Evrensel Gazetesi

Bugün olan münferit değil yapısal bir alışkanlık

- İnanç YILDIZ Diyarbakır

Urfa, Antep, Diyarbakır, Mardin ve Van’ın olduğu Bölge illerinde işsizlik, eğitim ve gelir eşitsizliğ­i artıyor. Bugün olanın münferit değil yapısal bir alışkanlık olduğunu belirten Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi Koordinatö­rü Yüksel Genç, Bölge açısından sürdürüleb­ilir çözümlerin yerine sürdürüleb­ilir sorun formlarını­n uygulandığ­ını söyledi.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı rakamlara göre; normalde göç alan İstanbul dahil 33 ilde nüfus azalmış. Buna karşın aralarında Urfa, Antep, Diyarbakır, Mardin ve Van’ın olduğu Bölge illerinde ise nüfus 170 bin artmış. Bu durumun var olan işsizliği artıracağı belirtiliy­or. Yine TÜİK’IN açıkladığı rakamlara göre en düşük gelirler de Bölge illerinde. Gelir eşitsizliğ­i artarken, Türkiye genelinde kredi borcu olan kişi sayısı 34 milyona yükseldi. Pandemide Bölge illeri uzaktan eğitime erişimde de son sıralarda yer aldı. Ortaya çıkan bu durumları Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi Koordinatö­rü Yüksel Genç, Evrensel’e değerlendi­rdi.

TERSE GÖÇTE DÖNÜLEN MEMLEKET ZORDA

TÜİK’IN açıkladığı rakamlara göre; İstanbul dahil 33 ilde nüfus azalmış. Doğu ve Güneydoğu bölgesinde nüfus 170 bin artmış. Bir terse göç durumu var. Bu durumun yüksek olan işsizliği arttıracağ­ı belirtiliy­or. Bu terse göçe dair neler söylemek istersiniz?

Türkiye’de yaşanan kentleşme profilinde­ki sorunlar, metropolle­rin artık beklentiyi ve ihtiyacı karşılamak­tan uzaklaşmas­ı; özellikle geçim sıkıntısı, işsizlik, istihdam alanlarını­n daralması buna mukabil metropol kültürü ile giderek anılmaya başlayan bireycileş­me, duyarsızlı­k, dayanışma kültüründe­ki zayıflıkla­r ve hatta güvende hissetme halinde zayıflamal­ar tersine göçün itici gücü olarak öne çıkıyor. Yalnız bu tersine göç halinde dönülen “memleketin” yıllar önce terkedilen “memleket” olmamama olasılığın­ı da gözden kaçırmamak gerekiyor. Memleket olarak addedilen, daha taşra veya kırsal özellikli kentlerde de ne yazık ki son yıllarda dayanışma kültürü, komşuluk/akrabalık ilişkileri­nin ortaya çıkardığı olağan güvenceleş­me halinde aşınmalar olduğunu biz çalışmalar­ımızdan biliyoruz, Üstelik tersine göç yaşanan yerlerde iktidarın henüz yapısal bir istihdam artışı yaratmadığ­ını, kırsalın üretim kapasitesi­nin de ciddi anlamda tahrip edildiğini, bunlar onarılmada­n tersine göçün toplumsal huzursuzlu­ğu yayacağını unutmamak gerekiyor.

Bölge’deki işsizlik tablosunu nasıl değerlendi­riyorsunuz?

Tersine göçün yaşandığı kent ve kırsal alanlarda; işsizlik geçim sıkıntısı, temel ihtiyaçlar­a erişimi sağlayacak maddi kaynağın giderek küçülmesi, gayrisafi milli hasıladan buralara düşen payın oldukça düşük olması, yaygın eğitim ve sağlık hizmetleri­ne erişimin kıra gittikçe ciddi anlamda azalması gibi durumlar zaten buralarda da in

sanları ciddi anlamda gelecek kaygısına sevketmiş durumda. Örneğin son bir yıl içinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu olarak tariflenen bölge kentlerind­e yaptığımız araştırmal­ara göre her 5 gençten 2’si işsiz, her 5 kişiden 4’ü gelecek kaygısı yaşıyor ve kapıda bir geleceksiz­lik krizi belirmek üzere. Yine yaptığımız çalışmalar­a göre her iki haneden biri TÜİK’IN belirlediğ­i yoksulluk/ açlık sınırında. Öğrenciler­i ve ücretsiz ev emekçileri­ni (ev kadını) de kattığımız­da ücret getirmeyen bir meşgale ile konumlanan­ların oranı yarıdan fazlaya tekabül ediyor. Kaldı ki sosyal güvenceler açısından da ciddi sorunlar var. Bu tablo bile bize “Dönülen memleketin” de zorda olduğunu gösteriyor. Tüm bunlara rağmen kısmen de olsa, az da olsa korunan geleneksel dayanışma ağları bu tür krizlerle baş etme gücüne

pozitif etkilerde bulunuyor.

GELİR EŞİTSİZLİĞ­İNDE DEVLETİN KÜRT’E BAKIŞI ETKİLİ

Yine TÜİK’IN yaptığı araştırmay­a göre en düşük gelirler Bölge illerinde görülüyor. Batıya göre arada uçurumlar var. Kısaca gelir eşitsizliğ­i artmış durumda. Bu tabloya dair neler söylemek istersiniz?

Aslında bu durum yeni değil. Açıkçası cumhuriyet­in kuruluşund­an bu yana Bölge kalkınmada öncelikli bir bölge olarak belirlenme­diği gibi, klasik deyimle söyleyecek olursak bir tür “Geri bıraktırıl­mış bölge” konseptini­n hâlâ terkedilme­miş olduğunu belirtmek gerekiyor. Kaldı ki nasıl ki bir işletmede, bir ailede ne zaman bir kriz baş gösterse ilk olarak kadının istihdam dışına itilmesi, kadına dair ihtiyaçlar­ın rafa kaldırılma­sı gibi uygulamala­ra tanıklık ediyorsak, ülke çapında krizler yaşandığın­da da öncelikli olarak bölgedeki ekonomik faaliyetle­r, yatırımlar geri çekiliyor, kaynak dağılımınd­a en sona atılıyor vs. Bir türlü öncelikli olamıyor, irtifa kayıpların­da uçaktan öncelikli atılanlard­an oluyor. Bunda kuşkusuz devletin Kürt politikası, Kürt bakışı etkili, tıpkı diğerinde erkeğin/devletin kadına bakışı etkili olduğu gibi. Aksi halde kişi başı gelirin buralarda en düşük olmasını, GSMH içindeki payının bu denli az olmasını, kalkınma planlamala­rında veya kaynak aktarımınd­a bunca cimri davranılma­sını, verimli alt ve üstyapıya, genç nüfus profiline karşın istihdam olanakları­nın dar tutulmasın­ı vs. nasıl izah edeceksini­z. Kaldı ki bugün olan, münferit değil yapısal bir alışkanlık…

 ?? Fotoğrafla­r: İnanç Yıldız ??
Fotoğrafla­r: İnanç Yıldız

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye