ASİMETRİK SAVAŞ ORTADOĞU SORUNUNDA TIRMANMA
SAYIN Cumhurbaşkanı Doğu Kudüs bir aydır ağır olaylara sahne oluyor, eğer gelişmeler büyümeye devam ederse bölgede, hatta dünyada barışı tehdit edebilir.
Her şey İsrailli polislerin ramazanın başından bu yana Filistinlilere Şam kapısını kullanmasını yasaklaması ve yüzlerce aşırı sağcı ve ultra-ortodoks Yahudi militanların “Araplara ölüm” diye haykırarak şiddet uygulamasıyla başladı. Gizlenmeye gerek bile görülmeyen bu Filistinli avı Kudüs polisinin bir kısmının desteğini de aldı. Kahanist Milletvekili İtamar Ben Gvir bunu değerlendirerek Şeyh Cerrah Mahallesi’nde yüksek mahkemenin kararını ertelediği 13 Arap evini gasbetmeye çalıştı. Bu ramazan sonu döneminde Filistinlilerin direnişine karşı Polis Tapınaklar Tepesi’ne girmiş ve Mescid-i Aksa’nın içine girerek bulunanlara saldırmış ve gaz sıkmıştır.
Bu provokasyonlar bireysel kişilerin eylemleri değildir: Aktörleri ister uzun zamandır hükümet koalisyonlarında yer alan ultra-ortodoks partiler olsun, isterse de Başbakanın kısa bir süre önce ittifak kurduğu ve içinde Knessetin (meclis) 1994’de “ırkçılık” yapmaktan yasakladığı Meir haham Kahane’ın oluşumunun mirasçılarının da bulunduğu dinci siyonist parti olsun, tümü Benyamin Netanyahu’nun resmen müttefik olduğu parti üyeleridir. Kudüs polisine gelince, İsrail basınına göre, o da (Netanyahu’nun partisi) Likud şefine yakın birisi tarafından yönetiliyor.
Son iki yıl içinde 4 erken seçimlerde başarı elde edemeyen İsrail Başbakanı iktidarını koruyabilmek için nereye kadar gitmeye hazırdır? Kudüs’teki patlama Tel-aviv ile Tahran arasındaki gerilimin giderek artmasına denk düştü, kaldı ki İsrail ordu ve istihbaratları birçok defa İran tankerlerini bombaladı ve Natanz Nükleer Santralini iki defa sabote etti. Her şey sanki Benyamin Netanyahu’nun -AB, Rusya ve Çin’in desteklediği- Amerikan idaresiyle İran yöneticilerinin 14 Temmuz 2015 anlaşmasına tekrar geri dönmesi için yürüttükleri müzakerelerin başarısız olması için çaba sarf ettiğini gösteriyor.
Hiç kimse, Bm’nin Güvenlik Konseyi üyesi, Avrupa diplomasisinin ve güneyle bağları güçlendiren temel aktörlerinden birisi olarak kendisini tanıtan Fransa’nın sessiz kalmaya devam etmesini, hatta daha da kötüsü mütecavizle saldırıya uğrayanı aynı düzeye koymasına anlam veremez. Amerika Başkanı Joe Biden İsrailli yetkililere gerilimi yükseltmeden kaçınma çağrısında bulundu. Birçok Avrupalı yöneticiler de aynı yönde çağrı yaptı. İsrail’le ilişkileri normalleştirme sürecine giren Arap yöneticileri bile İslam’ın bu üçüncü kutsal yerinde yaşanan şiddeti kınadı.
Sayın Cumhurbaşkanı İsrail Başbakanından aşırıcı müttefiklerinin ve Kudüs polisinin provokasyonlarına son vermesini dayatmak için, İsrail yüksek mahkemesine uluslararası hukuka saygı duymayı ve özelliklede şehrin doğusundaki Filistinlilerin mülklerine el koymayı yasaklaması gerektiğini hatırlatmak için, Bm’nin Güvenlik Konseyinin aldığı kararları uygulamak ve İsrail-filistin çalışmasında olduğu gibi Körfez’de yeni bir çatışmanın alevlenmesini engellemek için gerekli her eylem ve yaptırım uygulaması çağrısı yapmak için, Dışişleri Bakanını Fransa’nın tavrını doğrudan açıklamak için derhal olay yerine ve komşu ülke başkentlerine derhal göndermek için söz sırası artık sizde. Yüksek saygılarımızla
Patrick Appel-muller, l’ Humanité Gazetesinin Eski Redaktör Müdürü, Jeanchristophe Attias, EPHE Üniversitesi Araştırmalar Müdürü , Eliane Assassi, Senatör, Manon Aubry, Avrupa Milletvekili, Bertrand Badie, Profesör (Sciences Po-paris), Esther Benbassa, Senatör. Simone Bitton, Sinemacı
Taha Bouhafs, Gazeteci, Rony Brauman, Doktor, Yazar, Jean-paul Chagnollaud, Profesör
Monique Chemillier-gendreau, Paris-diderot Üniversitesinde Kamu Hukuku ve Siyasi Bilimler Profesörü Laurence Cohen, Senatör, Éric Coquerel, Milletvekili, David Cormand, Avrupa Milletvekili
Sonia Dayan, Sosyolog Laurence De Cock, Tarihçi Elsa Faucillon, Milletvekili Bernard Frederick, La Presse Nouvelle Magazine Gazetesi Redaksiyon Sorumlusu Fabien Gay, Senatör François Gèze, Basım-yayıncı Jérôme Gleizes, Paris Belediye Encümeni Alain Gresh, Orient XXI İnternet Gazetesinin Redaktörü Hubert Julien-laferrière, Milletvekili Daniel Junqua, Gazeteci Daniel Kupferstein, Sinemacı Yves Aubin de La Messuziere, Eski Fransa Büyükelçisi Mathilde Larrère, Tarihçi Pierre Laurent, Senato Başkan Yardımcısı, Paris Senatörü Jean-claude Lefort, Onursal Milletvekili ve Fransa-filistin Dayanışma Derneği AFPS’NIN Onursal Başkanı Pablo Pillaud-vivien, Regards Dergisinin Editoryal Sorumlusu
Raymonde Poncet, Senatör Thomas Portes, Génération.s Partisinin
Sözcüsü Bernard Ravenel, AFPS Onursal Başkanı Gilbert Roger, Senatör, Fransa-filistin Dostluk Grubunun Başkanı Elisabeth Roudinesco, Psikanalist François Ruffin, Milletvekili Mounir Satouri, Avrupa Milletvekili
Denis Sieffert, Politis Dergisinin Editoryalisti Taoufiq Tahani, AFPS Onursal Başkanı Aurélie Trouvé, ATTAC Derneğinin Sözcüsü Thomas Vescovi, Bağımsız Araştırmacı Dominique Vidal, Gazeteci ve Tarihçi
Sylviane de Wangen, France Terre d’asile Derneğinin Eski Başkanı Francis Wurtz, Eski Avrupa Milletvekili -Eski Birleşik Avrupa Solu-kuzey Yeşilci Sol Grubunun Başkanı
FEDERAL Dışişleri Bakanı Heiko Maas (SPD) pazartesi akşamı Twitter’da “İsrail sivil halkına yönelik roket ateşi hiçbir şekilde haklı gösterilemez” diye yazdı ve “Tüm tarafların daha fazla sivil zayiatı önlemeyi taahhüt etmesini” talep etti. İsrail ordusunun bildirdiğine göre, Gazze’den yüzlerce roketle bir saat süren bombardıman, sınıra yakın İsrail şehirlerinin sığınaklarına koşan sakinleri için kesinlikle travmatikti. Aşkelon’da altı kişi yaralandı.
Ancak bu roketlerin çoğu, Gazze’deki iktidardaki Hamas için öncelikli olarak propaganda değerine sahip, patlayıcı gücü ve menzili az olan, kendileri tarafından yapılan, ilkel füzelerdir. İsrail ordusunun bildirdiğine göre, bombaların yüzde 90’ı “demir kubbe” durdurma sistemi tarafından imha ediliyor. İsrail’in aksine, son derece yoğun nüfuslu Gazze Şeridi’nin “demir kubbesi” yok. İsrail hava kuvvetleri salı gecesi 130 hedefi bombaladığında, Filistinli kaynaklar 9’u çocuk 24 kişinin öldüğünü bildirdi.
Mevcut tırmanış, İsrailli yetkililerin Arap aileleri eski Kudüs şehrinin Şeyh Jarrah semtindeki evlerinden tahliye etme niyetiyle tetiklendi. Ancak polis, Mescid-i Aksa’daki Müslümanlara göz yaşartıcı gaz ve plastik mermilerle de saldırdı. Ramazan ayında, oruç tutulan bir yerde, üstüne üstlük Müslümanlar için kutsal bir yerde böyle bir çatışmayı kışkırtan, esasen toprağa ve kaynaklara erişim etrafında dönen kolonyal bir çatışmayı dini bir savaşa dönüştürmek istiyor. Aslında, halkın dikkatini yeni bir hükümet kuramamaktan uzaklaştırmaya çalışan Başbakan Benjamin Netanyahu’nun etrafındaki İsrail liderliği, Hamas ile güçlerini birleştirmeye çalışıyor. Hamas da Filistin içindeki güç mücadelesinde puan kazanmayı ümit ediyor.
Ama burada karşı karşıya olan iki eşit kuvvet yok. Aksine, onlarca yıldır işgal, yerinden edilme ve haklarından mahrum bırakılmış bir halk, elindeki ilkel araçlarla asimetrik bir savaşta kendisini yüksek silahlı bir askeri güce karşı savunmaya çalışıyor. Bertolt Brecht: “Şiddetli akan nehir şiddet uygulamakla suçlanır. Ama kimse nehir yatağını daraltarak nehri şiddetle akmaya zorlayana şiddet uyguluyorsun demez.” diye yazmıştı bir şiirinde. Bu, Federal İçişleri Bakanı, politikacılar ve Alman medyasının çoğunluğunun Filistin sorununa nasıl baktığını çok iyi ortaya koyuyor.
Çeviren: Semra Çelik
Çeviren: Deniz Uztopal