Bence Grammy’e Âşık Veysel ve Neşet Ertaş aday gösterildi
‘ONLARIN BU MÜZİKAL MİRASI TANIMASI ÇOK HOŞ’
Anadolu Rock ve Halk müziğini yaşatan Altın Gün’den üçüncü albüm geliyor. Hollanda’da kurulan grup geçtiğimiz yıl, Grammy Ödülleri’ne aday gösterilmişti. 62. Grammy Ödülleri’nde En İyi Dünya Müziği kategorisine aday olan Altın Gün, Allmusic tarafından 2019’un en iyileri listesinde de yer aldı.
6 kişiden oluşan grupta 2 Türkiyeli var. Barış Manço, Erkin Koray, Neşet Ertaş, Aşık Veysel, Aşık Sümmani, Selda Bağcan, Muzaffer Sarıözen ve Ali Ekber Çiçek gibi sanatçıların eserlerini seslendiren Altın Gün’ün merak edilenlerini ve yeni albümleri “Yol”u grubun üyesi Merve Daşdemir ile konuştuk.
“Altın Gün” nasıl oluştu, nasıl yan yana geldiniz?
Grubun Basgitaristi Jasper Verhulst, bu müzikleri canlı çalmak istediğine dair bir afiş yayımladı sosyal medyada. Ben de ortak bir ses mühendisi arkadaşımızın aracılığıyla etiketlenip gördüm ve çok şaşırdım. Hollandalı birinin benim kültürümden bu güzel müzikleri yapmak istediğini görünce çok heyecanlandım, çok güzel bir girişim olduğunu düşündüm. Ben de müzikle uğraşıyor ve başka projeler arıyordum, benim için tam biçilmiş kaftan olduğunu düşündüm. Daha sonra prova odasında ilk buluşan 6 kişi Altın Gün’ü kurmuş oldu. Sinirli bir enerji yakalandı ama bence hiç birimiz de beklemiyorduk bunu. Zaten aklımızda hiç albüm, turne yapmak yoktu. Ama daha ilk konserde acayip bir atmosfer oluştu, o zaman hissettik bunun daha farklı yere gidebileceğini…
“On” ve “Gece” adında iki albümünüz var, biri de yolda geliyor… ilk başta böyle bir düşüncenizin olmadığını söylediniz ama bu süreç nasıl gelişti?
İlk sene çıkardığımız iki single ile turneler yaptık, albümümüz bile yoktu. Sonra dedik ki bu böyle olmayacak, acaba denesek mi. Daha sonra “On” albümümüzü kendi başımıza prova odamızda kaydettik, canlı çalarak. Çok hızlı her şey birbirini izledi. Fransa’da katıldığımız festival bizi “parlattı.” Orada Amerikan
62. Grammy Ödülleri’nde En İyi Dünya Müziği dalında aday gösterildiniz, bu süreç nasıl oluştu? Nasıl bir duyguydu?
Amerika’da Ato Records isimli müzik şirketiyle anlaştık, Amerika marketine o şekilde girmiş olduk. Daha sonra akademiden kişiler ulaştı bize, tebrikler için. Biz daha aday olduğumuzu bilmiyorduk. Çok da bir şey düşünradyo kanalı için bir canlı performans kaydettik ve ondan sonra olay çok büyüdü. Gruplar on yıllarca çalışıyor, belli bir noktaya gelebiliyor ama biz 4 yılda bütün faktörlerin buluşmasıyla şu an içinde bulunduğumuz durumu yarattık.
Yaptığınız müziği biraz açıklar mısın bize? Ve çoğu insanın söylediklerinizi anlamasa bile sizi bu denli dinlemesinin nedeni ne?
Biz klasik halk türkülerini alıp yeniden yorumluyoruz. Barış Manço, Cem Karaca, Erkin Koray ve Selda Bağcan’ın akımından etkilendik. Kimi insanlar ana akım müzikten sıkıldı. İnternetin de etkisiyle insanlar çok daha farklı ülkelerden farklı müzikleri keşfetme imkanı buldu. medik, aday gösterileceğimiz aklımıza gelmedi. Sonra Grammy ödüllerine aday gösterildik. Tabii ki gurur okşayıcı. Çünkü çok prestijli olarak anılan bir kurum. Onların bu müzikal mirası tanıması çok hoş. Benim için Âşık Veysel, Neşet Ertaş aday gösterildi. O beni mutlu eden bir şey. Onun dışında bizim için önemli olan şey dinleyicimizle ilişkimiz, konser veriyor olabilmemiz.
Ve bizim çaldığımız tarzda müzik yapan çok fazla grup yok. Dolayısıyla bu da etkiledi. Biz canlı bir grubuz, o atmosfer insanların enerji patlamasına, türkülerin ağızdan ağıza yayılmasına sebep oldu. Farklı geçmişlerden gelen insanların bir araya gelmesiyle, o samimiyetin de yansımasıyla dinleyicilere böyle doğal bir süreç gelişti. Biz bu müziği çalarken çok eğleniyoruz. Sanırım insanlar da onu fark ediyor ve seviyor.
Peki, başka projeler var mı?
Pandemi duygusal olarak inişli çıkışlı olsa da çok üretken geçiyor. Çok sürpriz projelerimiz olabilir, hem de hiç beklenmedik anda, ardı ardında bir şeyler olabilir. Çok keyifli şeyler geliyor, sürpriz olsun.