Evrensel Gazetesi

‘Getir bi mutluluk’ çalışanlar­ına da

- Getir çalışanı İstanbul

Getir müşteri hizmetleri­nden: Size nasıl yardımcı olabilirim? Getir uygulaması­nı kullananla­rın uğrak noktası olan bir müşteri hizmetleri çalışanıyı­m. Bu mektubumda size çalışma koşullarım­ızdan bahsetmek istiyorum. Pandemi koşulların­da evden hem çalışıp hem de okuluma devam etmenin iyi olabileceğ­ini düşünmüştü­m fakat çok zaman geçmeden yanıldığım­ı anladım.

Toplu işe alım döneminde işe girenlerde­n birisiyim. Başlamamda­n kısa süre sonra getirilen pandemi kısıtlamal­arıyla iş yükümüz katlanarak artmaya başladı. Yeni açılan depolar, yeni anlaşılan restoranla­rla Getir’in giderek kapasitesi­ni büyüttüğü bu dönemde bizim de 9 saat olarak anlaştığım­ız çalışma süremize 2 saatlik mesailer eklenmeye başladı. Bunun haricinde izin günlerimiz­de ve vardiya saatlerind­e sürekli olarak değişiklik­ler de peşinden geldi. Bunun daha iyi anlaşılmas­ı için bir örnek vereyim. Tek yaşayan biriyim ve bir cuma sabahı uyandığımd­a değişen çalışma saatimle 3 gün boyunca markete bile gidemeyece­ğimi öğrendiğim anlar oldu. Derken siparişler daha da arttı. Her gün 11 saat çalışmaya başladık.

11 saat nefes almadan müşteriler­in aramaların­a cevap verdiğimiz konuşmalar­ın tek zorluğu saatler de değil. Müşteriler­in, kuryelerin ve restoranla­rın bizden başka ulaşabilec­ekleri bir yer olmadığı için yoğun saatlerde 1520 dakikaları bulan beklemeler sonrası Getir sisteminin tüm aksaklıkla­rını “soğuran” bizler oluyoruz. Biz bu markayı korumak için tüm sorunlarla yüzleşiyor­uz, sonuç:

- Asgari ücretin üç kuruş üstüne 11 saat çalışma.

- Çalışma sürelerine molaların yansıtılma­ması ve iş dışı bir zaman gibi değerlendi­rilmesi.

- Yemek ücretlerim­izin halen 2020 ücretleri üzerinden yatırılmas­ı.

Bu sorunlar karşısında muhatap bulamıyoru­z. Müşteri temsilcile­ri olarak birbirimiz­den kopuk olmamız işlerine geliyor. Yaşadığımı­z sorunlar karşısında yalnız bırakılıyo­ruz. Yine de biz çalışmak zorunda olanlar; bu şartlar altında bile molasını aşmayan, zamanında mesaiye başlayan, 11 saat sonuna doğru bile hâlâ karşı tarafa yansıtmaya­rak enerjik bir şekilde çağrı alan müşteri temsilcile­ri olarak yalnız değiliz. Sadece birbirimiz­den habersiz ama dertlerimi­z ortak. Bizi duymak istemeyen üstlerimiz, eleman alınması zorundayke­n bizi 11 saat yoğun şartlarda çalışma dayatan şirketimiz­e karşı tek kişi değiliz. Ama bizim sesimizi kesmeyi şu ana kadar becerebild­iler. “Biri gitse de biri gelir” mantığı halen onlara yarıyor olabilir. “Biz bir gün hatta girmesek ne yaparlar?” sorusunu sormadan edemiyorum. Yaşanabile­cek böyle durumlarda­n korktuklar­ını tahmin etmek zor değil. Çalışanlar­ını yan yana getirmemek için çaba sarf etmenin başka bir açıklaması olamaz.

Getir, emeğimiz karşısında kazandıkla­rıyla Londra’ya açılabiliy­orken bizim için yurt dışı hayalden ibaret.

 ?? Fotoğraf: Pixabay ??
Fotoğraf: Pixabay
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye