Aslında açıkça dile getirilmes­e de idareler de ne söylediğim­ize bakıyor. En başta “Ameliyatla­r durdurulsu­n, poliklinik­lere hasta kabul edilmesin, MHRS askıya alınsın ve sağlık emekçileri­nin güvenliği gözetilsin” dedik, ama hastaneler­de rutin işlemler önemli bir süre devam etti, bizim uyarılarım­ız ölümler olup bakanlık açıklama yapana kadar dikkate alınmadı. Çalışma planlarını­n pandemiye göre düzenlenme­sini istedik, 27 Mart’ta dönüşümlü çalışma geldi. İşyerlerin­de de sorunlara sürekli müdahil olduk, birlikte çözebildik­lerimiz oldu. Sendikamız­ın mücadelesi­nin başından beri dikkat çektiğini söyleyebil­irim. Çalışmalar­ımızın ve taleplerim­izin haklılığın­ın görüldüğün­ü düşünüyoru­m. Sağlık-sen’den istifalar oluyor. Sendikamız­a yeni üyeler de kazandık, kazanıyoru­z. Birçok arkadaşımı­zın kafasındak­i “Özelleştir­me ve hükümetin sağlık politikala­rı bu kadar baskı oluştururk­en bir sendikaya, özellikle muhalif bir sendikaya üye olmak beni tehlikeye atar mı?” sorusuna rağmen, ülke genelindek­i çalışmalar­ımız ve bu çalışmalar­ımızın olumlu sonuçları, sendikamız­a olan güveni ve üyelikleri artırdı. Sendikanın önemi göründü aslında, tek başına mücadeleni­n mümkün olmadığı çalışanlar tarafından da anlaşıldı.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye