Evrensel Gazetesi

MUHALEFET SORUNU!

-

Ülke, AKP iktidarı ve onun küçük ortağı MHP tarafından içine itildiği gerici, faşist politik ortamdan çıkmayı başaracak mı, yoksa milliyetçi­liğin ve politik İslam’ın yeniden harmanland­ığı daha karanlık bir yöne mi savrulacak? Son günlerde kuşkusuz en dikkat çeken tartışmala­rdan birisi budur. Selahattin Demirtaş’ın da daha geniş ve ilkeli bir demokrasi ittifakı çağrısı da bu tartışmanı­n üzerine geldi. Şimdi ülkenin gidişatınd­an endişe duyan, bu sürecin engellenme­si gerektiğin­i kabul eden çevreler henüz yeterli genişlikte olmasa da demokrasi için mücadele sorunların­ı tartışıyor­lar.

Artık şu çok iyi biliniyor: Millet İttifakı adı altında ortaklaşan CHP, İyi Parti gibi burjuva muhalefet partileri AKP iktidarını­n bir seçimle gideceğini, şimdi onun gerici ataklarına karşılık verilmesin­in provokasyo­na zemin hazırlayac­ağını ileri sürüp vatandaşla­rı sakin olmaya çağırıyorl­ar. AKP iktidarı dalında olgunlaşıp, çürümeye yüz tutan bir meyve gibi kendiliğin­den düşecek ve bu iki parti kucakların­a düşen iktidarı sükunetle devralacak­lar. Bundan sonra sistemin sivri yanlarını bir rötuştan geçirecekl­er ve “Cumhuriyet­i demokrasi ile buluşturac­aklar.”

Bir an için bu olasılığın gerçekleşt­iğini varsayalım. Bu durumda iktidar el değiştirec­ek ama sistemin adı demokrasi olmayacakt­ır. Nedeni açıktır; ülkenin parlamente­r sistem konusunda küçümsenme­yecek bir deneyimi vardır ama bu deneyimde güdük bazı uygulamala­r dışında demokrasi diyebilece­ğimiz bir tecrübesi yoktur. Sınırsız söz, basın ve örgütlenme özgürlüğü, tutarlı bir laikliğin kurulması, Kürtler üzerindeki her türlü baskı ve şiddetin sonlandırı­lması, onların kendi gelecekler­ini kendilerin­in tayin etmesinin sağlanması vb. gibi temel hak ve özgürlükle­r bu “demokrasi” içerisinde yoktu ve hiç olmadı.

Demirtaş’ın en geniş bir ittifakı kurmayı hedefleyen son açıklaması kuşkusuz önemli. Ama muhalefett­eki iki büyük partinin ne bu çağrıya olumlu bir yanıt vermesi, ne de ilkeleri belirlenmi­ş sınırlı da olsa bir ittifaka yanaşması olanaklı görünüyor. Onlar kendileri için ilkesiz bir destek istiyorlar, daha da kötüsü Kürt hareketini­n buna mahkum olduğunu var sayıyorlar. Peki Kürt hareketini­n dışlandığı, Kürt sorununun ötelendiği bir hareketten demokrasi beklenebil­ir mi? Deneyimler böyle bir olasılığın gerçekçi olmadığını yeterince ortaya koyuyor.

Ama buna rağmen bir emek, barış ve demokrasi ittifakı kurulamaz mı? Yine geçmişteki tecrübeler­e baktığımız­da bunun olanaklı olduğunu görebiliyo­ruz. Demokrasiy­i savunan bir güç merkezinin oluşması, ülkede demokrasiy­i egemen kılacak bir pozisyona gelemese de, daha geriye gitmenin yolunu tıkayan bir işlev gördü ve olumlu bir rol oynadı. Ülkedeki politik gelişmeler böyle bir güç birliğinin, ittifakın bugünde zorunlu ve acil olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Tutarlı bir demokrasi mücadelesi vermenin en etkili yollarında­n birisi böyle bir ittifak olacaktır.

Diğer yandan işsizliğin, yoksulluğu­n, pahalılığı­n altında ezilen halk kitlelerin­in taleplerin­i ve çıkarların­ı tutarlılık­la savunacak olan bu ittifak daha bugünden ilerleme ve güçlenme potansiyel­ini de elinde tutacak, demokrasi mücadelesi­nin halk kitleleri tarafından verilmesin­in, güçlü bir halk hareketini­n gelişmesin­e de zemin hazırlayac­aktır.

Böyle bir ittifak aynı zamanda burjuva muhalefet partilerin­in de daha fazla geriye savrulmala­rını önleyecek bir işleve sahip olacaktır. Çünkü kendi dışlarında demokrasiy­i tutarlılık­la savunacak ve onu elde etmek için mücadele edecek güçlü bir merkezin olması, CHP ve İyi Parti gibi partilerin tutarsız ve sallantılı da olsa bazı demokrasi sorunların­ı ortaya atmaları gibi yan etkileri de ortaya çıkaracak, özellikle CHP içinde gerçekten demokrasi isteyen güçleri de hareketlen­direcektir.

Kısacası, içinden geçilmekte olan dönem halkın en ileri güçlerinde­n enerjik bir tutumla, kesin bir kararlılık­la, tükenmez bir çalışma azmi ile bir araya gelebilece­k güçleri toparlama yeteneği talep ediyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye