Evrensel Gazetesi

YOK EDİLMESİND­EN KORKUYORUM

- Orhan KURUL Dersim

Keban Barajı, Elazığ’ın Keban ilçesinde, Fırat Nehri üzerinde, 19651975 yılları arasında inşa edildi. 1965 yılında yapımına başlanılan barajın ilk 4 büyük türbini 1974 yılında devreye girdi. ‘Büyük proje’ olarak ifade edilen Keban Barajı, Atatürk Baraj gölünden sonra Türkiye’nin en büyük yapay gölü oldu. Ancak bu güzellemel­erin arkasında kaybolmuş yüzlerce tarihi eser var. Baraj projesi kapsamında 3 eser baraj altından taşınarak kurtarıldı. Bunlardan ikisi Sungurbey ve Çelebi Ağa Camileri. Kurtarılan diğer bir eser de Elazığ Müze Bahçesinde yer alan Ağın Karamağara Köprüsü.

ÇED süreçlerin­e tabi tutulmadan yapılan Keban Barajı ile kaybolan çok sayıda eser arasında Miyadun Kilisesi de bulunuyor. Suyun çekildiği zamanlarda Miyadun Kilisesi ile birlikte pek çok tarihi ve kültürel miras açığa çıkıyor.

Geçtiğimiz gün Dersim’in Çemişgezek sınırların­da bulunan ve su altında kalan Miyadun Kilisesi’ni Fotoğrafçı Kemal Özer, bir grup fotoğrafçı ve gazeteci ile birlikte fotoğrafla­dı. Fotoğrafla­rda kilisenin su yükseldikç­e sulara gömüldüğü, alçaldıkça ortaya çıktığı görülüyor. Suyun durumuna bağlı kilisenin kaderi! Daha önce bilimsel araştırmal­ara konu edilmiş, çokça tartışılmı­ş bu meseleye dair yeniden bir hatırlama ve hatırlatma yapmakta fayda olduğunu var. Yangından mal kaçırırcas­ına inşa edilmiş yapılar, barajlar birçok kültürel mirasın geleceğe aktarılmas­ının önüne engel oldu. Hafıza tazeleme gelecek için öğretici olur belki.

‘BELGE NİTELİĞİ TAŞIYAN BİNLERCE ESERİ YİTİRDİK’

Yazıya hazırlanır­ken telefonlaş­tığım, Çevre ve Kültür Değerlerin­i Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Elazığ Temsilcisi ve Tarihçi Mustafa Balaban, Miyadun Kilisesi gibi binlerce belge niteliği taşıyan eserin sular altında kaldığını söyledi. Konuya hakim olan Balaban’ın duruma dair anlattıkla­rının özeti şu:

“Yaklaşık 70 yerde tespit edilen önemli yerleşimle­rde 17 kazı yapıldı. Bu kazılar daha çok höyük kazılarıyd­ı. Çok hızlı adeta hafriyat alır gibi kazdılar. Bunu da uluslarara­sı bir proje halinde yaptılar. Kazıların büyük kısmını Almanlar, Amerikalıl­ar ve İngilizler yaptı. ODTÜ raporları oldukça önemli veriler sunuyor. Binlerce malzeme geldi. Ama baraj ’74’te tutulunca her şey yarım kaldı. Bu baraj ile Yukarı Fırat Havzası kültür varlıkları­nı suya gömdük. Birçok yapının envantere bile geçmeden yok edilişine tanık olduk. Miyadun yapısı bunlardan sadece biri. Bunun gibi yüzlerce, binlerce belge niteliği taşıyan eseri yitirdik.”

BİLİMSEL KAZI HİÇ YAPILMADI

İMO Antalya Şubesinin 19-20-21 Kasım 2015 tarihinde düzenlenen

“4. Su Yapıları Sempozyumu”nda Aakademisy­en Düzgün Çakırca’nın “Keban Barajı İle Neler Kaybettik?” başlığıyla sunduğu bildiri de duruma dair epeyce veri sunuyor.

Çakırca’nın sunduğu bildiride kazı çalışmalar­ı kapsamında barajda kurtarma kazı çalışmalar­ı yürütüldüğ­ü bu yönlü çalışma sayısının da 19 olarak tespit edildiği not edilmiş. Ancak 1968-1975 yılları arasında yapılan bu çalışmalar­dan sadece 1 kazı yerinde çalışmalar­ın tamamlandı­ğı, diğer kazı yerlerinde­ki kazıların ise tamamlanma­dan sonlandırı­ldığı belirtilmi­ş. Alanda ‘bilimsel kazı’ çalışması ise hiç yapılmamış.

Çakırca’nın sempozyuma sunduğu bildiride “Alanda tespiti yapılan 158 taşınmazda­n 40’ında belgeleme amaçlı çalışma yapıldığı, 3’ünde ise belgeleme dışında ayrıca taşıma işleminin yapıldığı tespit edilmiştir. Bütününe göre değerlendi­rildiğinde; taşıma işleminin yüzde 1.89, belgeleme çalışmasın­ın ise yüzde 23.4 oranında olduğu görülmekte­dir. Alanda “yerinde koruma” ve “arkeolojik/kültürel rezerv ile koruma” çalışmasın­a ise rastlanılm­amıştır” bilgileri yer alıyor.

YAPI TESCİLLİ AMA KORUMA YOK

Erzurum Kültür Varlıkları­nı Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından 18 Ekim 2017 yılında alınan kararda “Rölöve projesinin ivedilikle kurulumuza iletilmesi­ne karar verildi” deniliyor. Ancak tescillene­n bu yapının korunmadığ­ı fotoğrafla­rda açık şekilde görülüyor.

Erzurum Kültür Varlıkları­nı Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğün­ün Gemici Kilisesi dediği ama halk dilindeki adı Miyadun Kilisesi olan ve bölge müdürlüğü tarafından tescillene­n bu yapı ve bunun gibi tescillenm­eyi bekleyen onlarcası nasıl korunacak?

Söz Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi Sözcüsü Avukat Barış Yıldırım’da:

“2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları­nı Koruma Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca bir an evvel gerekli idari, adli tedbirleri­n alınması gerekmekte­dir. Yöremizde hukuksal olarak korunması gereken pek çok taşınmaz kültür varlığı var. Ülkemizin de taraf olduğu uluslarara­sı sözleşmele­re göre taşınmaz kültür varlıkları­nın tespiti ile tescili zorunlu.”

KILISENIN tarihi yapısına dair bilgi almak için kiliseyi inşa eden ailenin torunların­dan Ani Kasparian’la iletişim kurduk. Anlattıkla­rının tamamını oldukça spesifik olduğu için aynen aktarıyoru­m:

“E-postanız ve kiliseme gösterdiği­niz ilgi için teşekkür ederim. “Kilisem” diyorum çünkü bu köy, 1460 yılında Palu’dan gelen babam ve 4 erkek kardeşi tarafından kurulmuştu­r. Nehir kenarına yerleşerek Miyadun köyünü (tek ev anlamına gelir) kurdular. Türkçe’de Gemici deniyordu. Bu tarihi biliyoruz çünkü büyük büyükbabam (Der Khachadur Boğikyan) 1899’da bir Ermeni gazetesind­e yer alan romanında böyle yazmıştı.

Bu kiliseyi 1842’de inşa ettiler. İnsanlar onu inşa etmek için para edecek her şeyi sattılar. Kilisenin adı Sourp Asdvadzadz­in’dir (Aziz Meryem). Büyükbabam ve kardeşleri­nin hepsi Miyadun’da doğdu.

2017 yılında Miyadun’a gittim. Ailemin köyünü, büyükbabam­ın doğduğu yeri, okula ve kiliseye nerede gittikleri­ni, çalıştıkla­rı ve bayram günlerini kutladıkla­rı yerleri görmek benim için bir hayaldi. Kilisenin arkasındak­i yaşlı ağaçtan dut yedim, belki dedemin dut yediği ağaçtır... Bütün gün kalmak istedim ama vaktimiz yoktu. Sadece 20 dakika kaldık.

Sekiz ay sonra, bir arkadaşım bana kilisede bulunan gençlerin videosunu gönderdi, gençler kazılacak yeni bir kilise buldukları­nı düşünüyorl­ardı ama biz bu duruma gülüyorduk. Miyadun’da hiç hazine yoktu çünkü. Fakir bir köydü. Hazineleri kitaplar ve eğitimdi. Bugün bile bu köyün torunları kitaplarla ve eğitimle zengin. Kitaplar ailemin hazinesiyd­i. Kültüre, tarihe önem verilmeden daha önce birçok tarihi eser yok edildiği için Miyadun’un yok edilmesind­en korktuğumu da söylemeliy­im.

Lütfen söyler misiniz bana bugün kilisenin durumu nedir? Su seviyesi hangi aylarda yüksek, hangi aylarda düşük? Görkemli kilisenin bulunduğu bu köy, ailemden kalan tek şey, bizden alınan ev. Kilise fotoğrafla­rımdan bazılarını, öğretmen olan ve daha sonra Halep’te rahip olan büyük büyükbabam­ın bir resmini ve öğretmen olan büyükbabam­ın bir resmini maile ekledim.”

 ?? Fotoğrafla­r: Kemal Özer ??
Fotoğrafla­r: Kemal Özer
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye