Değersiz hissettiğimiz bir yıl oldu
Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım diye bir şarkı vardır, hemen herkes bilir. Bu şarkıyı dinlerken eski yılları yad etmek, geçip giden güzel yılları anmamak olmaz. Yine geçtiğimiz günlerde radyo kulakta servisten inerken bu şarkı çaldı. Geçip giden yıllar içinde savrulamadım bu sefer, geçip giden bir yıl hiç de hatırlamak istemeyeceğim pandemiyle geçen bir yıl oldu.
Hasta olma korkusu, Kod-29 ile işten atılma kaygısı, işsiz kalırsam nasıl geçinirim korkusu, yakınlarıma bir şey olur mu endişesi, bir de üstüne geçim sıkıntısından her gün duyduğumuz intihar haberleri ile koca bir yıl ağzımızda maske, her gün duyduğumuz sosyal mesafe kuralları ve sürekli kulağımıza gelen ölüm haberleri ile geçti. Bu denklemde geçen bir yılın biz emekçiler için iyi oldu denebilecek bir yanı yok. Hâlâ hayattaysak kayıplarımız da yoksa bu bize yeter hale geldi.
Hemen herkes bu bir yılın ardından henüz daha pandemi bitmemesine rağmen aşıları olmasak da turizmi daha fazla kapatamayacaklarını düşünerek tatil planları yaptı. Kimisi köyüne gitme hayalinde, kimisi ucuza otel ayarlama düşünde, kimisi de neyse parası veririm kredi çekerim ama senede bir defa hatta geçen yıl da pandemi dolayısıyla bir yere gidemediği için iki senede bir doğru düzgün bir tatil yaparım diyerek ha gayret zorluyor. “Bu süreç nasıl geçiyor, henüz bitmese de işçi emekçiler için ne oldu” diye konuşunca, hepimizin ağzından benzer sözcükler dökülüyor.
Bu sene hem çok yorulduk hem de galiba en çok biz kendimizi değersiz hissettik. Herkese evde kal çağrıları yapılırken çalışmak zorunda olan, patronun işine gelmediğinde Kod-29 ile işten atılan, en büyük riski taşımasına rağmen aşıya ulaşamayan, hâlâ ne zaman ulaşacağı da belli olmayan bizlerdik. Bunca değersizleşmeye karşı, tek bir koşulda ciddiye alınıyoruz egemenlerin gözünde. Sözümüz tek gücümüz bir olur da ellerimiz şaltere giderse ancak muhatap alınırız biliyoruz. Geçmişten bunu öğrendik.