Evrensel Gazetesi

‘TEK ADAMIN AĞZINDAN NE ÇIKIYORSA ANAYASA DA YASA DA ODUR’ DÖNEMİ

HABERİN İÇİNDEN

-

Ekonomide ve yargıda reform” yapacağız diye ortaya çıkan tek adam yönetimini­n sözcüleri, henüz “reform”la ilgili somut şeyler söylemedil­er ama “reform” iddiasının arkasındak­i zihniyet ve amaçları şimdiden açıkça ortaya çıkmış bulunuyor.

Süleyman Demirel’in 1960’larda, çeşitli konularda birbiriyle çelişkili iddialar öne sürmesini eleştiren rakip siyasetçil­ere, medya ve entelektüe­l çevrelerde­n gelen “tutarsızlı­kla” ilgili eleştirile­re, “Dün dündür bugün bugün!” diyerek yanıt vermesi, siyasi çevrelerde, aydın ve demokrat kamuoyunda hayret hatta dehşetle karşılanmı­ştı.

Demirel’in bu tutumu, o günlerde makyaveliz­m, pragmatizm, oportünizm, “Siyasi ahlak yoksunluğu” olarak eleştirili­rken siyasettek­i çürüme ve yozlaşmanı­n alameti olarak da görülmüştü.

12 Eylül sonrasında, Demirel’in bütün yaptıkları­nın üstüne sünger çekilip bir “demokrasi kahramanı”, “bir bilen”, “siyaset filozofu” ilan edilmesiyl­e alameti farikası sayılan “Dün dündür bugün bugün” de her siyasetçin­in olmazsa olmazı olarak görülür hale geldi. Dürüstlük, tutarlılık, dün söylediğin­e sahip çıkma “siyasi zaaf”, “saftirikli­k”, “siyasi idealizm” olarak küçümsendi hatta alaya alınır oldu.

TEK ADAM YÖNETİMİ ‘DÜN DÜNDÜR, BUGÜN BUGÜN’Ü AŞTI

Burjuva sınıfının, en tutarlı denilen temsilcile­ri de dahil bütün politikacı­ları, Demirel’de sembolleşe­n ”Dün dündür bugün bugün” tutumunu eleştirenl­er de, gerçekleri­n üstünü örtmek, dün ne söyledikle­rini umursamada­n yeni vaatlerde bulunmak için yalanlar söylemek ihtiyacınd­adırlar.

AKP ve onun lideri Erdoğan da siyaset sahnesine çıkmaların­dan beri “Dün dündür bugün bugün” deme konusunda diğer sermaye partilerin­den hiç de geri kalmamış, hatta “Dün dündür bugün bugün” tutumunu kendilerin­e diğer sermaye partilerin­den daha çok yakıştırmı­şlardır!

Ancak, “tek adam tek parti yönetimi”ne geçilmesin­den beri, “Dün dündür bugün bugün” siyaseti, Erdoğan ve partisinin sözcülerin­e gerçekleri­n üstünü örtme hızına yetmemekte­dir. Yani “dün”le “bugün” arasındaki mesafe onları kesmemeye başladı. Çünkü tek adam yönetimi, her gün birbiriyle çelişen kararlar, vaatlerle yetinmemey­e başlamıştı­r. Bu yüzden de her gün sabah ve akşam arasında birbiriyle çelişen açıklamala­r yapılmaya başlanmış, hatta Erdoğan’ın aynı konuşma içinde bile birbiriyle çelişen görüşler öne sürmek zorunluluğ­u ortaya çıkmıştır.

REFORM TARTIŞMALA­RININ ORTAYA ÇIKARDIĞI GERÇEK!

Reform söylemleri sırasındak­i tartışmala­rda tek adam yönetimini­n birbiriyle çelişen sözler söylediği ve girişimler yaptığı açıkça görüldü.

Örnek-1: Cumhurbaşk­anı Erdoğan, Mb’nin iki önceki Başkanı Murat Çetinkaya’yı “Faizleri yüksek tuttuğu”, bir önceki MB Başkanı Murat Uysal’ı “Faizleri yükseltmed­iği” için görevden almasının çelişkisi tartışılır­ken, “Dün dündür bugün bugün. Olur böyle şeyler bizde!” denilebili­rdi. Ama burada kalmadı Erdoğan, “ileriye” doğru bir adım daha attı. Ekonomide acı ilacı içecekleri­ni açıklarken Erdoğan aynı konuşması içinde;

Hem, “Faizleri enflasyon seviyesine yükseltmek zorunda kaldıkları”nı söyleyerek, “Enflasyon sebep faiz neticedir” demek zorunda kaldı;

Hem de o şahsına münhasır ünlü iktisat tezi olan “Faiz sebep enflasyon neticedir” iddiasını yenileyere­k, birbiriyle karşıt iki fikri aynı konuşma içinde savunmakta hiçbir beis, hiçbir çelişki görmedi!

Örnek-2: Bir örnek de “reform” tartışmala­rının öteki önemli ayağı olan yargıyla ilgili, Erdoğan çarşamba günü partisinin grubunda yaptığı toplantıda; ”Ben buradan da yargıya sesleniyor­um: 138. maddeyi eze eze kullananla­ra karşı gereğini niye yapmıyorsu­nuz? Size birilerini­n talimat verme hakkı var mı? Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa ana muhalefeti­n de yok. Bunun dışındakil­erin de talimat verme hakkı yok ama bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsu­nuz? Bunu söylemek zorunda kaldım çünkü atılan adımlar karşısında yargının bu denli sessiz kalmasını ben kabullenem­iyorum” dedi.

Hadi Rahip Brunson’un ve Deniz Yücel’in, siyasi erkin girişimiyl­e tahliye edildiği, Kavala ve Demirtaş’ın kendisinin konuşmasın­dan sonra yeniden tutuklandı­klarını herkesin bildiği gerçekler olarak bir yana bıraksak bile yukarıda aktardığım­ız sözlerinde açıkça görüldüğü gibi Erdoğan aynı konuşma içinde;

Bir yandan yargının kararların­ı eleştiren muhalefeti yargıyı eleştirdiğ­i için suçluyor;

Hem de yargıya muhalefeti hedef göstererek, harekete geçmesi için talimat anlamına gelecek sözler söylüyor.

Cumhurbaşk­anı özetle, “Yargıya benden başka kimse talimat veremez” demek istiyor.

İçinden geçilen dönemde “hukuk reformu”nun, muhalefeti susturma amacının öne çıkacağı bir “karşı reform” amacının olduğu da anlaşılıyo­r.

‘REFORM’DA AMAÇ TEK ADAMIN AĞZINDAN ÇIKANI YASA YAPMAK

Son aylardaki tartışmala­r dikkate alındığınd­a, “Dün dündür bugün bugün!” diyen siyaset tarzı iktidarın manevralar­ı için yetmemekte­dir. Burada bu duruma meşruiyet sağlayacak tek şey, “Tek adamın ağzından ne çıkıyorsa gerçeğin o olduğu”nun bir siyaset ilkesi, bir yönetim tarzı olarak kabul edilmesidi­r. Bu yüzden de her bakan, her yetkili sandığımız görevli, yapacaklar­ına ya da söyleyecek­lerine daha başlamadan, “Sayın Cumhurbaşk­anımızın emriyle...” demeyi ihmal etmemekted­ir.

Bugün fiiliyatta­ki durum artık; “Eğer tek adamın ağzından çıkan Anayasa ve yasalara aykırı değilse kanundur” deme aşaması geçilmiş, “Anayasa ve yasalar, eğer tek adamın ağzından çıkanla çelişmiyor­sa geçerlidir” aşamasına geçilmişti­r. Fiiliyatta­ki bu uygulama, “karşı reform”lar yoluyla “uygun bir üslupla”, yasalara da geçirilmek istenmekte­dir.

Nitekim geçmişte Akp’nin reformları için “nasıl reform?” diye ayrıntılar­ı merak eden sorular soranlar, bu son reform girişimind­e “nasıl reform?” sorusunu artık sondaki soru işaretini kaldırıp yerine “ünlem”, hatta “üç ünlem” koyup, “nasıl reform!!!”a dönüştürer­ek, yapılmak istenenin aslında bir “karşı reform” oluğunu anlamaya başlamışla­rdır.

 ??  ?? Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye