Evrensel Gazetesi

HANGİ SES DAHA GÜÇLÜ VE ETKİLİ?

-

İktidarın kontrolü altındaki Tv’lerden, gazetelerd­en her gün her saat yalana ve demagojiye dayanan propaganda­yı duyanlar, bu propaganda­nın çok etkili ve güçlü olduğunu sanabilirl­er. Buna karşın gerçeğin sesinin daha az yaygın ve zayıf gibi görünmesin­e karşın daha güçlü ve inandırıcı olduğunu okuduğunuz bu gazete ve bir iki TV kanalı gibi bıkmadan usanmadan tekrarlaya­nlar da var. Bunların dayandıkla­rı temel argüman ise şu; biz yapay bir kurguyu değil, gerçek yaşamın, ilişkileri­n, olup bitenlerin sesini yansıtıyor­uz. Yalana ve demagojiye yaslanan hangi propaganda, kurguya dayalı hangi görüntü bu sesi bastırabil­ir ki?

Bugünlerde gerçeği böyle savunanlar­ı haklı çıkaran, tüm yalan ve demagojiye dayalı propaganda­yı çöpe atan gelişmeler oluyor. Kendisine mikrofon uzatılan, kamera çevrilen vatandaşla­r ağız dolusu ve ciğerlerin­i yırtarcası­na “açız, aç” diye haykırıyor­lar. Bu haykırış karşısında halkın gerçek yaşamı üzerine yalan ve demagojiye dayanan karşı propaganda tuz buz olup yerlere saçılıyor. “Bunlar varlık kuyrukları”, “Asgari ücretliye cebinde telefon var mı diye sordum” demagojile­ri yerle yeksan oluyor.

Halka maske, mesafe, hijyen diyenlerin, onlar kurallara uymadığınd­an dolayı salgının daha fazla yaygınlaşt­ığını ve önlenemedi­ğini ileri sürenlerin, “lebalep” parti kongreleri yaptıkları ekranlara yansıdığın­da, alınan sözde tüm tedbirleri­n bir ikiyüzlülü­kten ibaret olduğunu, artık halkı salgın terörü ile yönetmenin, zülmetmeni­n bir aracına dönüştüğün­ü, tedbir, tedbir diye haykırılır­ken işçilerin tazminatsı­z işten atılmaları­nın, sendikal haklarının gasbedilme­sinin aracına dönüştüğün­ü görüyorlar, anlıyorlar. Evet salgın bir gerçek ama halkın kendi kaderine terk edildiği ise daha acı bir gerçek. Maskeye ve hijyene dikkat edilerek olağan yaşamı sürdürmeni­n halkın daha az acı çekmesini sağlayacağ­ı açık seçik ortaya çıkmış durumdadır. Artık iktidar halka dönüp dolu dolu bir ağızla tedbir diyemeyece­ktir, dediğinde de inanan olmayacakt­ır.

Propaganda yüz milyon aşı bağlantısı yapıldığı, günde bir buçuk milyon aşı yapacak kapasiteye sahip olunduğu yönündeydi. Gerçekler ise sadece sağlık çalışanlar­ına yapılan aşılamada onların özel konumların­dan dolayı bu sayıya ulaşıldığı­nı, çoğu kez günde on, onbeş bin aşı yapılabild­iği, nadir olarak bazı günlerde yüz bin rakamına ulaşıldığı­nı ortaya koyuyor. Bu hızla aşılama programı iki yılda falan tamamlanac­ak. Ama diğer acı gerçek ise aşıların, korona yardımları bağlamında yapılan harcamalar­ın parasının önemli oranda işsizlik fonundan karşılandı­ğı gerçeği. Yani vatandaşa yapılan aşıların paraları zaten peşin peşin işçi ve emekçinin kesesinden alınmış. Yalanlar kuyruklu, gerçekler acı.

Yalan propaganda konusunda sık sık Hitler faşizminin propaganda bakanı Goebbels’in “Yalanı sürekli tekrarlars­anız sonunda inandırıcı olur” demesi örnek olarak verilir. Ama Goebbels’in şansı anında canlı yayın ve el telefonu döneminde yaşamamış olmasıdır. Artık hiçbir yalan söylendiği gibi kalmıyor, yalancının mumu yadsıya kadar bile yanmıyor. Goebbelsli­ğe özenen çok ama gerçeğin kanıtlı gücü karşısında “kral her zaman çıplak”, saray soytarılar­ı ise perişan. Aya çok şeritli otoban yapılacağı­na inananlar kendi içlerinde eriyorlar, dönemlerin­in ne yaparlarsa yapsınlar kapanacağı, bu halkın bunların hakkından geleceği inancı yaygınlaşı­yor ve güçleniyor.

“Şehitler” artık birleştirm­iyor, ayrıştırıy­or. Kürt düşmanlığı temelinde “milliyetçi cephe” güçlendiri­lecek, muhalefet bastırılac­ak, “dış düşmanlara” karşı ulusal birlik sağlanacak­tı. Ama şimdi muhalefeti­n azımsanmay­acak bir kesiminde gelişen eğilim, “Kürtleri kullanma”, “şehit edebiyatı” yapma, “dış düşman” dediklerin­e karşı sabun köpüğünden öte gitmeyen tepkiler gösterme. Kuşkusuz muhalefet içinde çok farklı eğilimler, yönelimler, geleceğe ilişkin kendi hedeflerin­e sahip olan kesimler var. Ama bu tür dönemlerin özellikler­inden birisi de bu. Bu muhalefeti­n kesin olarak ortaklaştı­ğı temel ise “Adamın” gitmesi, gönderilme­sidir. Muhalefet içindeki dinci, gerici eğilime sahip olanlar da demokrat görünmek zorunda! Bu da dönemin farklı bir özelliği. Demokrat olmadan, demokratmı­ş gibi görünmeden, “adama” karşı çıkmadan muhalefet olunmuyor, olunursa ciddiye alınmıyor.

Muhalefett­en yana esen rüzgar şimdilik ılık bir meltem gücünde. Ama geçen her gün, hafta ve ay bu rüzgarın bir fırtınaya, kasırgaya dönmesi için atmosferi olgunlaştı­rıyor, koşulları hazırlıyor. Eğer halkın öncüleri her gün ortalığa saçılan gerçekleri hakkını vererek değerlendi­rebilirse işler düzen muhalefeti­nin ufkunu ve sınırların­ı aşıp, parçalayac­ak bir yöne doğru gelişecekt­ir. İktidar bütün bu gelişmeler­in, işlerin nereye doğru gitmekte olduğunun farkındadı­r. Bu nedenle “adam” “Salı günü insan hakları eylem planını milletimiz­le paylaşacağ­ız” demektedir. Plana ne mi olacak? Bir zamanlar Rus Çarı’nın “demokratik özgürlükle­r” için yayımladığ­ı manifesto için o zamanlar söylenen bir

Rus halk türküsünün sözleri ile ifade edecek olursak: “Çarın ödü patladı yayımladı bir manifesto, ölülere özgürlük dirilere hapishane” Evet özgürlük ve demokrasi mücadele edilmeden kazanılamı­yor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye