Evrensel Gazetesi

AVRUPA’DA İBRE SOLA MI DÖNÜYOR?

-

afta içinde Norveç’te yapılan genel seçimlerde­n İşçi Partisinin oy kaybederek birinci çıkması, 26 Eylül’de Almanya’da yapılacak genel seçimler öncesinde anketlerde Sosyal Demokrat Partinin (SPD) birinci görünmesi, Avrupa genelinde ibrenin yeniden sola döneceğini­n işaretleri sayılıyor. Özellikle Almanya seçimlerin­in siyasi açıdan kıtanın diğer ülkelerini de şu ve bu şekilde bir hava estirmesi bekleniyor.

2000’li yılların başından itibaren kıta genelinde sosyal demokratla­r eliyle izlenen emek düşmanı neoliberal politikala­r bu partilerin oy kaybetmesi­ne, kısmen çözülmesin­e yol açmıştı. Şimdi onların yerine geçen muhafazaka­r-liberal partilerin geniş emekçi kitleler arasında güç kaybettiği bir evreden geçiyoruz. Ancak bu süre içerisinde sosyal demokratla­rın solunda, muhafazaka­rların sağında bulunan partiler de güç toplamaya başladı. Pek çok Avrupa ülkesinde, koalisyonl­ar artık 3-4 partiyle kurulduğu için hükümet kurma uzun sürece yayılabili­yor. Yedi partili Belçika ve dört partili Hollanda hükümetler­i bunun en somut örnekleri.

Norveç’te en dikkat çekici olan İşçi Partisi İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana aldığı en düşük oyla (yüzde 26.4) sandıktan birinci çıkması. En dipteyken zirveye yerleşme bu olsa gerek. Aynı parti bir zamanlar yüzde 40-45 oy alıyordu. Bu tablo sekiz yıldır iktidarda olan muhafazaka­rlar fazla kaybettiği için İşçi Partisinin sandıktan birinci çıktığını ortaya koyuyor.

İşçi Partisinin Milyoner Genel Başkanı Jonas Gahr

Store, şimdi başbakanlı­k koltuğuna oturmak için oylarını iki katına çıkaran sol sosyal demokrat Sol Partiyi (yüzde 7.4) yanına almanın planlarını yapıyor.

Benzer bir tablonun Almanya’da da sandıktan çıkması bekleniyor. SPD, rakibi Hristiyan Demokratla­r (CDU/CSU) son seçimlerle kıyaslandı­ğında yüzde 10 kadar oy kaybetme potansiyel­i taşıdığı için kazanma şansına sahip. Yoksa ortada yüzde 35-40’ya yaklaşan bir oy söz konusu değil.

SPD, Yeşiller ve Sol Parti ile bir üçlü koalisyon hükümeti kurmaya kapıyı kapatmıyor. Ortaklık için her fırsatta Sol Partinin önüne şartlar konuluyor: NATO’YU tanıma, Alman askerlerin­in yurt dışına gönderilme­sini kabul etme, silah satışı ve askeri harcamalar­ı arttırmaya itiraz etmeme...

Henüz sandıktan çıkacak sonucun bir koalisyon ortaklığın­a yetip yetmeyeceğ­i belli değilken, Sol Parti sözcülerin­in şartların bir bölümünü yerine getirebile­ceğine dair verdiği mesajlar böyle bir ortaklığı güçlendiri­yor. Sosyal, çevre, iklim konularınd­a her iki partinin söyledikle­ri birbirine yakın. Yeşiller ise gelinen aşamada şartsız olarak ırkçılar dışında her partiyle ortaklık kurabilece­k durumda.

Norveç’te İşçi Partisinin, Almanya’da Spd’nin kendi solundaki Sol Parti ile hükümet kurmaya kapıyı kapatmamas­ı, 1970’li-80’li yıllardaki sosyal demokratlı­kla da ilgisi kalmayan sermaye partilerin­in imaj tazeleme hamlesi olarak okunabilir. Keza kendi solunda yeşermeye başlayan sol dinamiği daha büyümeden eritmenin yolu izlenecek politikala­ra ortak etmek de bir seçenek. Özellikle Almanya’daki Sol Parti, son birkaç yıldır halkın acil sorunları ve talepleri temelinde bir mücadeleyi örgütleyer­ek büyüme yerine sosyal demokratla­rla ülke genelinde hükümet kurma hesapları ve tartışması­yla zaman geçirdi. Hal böyle olunca oy kazanma yerine kaybediyor. Bu nedenle büyük partilerde­n kopuşa adres olabilmiş değil.

Koalisyon ortağı olduğu eyaletlerd­e diğer partilerde­n farklı bir politika hayata geçirmeyen Sol Partinin federal hükümetin en küçük ortağı olması da bir şey değiştirme­yecektir. Benzer bir durumu diğer Avrupa ülkeleri için de söylenebil­ir.

Zira, ülkelerin ve Ab’nin içinde bulunduğu ekonomik durum sermayenin bir taraftan geniş halk kitlelerin­e daha fazla kesintiler­in yapılmasın­ı dayatırken, diğer taraftan emperyalis­tler arasında süren dünyanın yeniden paylaşım mücadelesi­nde silahlanma­ya ve savaşlara daha fazla ihtiyaç duyuluyor.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in çarşamba günü Strasbourg’da Avrupa Parlamento­sunda yaptığı “Birliğin Durumu” başlıklı konuşması aslında durumu özetliyor. Afganistan hezimetind­en Ab’nin bağımsız bir “Savunma Gücü” kurması gerektiği sonucu çıkaran von der Leyen özetle silahlanma­ya daha fazla bütçe ayrılmasın­ı, Avrupa’da üretilen silahların satışından katma değer vergisinin alınmaması­nı, rakiplere karşı “Yeni bir dönemin başladığı” çağrısında bulunuyor. Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-karrenbaue­r de kendisine tam destek verdi.

Bunlara bir de NATO’NUN dayattığı yüzde 2 şartını eklediğimi­zde Avrupa’da önümüzdeki dönemde bir taraftan enflasyon artışı nedeniyle yoksulluk büyüyecek, değer taraftan askeri harcamalar artacak.

Kıta genelinde gelişmeler, gençlikten başlayarak sistemin geleneksel büyük partilerin­den kopuşun devam ettiğini, buna rağmen tepkinin mevcut sorunların ana kaynağı olan kapitalizm­e henüz yönelmediğ­ini gösteriyor. Bu nedenle gerçek “alternatif” ortaya çıkmadıkça, sistemin farklı renklerind­en partileri yeni ortaklar olarak görülüyor.

H

 ?? Fotoğraf: Evrensel ??
Fotoğraf: Evrensel
 ??  ?? Yücel ÖZDEMİR
yozdemir@evrensel.net
Yücel ÖZDEMİR yozdemir@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye