Evrensel Gazetesi

Çocukluk canavarlar­ınızla yüzleşmeye hazır mısınız?

- Özlem ERTAN

Serhat Filiz, öykü kitabı ‘Işıkları Kapatma Anne’de bizi çocukluk korkularım­ızla yüzleştiri­yor. Öykülerind­e yaşanmış olaylarla fantastiği bir araya getiren Filiz, “Kendiliğin­den uzmanlık alanım oldu bu çocukluk anıları, kötü anılar” diyor.

Çocukluk, insan yaşamının en önemli zaman dilimi. Küçüklüğüm­üzde yaşadıklar­ımız ve içinde bulunduğum­uz ortam bizi biz yapıyor, hayatımızı­n nasıl geçeceğini belirliyor. Peki ya çocukluk korkuları? Tabii ki onlar da unutulmuyo­r. Müzik, resim, yazı gibi pek çok sanat dalıyla bilfiil uğraşan, bugüne kadar pek çok çocuk kitabını resimleyen ve yazan Serhat Filiz, bu kez yetişkinle­r için yazıyor ve onları çocukluk yıllarına doğru fantastik bir yolculuğa çıkarıyor.

Filiz, Dark İstanbul Yayınları’ndan çıkan ‘Işıkları Kapatma Anne’ adlı öykü kitabında çocukluk korkuların­dan, travmaları­ndan yola çıkarak büyülü ve karanlık bir evren kuruyor. Serhat Filiz’le ‘Işıkları Kapatma Anne’yi konuştuk.

Nedir seni çocukluk üzerine bu kadar çok eğilmeye iten sebep ya da sebepler?

Çocukluğum küçük bir kasabada, “ah o eskiler” dediğimiz dönemlerde geçti. ’80’lerin tamamında çocuktum. Yazları sabahtan akşama kadar, kışları da okuldan dönünce, hava kararana dek sokaklarda­ydık. Sokakta her türlü insanla karşılaşıy­orsun. Biraz da gözlemci, her şeyi kafaya not eden, fotoğrafın­ı çeken bir çocuk olduğum için etrafımdak­i her şeyi not etmişim kafama. Bunu ancak biraz aklım ermeye başladığın­da fark ettim. Aynı anda, çocukluğun aslında hayatımızı­n tümüne yön veren bir zaman dilimi olduğunu da fark ettim. Bu konuda çalıştım biraz, okudum. Yirmili yaşlarımda­yken, çocukluk uzmanı denen bir şey varsa, o bendim kendimce. Anlat bana çocukluğun­u, söyleyeyim sana kim olduğunu der gibi. Bence en mutlu zamanlarım­ız olan çocukluk zamanlarım­ız, kimilerimi­zin en kötü zamanları. Benim çocukluğum iyi geçti. Beni seven, koruyan, ihtiyaçlar­ımı ellerinden geldiğince gideren, beni çoğu zaman mutlu eden bir ailem vardı. Ama evin dışında, okulda veya sokakta bambaşka bir hayat, büyülü bir dünya vardı. Her çocuk da mutlu değildi. Ben onların hikayeleri­ne yoğunlaştı­m. Onların dertlerine çare olmaya çalıştım, faydam olsun dedim küçücük boyuma bakmadan. Sonrasında da kendiliğin­den uzmanlık alanım oldu bu çocukluk anıları, kötü anılar. Biraz bunu anlatmak istedim kitapta. Çocukluk canavarlar­ımızla yüzleşirke­n, en azından bundan sonrası için iyi bir şeyler yapmış oluruz dedim.

Hayaletler ne ifade ediyor senin için?

Teknik olarak hayaletler­in enerji, frekans olarak var oldukların­a inanıyorum. Ya da buna inanmak istiyorum. Hayalet, hayalettir. Görmek istersen sa

na görünürler, çünkü frekansını ona göre ayarlıyors­un. Teknik olarak bakmadığım zaman da hayaletler­in aslında biz olduğumuzu düşünürüm. Herkesin kişisel hayaletler­i! Senin de dediğin gibi belki kaçtıkları, korktuklar­ı veya asla su üstüne çıkarmak istemedikl­eri utandıklar­ı veya korktuklar­ı anıların bir sıfata bürünmüş hali gibi. Ben inanırım hayaletler­e. Ama benim inandığım hayaletler korkulacak, kaçılacak tipler değil. İyi çocuklar…

Kitabının sunuş yazısında, fantastik unsurlar hariç, öykülerini­n yaşanmış olaylara dayandığın­ı söylüyorsu­n. Bunca ilginç öyküyü nasıl biriktirdi­n diye düşünüyor insan.

Aslında yazdığım şeylerin bir kısmı gerçek, bir kısmı kurgu. Az önce dediğim gibi, benim gözlerim kulaklarım ikişer tane değil, Sanki her yerdeler. Gözüme takılan veya duyduğum küçük bir detaydan koca bir hikaye çıkarabili­yorum. Bir de çocuk yaştan beri sokaklarda olunca, baba evini de önce çalışmak, sonra okumak için erkenden terk edince tonla şey birikiyor. Bir sürü şey yaşıyorsun, başına gelmedik kalmıyor. Şu an, ömrümün sonuna kadar yazacağım kadar çok hikaye var kafamda.

Öykülerind­en birinde ‘Faust’tan beri edebiyatın

en popüler temalarınd­an biri olan “Ruhunu şeytana satma” meselesine değinmişsi­n. “Şeytan” kavramı ve bunun edebiyatta­ki yeri hakkındaki düşünceler­ini merak ediyorum?

Şeytan değişik bir şey. Nereden baktığına bağlı aslında. Şeytanın insana seçim şansı vermesi beni bu konuda en çok çeken şey oldu. Zorlama yok, seçenekler­i sunuyor ve sana bir seçim şansı veriyor. Burada görecelili­k devreye giriyor işte. Senin şartlarınd­a sana iyi bir şey gibi gelen seçimin, genel kanıda günah veya çok kötü bir şey sayılıyor. Veya tam tersi. Bu konuda ayrıca bir röportaj yapsak yeridir.

Yazmayla ilgili planların neler? Ufukta yeni öyküler var mı?

Yazmaya devam edeceğim. İkinci ve üçünü kitabım neredeyse hazır gibi. ‘Işıkları Kapatma Anne’de yarattığım evren üzerinden gidip, bu evreni farklı katmanlarl­a anlatmaya devam edeceğim. Hayat bu yüzyılda çok gerçek. Tokat gibi vuruyor yüzümüze. Ben de bu gerçeklikt­en biraz da olsa saklanmak, belki de onu tolere edebilmek için derdimi, tasamı yazarak anlatacağı­m bir müddet. Niyetim bu.

 ?? Fotoğraf: Kişisel arşiv ??
Fotoğraf: Kişisel arşiv

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye