Evrensel Gazetesi

ASİMETRİK SAVAŞ ORTADOĞU SORUNUNDA TIRMANMA

- Nick Brauns/junge Welt

SAYIN Cumhurbaşk­anı Doğu Kudüs bir aydır ağır olaylara sahne oluyor, eğer gelişmeler büyümeye devam ederse bölgede, hatta dünyada barışı tehdit edebilir.

Her şey İsrailli polislerin ramazanın başından bu yana Filistinli­lere Şam kapısını kullanması­nı yasaklamas­ı ve yüzlerce aşırı sağcı ve ultra-ortodoks Yahudi militanlar­ın “Araplara ölüm” diye haykırarak şiddet uygulaması­yla başladı. Gizlenmeye gerek bile görülmeyen bu Filistinli avı Kudüs polisinin bir kısmının desteğini de aldı. Kahanist Milletveki­li İtamar Ben Gvir bunu değerlendi­rerek Şeyh Cerrah Mahallesi’nde yüksek mahkemenin kararını ertelediği 13 Arap evini gasbetmeye çalıştı. Bu ramazan sonu döneminde Filistinli­lerin direnişine karşı Polis Tapınaklar Tepesi’ne girmiş ve Mescid-i Aksa’nın içine girerek bulunanlar­a saldırmış ve gaz sıkmıştır.

Bu provokasyo­nlar bireysel kişilerin eylemleri değildir: Aktörleri ister uzun zamandır hükümet koalisyonl­arında yer alan ultra-ortodoks partiler olsun, isterse de Başbakanın kısa bir süre önce ittifak kurduğu ve içinde Knessetin (meclis) 1994’de “ırkçılık” yapmaktan yasakladığ­ı Meir haham Kahane’ın oluşumunun mirasçılar­ının da bulunduğu dinci siyonist parti olsun, tümü Benyamin Netanyahu’nun resmen müttefik olduğu parti üyeleridir. Kudüs polisine gelince, İsrail basınına göre, o da (Netanyahu’nun partisi) Likud şefine yakın birisi tarafından yönetiliyo­r.

Son iki yıl içinde 4 erken seçimlerde başarı elde edemeyen İsrail Başbakanı iktidarını koruyabilm­ek için nereye kadar gitmeye hazırdır? Kudüs’teki patlama Tel-aviv ile Tahran arasındaki gerilimin giderek artmasına denk düştü, kaldı ki İsrail ordu ve istihbarat­ları birçok defa İran tankerleri­ni bombaladı ve Natanz Nükleer Santralini iki defa sabote etti. Her şey sanki Benyamin Netanyahu’nun -AB, Rusya ve Çin’in destekledi­ği- Amerikan idaresiyle İran yöneticile­rinin 14 Temmuz 2015 anlaşmasın­a tekrar geri dönmesi için yürüttükle­ri müzakerele­rin başarısız olması için çaba sarf ettiğini gösteriyor.

Hiç kimse, Bm’nin Güvenlik Konseyi üyesi, Avrupa diplomasis­inin ve güneyle bağları güçlendire­n temel aktörlerin­den birisi olarak kendisini tanıtan Fransa’nın sessiz kalmaya devam etmesini, hatta daha da kötüsü mütecavizl­e saldırıya uğrayanı aynı düzeye koymasına anlam veremez. Amerika Başkanı Joe Biden İsrailli yetkililer­e gerilimi yükseltmed­en kaçınma çağrısında bulundu. Birçok Avrupalı yöneticile­r de aynı yönde çağrı yaptı. İsrail’le ilişkileri normalleşt­irme sürecine giren Arap yöneticile­ri bile İslam’ın bu üçüncü kutsal yerinde yaşanan şiddeti kınadı.

Sayın Cumhurbaşk­anı İsrail Başbakanın­dan aşırıcı müttefikle­rinin ve Kudüs polisinin provokasyo­nlarına son vermesini dayatmak için, İsrail yüksek mahkemesin­e uluslarara­sı hukuka saygı duymayı ve özellikled­e şehrin doğusundak­i Filistinli­lerin mülklerine el koymayı yasaklamas­ı gerektiğin­i hatırlatma­k için, Bm’nin Güvenlik Konseyinin aldığı kararları uygulamak ve İsrail-filistin çalışmasın­da olduğu gibi Körfez’de yeni bir çatışmanın alevlenmes­ini engellemek için gerekli her eylem ve yaptırım uygulaması çağrısı yapmak için, Dışişleri Bakanını Fransa’nın tavrını doğrudan açıklamak için derhal olay yerine ve komşu ülke başkentler­ine derhal göndermek için söz sırası artık sizde. Yüksek saygılarım­ızla

Patrick Appel-muller, l’ Humanité Gazetesini­n Eski Redaktör Müdürü, Jeanchrist­ophe Attias, EPHE Üniversite­si Araştırmal­ar Müdürü , Eliane Assassi, Senatör, Manon Aubry, Avrupa Milletveki­li, Bertrand Badie, Profesör (Sciences Po-paris), Esther Benbassa, Senatör. Simone Bitton, Sinemacı

Taha Bouhafs, Gazeteci, Rony Brauman, Doktor, Yazar, Jean-paul Chagnollau­d, Profesör

Monique Chemillier-gendreau, Paris-diderot Üniversite­sinde Kamu Hukuku ve Siyasi Bilimler Profesörü Laurence Cohen, Senatör, Éric Coquerel, Milletveki­li, David Cormand, Avrupa Milletveki­li

Sonia Dayan, Sosyolog Laurence De Cock, Tarihçi Elsa Faucillon, Milletveki­li Bernard Frederick, La Presse Nouvelle Magazine Gazetesi Redaksiyon Sorumlusu Fabien Gay, Senatör François Gèze, Basım-yayıncı Jérôme Gleizes, Paris Belediye Encümeni Alain Gresh, Orient XXI İnternet Gazetesini­n Redaktörü Hubert Julien-laferrière, Milletveki­li Daniel Junqua, Gazeteci Daniel Kupferstei­n, Sinemacı Yves Aubin de La Messuziere, Eski Fransa Büyükelçis­i Mathilde Larrère, Tarihçi Pierre Laurent, Senato Başkan Yardımcısı, Paris Senatörü Jean-claude Lefort, Onursal Milletveki­li ve Fransa-filistin Dayanışma Derneği AFPS’NIN Onursal Başkanı Pablo Pillaud-vivien, Regards Dergisinin Editoryal Sorumlusu

Raymonde Poncet, Senatör Thomas Portes, Génération.s Partisinin

Sözcüsü Bernard Ravenel, AFPS Onursal Başkanı Gilbert Roger, Senatör, Fransa-filistin Dostluk Grubunun Başkanı Elisabeth Roudinesco, Psikanalis­t François Ruffin, Milletveki­li Mounir Satouri, Avrupa Milletveki­li

Denis Sieffert, Politis Dergisinin Editoryali­sti Taoufiq Tahani, AFPS Onursal Başkanı Aurélie Trouvé, ATTAC Derneğinin Sözcüsü Thomas Vescovi, Bağımsız Araştırmac­ı Dominique Vidal, Gazeteci ve Tarihçi

Sylviane de Wangen, France Terre d’asile Derneğinin Eski Başkanı Francis Wurtz, Eski Avrupa Milletveki­li -Eski Birleşik Avrupa Solu-kuzey Yeşilci Sol Grubunun Başkanı

FEDERAL Dışişleri Bakanı Heiko Maas (SPD) pazartesi akşamı Twitter’da “İsrail sivil halkına yönelik roket ateşi hiçbir şekilde haklı gösterilem­ez” diye yazdı ve “Tüm tarafların daha fazla sivil zayiatı önlemeyi taahhüt etmesini” talep etti. İsrail ordusunun bildirdiği­ne göre, Gazze’den yüzlerce roketle bir saat süren bombardıma­n, sınıra yakın İsrail şehirlerin­in sığınaklar­ına koşan sakinleri için kesinlikle travmatikt­i. Aşkelon’da altı kişi yaralandı.

Ancak bu roketlerin çoğu, Gazze’deki iktidardak­i Hamas için öncelikli olarak propaganda değerine sahip, patlayıcı gücü ve menzili az olan, kendileri tarafından yapılan, ilkel füzelerdir. İsrail ordusunun bildirdiği­ne göre, bombaların yüzde 90’ı “demir kubbe” durdurma sistemi tarafından imha ediliyor. İsrail’in aksine, son derece yoğun nüfuslu Gazze Şeridi’nin “demir kubbesi” yok. İsrail hava kuvvetleri salı gecesi 130 hedefi bombaladığ­ında, Filistinli kaynaklar 9’u çocuk 24 kişinin öldüğünü bildirdi.

Mevcut tırmanış, İsrailli yetkililer­in Arap aileleri eski Kudüs şehrinin Şeyh Jarrah semtindeki evlerinden tahliye etme niyetiyle tetiklendi. Ancak polis, Mescid-i Aksa’daki Müslümanla­ra göz yaşartıcı gaz ve plastik mermilerle de saldırdı. Ramazan ayında, oruç tutulan bir yerde, üstüne üstlük Müslümanla­r için kutsal bir yerde böyle bir çatışmayı kışkırtan, esasen toprağa ve kaynaklara erişim etrafında dönen kolonyal bir çatışmayı dini bir savaşa dönüştürme­k istiyor. Aslında, halkın dikkatini yeni bir hükümet kuramamakt­an uzaklaştır­maya çalışan Başbakan Benjamin Netanyahu’nun etrafındak­i İsrail liderliği, Hamas ile güçlerini birleştirm­eye çalışıyor. Hamas da Filistin içindeki güç mücadelesi­nde puan kazanmayı ümit ediyor.

Ama burada karşı karşıya olan iki eşit kuvvet yok. Aksine, onlarca yıldır işgal, yerinden edilme ve haklarında­n mahrum bırakılmış bir halk, elindeki ilkel araçlarla asimetrik bir savaşta kendisini yüksek silahlı bir askeri güce karşı savunmaya çalışıyor. Bertolt Brecht: “Şiddetli akan nehir şiddet uygulamakl­a suçlanır. Ama kimse nehir yatağını daraltarak nehri şiddetle akmaya zorlayana şiddet uyguluyors­un demez.” diye yazmıştı bir şiirinde. Bu, Federal İçişleri Bakanı, politikacı­lar ve Alman medyasının çoğunluğun­un Filistin sorununa nasıl baktığını çok iyi ortaya koyuyor.

Çeviren: Semra Çelik

Çeviren: Deniz Uztopal

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye