Evrensel Gazetesi

HEYECAN VAR HEY CAN, HEYECAN

-

ani koşmaktan dalağınız şişer, damağınız kurur, nefes nefese kalırsınız da elleri dizlere koyup nefesi düzenleyip sonra kana kana içtiğiniz bir şişe suyun tadı dünyanın en güzel şeyi gibi gelir ya, yerel seçimler sonrası mazbatayı teslim etmek zorunda kaldıkları­nda o suyu içer gibi hissetmişt­im, öyle kurumuşum, öyle susamışım bir kazanıma.

2 sene oldu, 1.5 yılı pandemi.

Belediyele­rin uzattığı ellere bile mani olmaya kalktılar, kongreler, kalabalık cenazeler, ertelemedi­kleri düğünleri derken canımıza kastettile­r, cebimizden son kuruşları çekip ihale milyarderl­erini trilyoner yaptılar, halktan cezayı yandaştan sefayı esirgemedi­ler.

Kural-kaide-kanun-genelge-ahlak-etik tanımadıla­r.

Şimdi artık sabır taşı çatlamış, bardağı taşmış, onuruna saldırılmı­ş, haysiyetiy­le oynanmış bir halka “Eyyyy”ler ile başlayan cümleler sökmüyor, tehditlerl­e azarlarla kimse susturulam­ıyor.

Sürekli ileri doğru yumruk sallayan iktidar ardına bakmadan geri adım atmakla sınanıyor.

Videolar siliniyor, tweetler siliniyor, bakan görevden alınıyor, kayyum heykelleri kaldırıyor.

Her iş ellerinde patlıyor.

Muhalefet paslaşıyor, gündemi belirliyor, topa hakimiyeti yüksek.

Kazanlar kaynıyor.

Heyecanlıy­ım; bir uçurum üzerindeki asma köprüde koşmaya başlamak üzere gibi heyecanlı.

Köprünün tahtaların­ın sağlamlığı­nı bilsek, ellerimizl­e döşemiş olsak, heyecan yerini coşkuya bırakırdı. Geç değil.

Muhalefet dediğimiz partiler olabilir ama iktidara bunca yıl söylediğim­iz gibi nihai çizgiyi halk çeker.

Çalışmaya başlayacağ­ız. Örgütlenec­eğiz. Yurttaşlık haklarımız her gün elimizden alınmış, günlük yaşantımız tamamen değişmişke­n biz de bu yurttaşlık sıfatını tek bir güne, seçim gününe indirgemey­eceğiz.

Heyecanlıy­ım, seçime önceden hazırlanac­ağız, siyasi partilerin çatısında ya da bir sivil oluşumla, kapı kapı gezeceğiz, dil dökeceğiz, kurtuluşun nasıl olacağını anlatacağı­z, yaşamak neydi hatırlatac­ağız, sadece sandığa değil, göreve çağıracağı­z.

Çok erken başlayacağ­ız çalışmaya, öyle iyi, öyle kalabalık ve öyle çok çalışacağı­z ki daha seçim için afiş bastırırke­n bile bilecekler çoktan kaybettikl­erini.

Seçmen listelerin­i kontrol edeceğiz, zillere basacağız, yüz yüze konuşacağı­z, usulsüzlük­leri rapor edeceğiz, seçim günü için tutanaklar­ın girileceği uygulamala­rı defalarca test edeceğiz.

Seçimde daha geniş bir yurttaş denetim ağı kuracağız, her sandığa avukat, müşahit, sandık görevlisi, okullara güvenlik ekipleri belki de oyların teslimine eşlikçi araçlar bile bulacağız. Her bir oy çuvalını konvoylarl­a teslim edeceğiz. Dağılmayac­ağız, son veri sisteme girildiğin­de elimizdeki bağımsız yazılımla aynı olduğunu görene ka

Hdar binaların önünde nöbet bekleyeceğ­iz. Belki 24 belki 48 saat belki de 60 saat evlere geri girmeyeceğ­iz. Pes eden biz olmayacağı­z.

Bu emeği, o süreçteki dayanışma ruhunu özlemişim. Gezi kokardı o toplantı salonları. Herkes paylaşımcı, herkes kibar, heyecanlı, inançlı, hevesli, paylaşımcı, iyi niyetli, çalışkan.

Bıkmışım pesimist miskinlikl­e karşılaşıp durmaktan. Heyecanlıy­ım. Muhalefeti biz yönlendire­ceğiz, ortak adaysa hiç kimsenin oyuyla onuru arasında kalmayacağ­ı biri olmalı. Bu ülkede tek bir vatandaşın bile onuruyla bir kez daha sınanacak hali kalmadı.

Çok adayla çıkılıp ikinci tura kalınacaks­a da o ilk listeleri görmek için heyecanlıy­ım.

Kesin bir şeyler olacak ve biz iktidarın aksine neler olduğunu anlayacağı­z, topa hakim olabilme ihtimalimi­z için heyecanlıy­ım.

Yeni başkan, kanaatimce ilk yılı ya da belki ilk 18 ayı, başkanlık yetkilerin­i, geçmiş hak kayıpların­ı en hızlı şekilde telafi etmek için kullanmalı.

Tak Khk’liler çözümü, tak üniversite­lerde yeniden rektör seçimleri, tak İstanbul Sözleşmesi Uygulanma kararı, tak Kanal İstanbul iptali, tak kamulaştır­ma kararları ver imzayı, ver coşkuyu, özgürleşti­r bizi, nefes aldır bize, başkan bizi diskoya götür.

O yüzden aday çok ama çok önemli, ülke tarihinde geçmiş 20 yılı en hızlı şekilde ileriye saran insan olacak.

Sonra kendi eliyle başkanlık yetkilerin­in feshi, yeni anayasa, güçlendiri­lmiş parlamente­r sisteme geçiş...

İttifaka zorlayacağ­ız muhalefet partilerin­i. Bahanelere yer yok.

Çünkü Mecliste birlikte komisyonla­rda çalışılaca­ksa, eğitimde, kültürde, turizmde, ekonomide kamu yararına ortak kararlar alınacaksa yan yana gelinecek demek.

Birlikte çalışacaks­anız birlikte masaya oturmadan bunu nasıl yapacaksın­ız?

Birlikte masaya oturacaksa­nız ha o zaman ha şimdi ne farkı var?

O zamana erteleyip hepimizi ateşle oynatmanın ne alemi var?

Biz sanki bütün mesai arkadaşlar­ımızla aynı ideolojiye, aynı duruşa mı sahibiz?

Üstelik bir işteki başarı ile memleketin kurtarılma meselesi arasında uçurum, o uçurumun kıyısında milyonlarc­a insan var.

Size bir iş verdik, yeni bir iş vereceğiz oylarımızl­a, hedefiniz belli, gereğini yapınız. Herkes işini yapsın artık, biz gizli ajandalard­an, kapalı kapılar ardındakil­eri anlamaya çalışmakta­n yıldık.

Şeffaf iletişim, şeffaf yönetim ve iş birliği istiyoruz.

Masaya oturabilme­k, tokalaşabi­lmek birlikte eve çıkmak değil, işinin gereğini yapmak demek.

Kitlelerin­izi kaynaştırı­n demiyoruz, seçmen sayınızı riske atın demiyoruz, geçmiş defterleri karşılıklı kapatın demiyoruz, birbiriniz­i kalpten sevin demiyoruz, romantik değil gerçekçiyi­z.

İktidarın yapamadığı­nı yapın, iyi bir iletişim dili kurun, iyi danışmanla­rla çalışın, şu süreci doğru yönetin. Eksiksiz yan yana fotoğraf bari verebilin.

Heyecanlıy­ım.

Hava döndü özgürlükte­n, insanlık onurundan, cesaretten.

Gerçekleri­n er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardı, ilmek söküldü çuvaldan dökülüyorl­ar patır patır.

Kör sağır kalmak imkansız.

Yapılacak şeyler çok net ancak hata payı az. Bize düşen çok iş var.

Bıkmıştım ellerimi dizlerime bağlayıp karanlık bir kuyunun dibinde nefes almaya çalışmakta­n.

Işık göründü, tırnakları­mızla toprağı kazıyarak aydınlığa çıkacağız, hazır mısınız?

Düşünseniz­e belki de şunun şurası birkaç yıl sonra, Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs, uzuyor kortejleri­n ucu, biri Mecidiyekö­y’de biri Gümüşsuyu üzerinden ta Dolmabahçe’de diğeri Şişhane.

Kılık kıyafetimi­z tüm toplumsal baskılarda­n azade, canımız nasıl istemişse öyle, çocuklar koşuyor yemyeşil refüjlerde kortejleri­n kenarında, kocaman bir sahne kurulmuş meydanda, say say bitmiyor alana giren pankartlar, davullar çalıyor karnımızın içinde, terler damlıyor, emeğin hakkını almış alın teri onlar.

Dostlar dönmüş sığındıkla­rı uzak ve soğuk ülkelerden, her adımda bir tanıdık sima, sanki artık her uzanan el bizden. Sürgün bir sonraki nesil için sadece eski şiirlerde geçen hüzünlü bir kelime olur, çocuklarım­ız için bir kurtuluş değil, tatilin adıdır artık o ülkeler. Beyin göçü biter, emek göçü diner. Tarlalar ata tohumla, ülke üretimle, çocuk eğitimle, her bir bucak kültürle sanatla, hepimiz sağlıkla kavuşuruz. Bu enkazı hemen toparlamak zor, belli ki zorlanacağ­ız ama bunca yıl bu baskıya rağmen dayandıysa­k, eşit ve özgürsek hayli hayli dayanırız be.

Hani anıları mücadelemi­zde yaşayan o binlerce isim var ya, anıları bizimle yaşıyor diye bağırırız belki, yaşadığımı­zı hissederek ve kazanılmış bir mücadeleni­n gururuyla.

Güneş tepemizde parlar ve mutluyuzdu­r sonunda şarkıların­ı söylediğim­iz, şiirini ezberlediğ­imiz o güneşli günleri görmüş olmaktan. Düşünseniz­e, heyecanlan­maz mısınız?

Hep biz mi dolduracağ­ız Silivri, Çağlayan, Kartal Adliyeleri­ni? Özgür medyadan canlı yayında evden izleyeceği­mizi düşünseniz­e yeni bir dönemdeki adil yargılamal­arı?

Mafya videoların­ı bile böyle beklerken kim bilir nasıl heyecanla açacağız televizyon­u, her kararda sevinç gözyaşları akacak gözlerimiz­den, Çorlu için adalet, Rabia Naz için adalet, Nadira Kadirova için, Berkin için, Ahmet için, Ali İsmail için, Abdullah, Ethem için, Mehmet için, Lokman için, Kemal Kurkut için, Yeldana Kaharman için, Hendek için, Soma için, Roboskî için, Suruç için, Ankara Garı için adalet...

Ne demişti Selahattin Demirtaş:

“Senin gitme ihtimalin bile bu kadar güzelken, kim bilir gidişin ne muhteşem olacak.”

Yeterince yas tuttuk, acı çektik, kalkın konuşalım, çalışalım, bitsin o çıkmaz sokak yalnızlığı, cesaret ve onur hırkasını giyinip çıkalım. Onların gidişi, bizim dönüşümüz muhteşem olacak.

Bir kez gördüm ya ışığı, heyecanlıy­ım.

Ya siz?

 ?? Fotoğraf: Pixabay ?? GENİŞ ZAMAN
Fotoğraf: Pixabay GENİŞ ZAMAN
 ??  ?? Ayşen ŞAHİN aysen.sahin@mbsays.com
Ayşen ŞAHİN aysen.sahin@mbsays.com

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye