KEYFİNİZE BAKIN.. HİZMETİNİZDEYİZ…
oldular. Değişen, peki, var mı?
Yıllar ve yıllar geçti, belirli emperyalistlere yönelik olarak çığrılan “Eyyy…” haykırışlarına tanık olduk. Almanlara, Fransızlara, İtalyanlara… Gerçi Amerikalılara hiç kem söz söylenmedi, ama Afrika seferlerinde “Biz emperyalistler gibi elmas ve petrol için gelmedik” dendi. Türkiye halkı, hangi eğilim ve inançtan olursa olsun, emperyalistlerden haz etmez, bu bilinir. O nedenle ihmal edilmemiş, yerli yersiz “yabancı karşıtlığı” yapılmış ve prim toplanmaya çalışılmıştır. Öyle yapıldı ve yandaş kalemlerin ağzından antiemperyalistlik bile iddia edildi.
Peki, bakalım Kültür Bakanlığının turizm çağrısına ve kaç arpa boyu yol alındığını bir görelim. “Gelin, eğlenin, emrinizdeyiz” ne demek? Hangi bakanlığın Türkiye halkını böyle bir ayıba ortak etmeye hakkı olabilir? Denizler, iş, toprak ve özgürlüğün yanında işbirlikçileri halkın boynuna böyle bir ayıbı da dolamaya uğraştıkları ve emperyalistler ülkeyi çiftliklerine çevirmekte oldukları için onlara karşı yaşamları pahasına mücadeleye atılmışlardı. Yarım asır geçti, manevra falan ama akıllanılmadı ve gene aynı terane…
Bu “çiftliğe davet” yalnızca birkaç küçük bürokratın işi olamayacağı gibi, yalnızca bir bakanlığın yaklaşımıyla da sınırlı sayılamaz şüphesiz.
Turizm denecek.. Kriz denecektir.. Ülkenin ihtiyacından söz açılacak ve “Gelirlerimiz artmasın, ekonomimiz canlanmasın mı?” diye sorulacaktır. Kapitalist mantık böyle çalışır.
Zaten böyle böyle Türkiye’nin tüm kamusal zenginlikleri satılıp savılmış, “sıcak para” diye eller ovuşturulmuş, en son Varlık Fonundan rehinler verilmektedir. Oysa yabancı sermayedir, iyilik için, hayır dua almak için gelmez, sömürüye gelir. Öyle olmuş ve son 20 yılda yüz milyarlarca dolar kapıp kaçmıştır. Ve hâlâ sadece iktidar değil burjuva muhalefet bile kurtuluşu yabancı sermayede görüyor ve demokrasiyi “Yabancı sermaye önünü göremediği, keyfiyetle yönetilen yere gelmez” gerekçesiyle istiyor!