Anne Aktaş: Bu zulüm bitsin artık
GAZETECİ CENGİZ ALTUN’UN KATİLLERİ YILLARDIR CEZASIZ
Cizre’de sokağa çıkma yasakları döneminde “Buradaki gerçekleri yansıtamazsan mesleği yürütmemin anlamı kalmaz” diyerek bölgeyi terk etmeyen Gazeteci Rohat Aktaş’ın öldürülmesinin üzerinden 5 yıl geçti. O süreçte yaşadıklarını anlatan annesi Meliha Aktaş, “Bu zulüm bitsin artık” dedi.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasakları sürecinde haber takibi yapan Azadiya Welat Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş’ın da arasında olduğu 100’ü aşkın kişinin öldürülmesinin üzerinden 5 yıl geçti. 14 Aralık 2015’te sokağa çıkma yasağı ilan edilen ilçede haber geçen Aktaş, “Geri dön” ısrarlarına rağmen “Eğer ben burada ki gerçekleri yansıtamazsan, benim bu mesleği yürütmemin bir anlamı kalmaz” diyerek bölgeyi terk etmedi.
AKTAŞ’A SORUŞTURMA AÇILDI
Çatışmaların birinci ayında kaldığı evin bombalanması sonucu yaralanan Aktaş’ın, diğer yaralılarla birlikte hastaneye götürülmesine izin verilmedi. Yaşananlara dair herhangi bir soruşturma başlatılmazken, Aktaş’ın kendisi ve ölümünü haberleştiren Azadiya Welat gazetesi çalışanları hakkında soruşturma açıldı.
BOMBARDIMAN ALTINDA TELEFON GÖRÜŞMESİ
Oğlu yaralandığı sırada Cizre-nusaybin arasında sivillerin başlattığı nöbet eyleminde olan Meliha Aktaş, o süreçte yaşadıklarını ve oğluyla yaptığı son telefon görüşmesini Mezopotamya Ajansına anlattı. Anne Aktaş, “Beni aradığında çatışma ve bomba sesleri geliyordu. O kadar yoğun bir çatışma sesi vardı ki sanki bomba yağmuru yaşanıyordu. Oğlum, bodrumda olduğunu söyledi ve şebeke iyi çekmediğinde merdivene çıkmıştı. Hemen içeri girmesi gerektiğini söylüyordu. Vedalaştıktan sonra 3 kez ‘Anne kendine iyi bak’ dedi. O telefondan sonra kendisinden bir daha haber alamadık. Böyle bir durumun yaşanacağını hiç düşünmüyorduk. Yaralandığını ve hastaneye götürülüp tedavi edileceğini umuyorduk, ancak öyle olmadı. Hatta Cizre’ye doğru yola çıkınca, yanıma havlu pijama aldım. Oğlum hastanede tedavi edilirken bunlar lazım olur diye. Ancak böyle bir katliamın yaşanacağını hiçbir şekilde tahmin edemedik” dedi.
‘GÖZYAŞININ RENGİ YOK’
Cenazenin ancak DNA testi sonucu teşhis edilebildiğini hatırlatan anne Aktaş, oğlunun cenazesini 26 Şubat 2016 tarihinde toprağa verebildiklerini kaydetti. Oğlunun otopsi raporunda ölüm nedenin “Bilinmeyen neden” olarak geçirildiğini dile getiren Aktaş, “O doktor istediği kadar oraya bilinmeyen neden yazsın bizler bütün dünya gerçeği biliyoruz.” dedi.
Anne Aktaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Belki hesaplarına gelmediği için ses çıkarmadılar ama herkes yaşanan gerçekliği biliyor. Bu coğrafyanın toprakları annelerin gözyaşlarıyla sulandı. Bu durum artık ne kadara kadar devam edecek? Gözyaşının rengi yok; acı, her yerde acı. Bu zülüm bitsin artık.” (MEDYA SERVİSİ)
BATMAN’DA 1992 yılında Hizbullah tarafından katledilen Yeni Ülke Gazetesi Muhabiri Cengiz Altun’un katilleri yıllardır cezasız. Anne Türkan Altun, yıllardır ona ait eşyalarla acısını dindirmeye çalıştığı oğlu için “O hep inandığı değerlerin peşinde koştu. Bir gün olsun korkmadı” dedi.
Gazeteci Cengiz Altun Batman’da 24 Şubat 1992 yılında Hizbullah tarafından katledildi. Üzerinden 29 yıl geçen cinayette kullanılan silahın üzerinden çıktığı İsmail Emsen’in serbest bırakıldığı dava dosyası, faili meçhul bırakılan diğerleri gibi yıllardır tozlu raflarda.
CİNAYET SİLAHI ÜZERİNDEN ÇIKTI
Cinayetten yaklaşık bir yıl sonra Diyarbakır-mardin kara yolu Ovabağ kavşağında kimlik kontrolü yapan Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi polisleri, İsmail Emsen adlı bir kişiyi üzerinde 9 milimetre çapında ruhsatsız bir tabanca ile yakaladı. Yapılan balistik incelemede Altun’u öldüren kurşunlardan bazılarının bu silahtan çıktığı belirlendi.
İfadesi alınan İsmail Emsen, Hizbullah taraftarı olduğunu ve tabancayı kendisini korumak için kardeşi Metin Emsen’den aldığını söyledi. Cinayet suçu yerine “Ruhsatsız silah bulundurmak”tan tutuklanan Emsen, Diyarbakır Cezaevine konuldu. Polis, ne silahı ondan aldığını söylediği kardeşi Metin Emsen’i buldu ne de olay hakkında detaylı bir soruşturma yaptı. Emsen, kısa bir süre sonra serbest bırakıldı.
‘HALKA GERÇEKLERİN AKTARILMASI GEREKİYOR’
Mezopotamya Ajansına konuşan Annesi Türkan Altun, aradan geçen 29 yılın acılarından bir gram olsun eksiltmediğini, her sabah uyandığında oğlunun evden çıktığı anın aklına geldiğini dile getirdi. Oğlunun kendisine söylediği “Halka gerçeklerin aktarılması gerekiyor. Bunun için bedeli ne olursa olsun gerçeği açığa çıkarmak için gazetecilik yapmaya devam edeceğiz” sözünü paylaşan anne Altun, “O hep inandığı değerlerin peşinde koştu. Bir gün olsun korkmadı” dedi. Aradan geçen 29 yılda oğlunun fotoğrafları, elbise ve ayakkabıları ile acısını dindirmeye çalışan anne Altun, “Özgür basında çalışan gazetecilerin hepsi benim için bir Cengiz. Oğlum halka gerçeği aktarmak için her şeyi göze alarak gazetecilik yaptı. Allah hepinizi korusun” diye belirtti.