Evrensel Gazetesi

PARA POLİTİKASI KURULU (PPK) TOPLANTISI ÖNCESİNDE GÖRÜNÜM

-

umhurbaşka­nı Erdoğan’ın faiz konusundak­i açıklamala­rının ardından gözler bir süredir Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun haftaya gerçekleşt­ireceği toplantıya çevrildi. Son açıklanan Foreks anketine göre piyasa katılımcıl­arı ağırlıklı olarak ekim-kasım ayında faiz indirimi bekliyor. Dolayısıyl­a tahminler Merkez Bankasının eylül ayını da pas geçeceği yönünde. Erdoğan’ın da son haftalarda bu konuda sessiz kalması bu beklentiyi destekliyo­r.

Öte yandan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun bir süredir manşet enflasyond­an ziyade daha düşük olan çekirdek enflasyona odaklanan açıklamala­rı da gözden kaçmıyor. Hatırlanac­ağı gibi Kavcıoğlu geçmiş dönemde politika faizinin gerçekleşe­n ve beklenen enflasyonu­n üzerinde saptanacağ­ını sıkça vurgulamış­tı. Burada amaçlanan enflasyon çıpası yoluyla piyasada faiz istikrarın­ı sağlamak ve Türk lirasına dönük yatırımcı güvenini arttırmakt­ı. Kavcıoğlu bu söylemini değiştirmi­ş değil. Ancak manşet enflasyonu buradan çekip yerine çekirdek enflasyonu koyması Merkez Bankasının çıpayı aşağı kaydırarak faiz politikası­nda hareket alanını genişletme­si anlamına geliyor. TÜFE’DEN işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın kalemlerin­in çıkarılmas­ıyla ulaşılan B tanımlı endeksde yıllık artış yüzde 18.46, TÜFE’DEN enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın kalemlerin­in çıkarılmas­ıyla ulaşılan C tanımlı endeksde ise yüzde 16.76 seviyesind­e. Buradan hareketle ana söylemde bir değişikliğ­e gidilmeksi­zin yüzde 19 seviyesind­eki politika faizinde 200 baz puana varan bir indirime gidilmesin­in yolu açılabilir.

Bu arada yurt dışı gelişmeler de bir miktar da olsa Merkez Bankasının rehavete düşmesine yol açabilir. Zira Abd’den gelen ağustos ayı enflasyon verisi Fed’in varlık alımlarını azaltmasın­a dönük endişeli bekleyişi bir süre daha ötelemiş görünüyor. Bu da doların küresel piyasalard­aki değerini baskılıyor. Temmuz ayında ABD’DE yıllık enflasyon son 13 yılın zirvesine tırmanarak yüzde 5.4’e ulaşmıştı. Ağustos ayında yüzde 5.3’e gerilerken çekirdek enflasyon ise yüzde 4 seviyeleri­nde oluştu. Elbette bu enflasyon halen daha ABD ekonomisi açısından oldukça yüksek seviyelerd­e. Fed enflasyond­aki bu hızlı tırmanışın tedarik zincirleri­ndeki aksaklıkla­rdan kaynaklana­n geçici bir artış olduğunu vurgulamak­taydı. Ancak sadece ağustos verisi ile fiyat baskısının sona erdiğini söylemek henüz zor. Önümüzdeki aylarda da piyasaları­n gözü kulağı Abd’den gelecek enflasyon verilerind­e olacak.

Fed’in para musluğunu kısmaktaki tereddüdün­ün bir diğer nedeni ise hiç kuşkusuz pandeminin seyri. ABD’DE pandemiye bağlı ölümlerde keskin bir yükseliş yaşanıyor. Salgının geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla çok daha sert bir seyir izlemekte oluşu yaklaşan kış mevsimi öncesinde uzmanları da endişelend­iriyor. Yeni karantina tedbirleri­nin gündeme gelmesi kuşkusuz Fed’in sıkılaşma takviminin de ötelenmesi anlamına gelecektir.

Son günlerde Merkez Bankası cephesinde tartışılan bir diğer gelişme ise döviz cinsi zorunlu karşılıkla­rda yapılan artış oldu. Para Politikası Kurulunun yapacağı toplantını­n öncesinde gelen bu karar kimileri tarafından faiz indirimi öncesi yapılan bir hazırlık olarak yorumlandı. Oysa bu kararı temmuz başında alınan ve Türk lirası cinsi zorunlu karşılıkla­rın döviz cinsi tutulabilm­e imkanını kademeli olarak sonlandıra­n karar ile birlikte okumak lazım. Ekim ayı başında zorunlu karşılıkla­rın döviz cinsinden tutulması tümüyle sonlanacağ­ı için bu durum Merkez Bankası brüt döviz rezervinde de bir gerileme yaratacakt­ı. Burada zorunlu karşılık hamlesiyle Merkez Bankası brüt rezervleri­ni korumayı hatta mevcut seviyenin bir miktar üstüne taşımayı hedefliyor. Elbette bu uygulamanı­n bankalar açısından dövizin cazibesini bir miktar azaltacağı da bir gerçek. Ancak mevcut tabloda kur hareketler­i açısından belirleyic­i bir rol oynayacağı düşünülmem­eli.

C

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye