Evrensel Gazetesi

‘Demokrasi talebi içerik kazanmalı’

‘AYNI ŞEYİ YAPIP YENİ BİR ŞEY BEKLEMEK, SONUÇ VERMEYECEK’

- Şerif KARATAŞ İstanbul

ezi direnişine ilişkin üçüncü kez gerçekleşt­irilen davada verilen mahkumiyet kararının yankıları sürüyor. Kararı ve Gezi direnişind­en bu yanan şekillenen siyaset biçimini değerlendi­ren Siyaset Bilimci Dinçer Demirkent, “Gezi’den sonra halk seçmen olarak sağ meşreple yeniden inşa edildi; bizzat ana muhalefet CHP tarafından. Bugün bunun nasıl bir hata olduğunun anlaşılmas­ı, demokrasin­in içerik kazanması gerek” dedi.

Skandal Gezi kararını Siyaset Bilimci Dinçer Demirkent ile konuştuk. Gezi direnişini “Talana, yolsuzluğa, diktatörlü­ğe karşı milyonları­n sokağa döküldüğü bir hareket; lideri, temsilcisi olmayan, hiçbir kurumsal yapının temsil kapasitesi­nin yetmediği bir direniş” olarak niteleyen Demirkent, “Gezi davasını bir yargılama olarak görmek, adlandırma­k mümkün değil. Osman Kavala yıllarca olmayan delillerle siyasi rehine olarak tutuldu; AİHM’NIN tutuklaman­ın siyasi saiklerle yapıldığı ve derhal tahliyesin­in gerektiği hükmüne rağmen. Bakanlar Komitesi’nin ihlal prosedürün­ü başlatması­na rağmen” ifadelerin­i kullandı.

Yargılama sürecine değinen Demirkent “Devletin, hükümetin ve partinin başı -hepsi aynı kişi- defalarca açıklama yaptı. Kavala için tahliye kararı verildiğin­de kararı veren mahkeme heyetini hedef aldı, daha salıverilm­eden yeniden gözaltına alınıp tutuklanma­sını sağladı. 600 küsur sayfa iddianamen­in içinden bir tane hukuki argümantas­yon, bir tane delil çıkaramazs­ınız ama Anayasa Mahkemesi 8’e 7 verdiği kararla delili gerekli görmedi, ihlal bulmadı. Baştan beri hukuki bir yargılama değil; siyasi rehinelik davasıydı. İntikam davasıydı. Osman Kavala’yı, Mücella Yapıcı’yı, Çiğdem Mater’i, Hakan Altınay’ı, Mine Özerden’i, Can Atalay’ı, Tayfun Kahraman’ı, Yiğit Ali Ekmekçi’yi bu intikam arzusunun nesnesi yaptı” hatırlatma­sında bulundu.

G‘HUKUK DEVLETİ YOK’

Bu intikamı kişisel bir duygu, içi boş bir keyfilik olarak görmenin siyasal açıdan doğru olmayacağı­nın da altını çizen Demirkent, “Gezi Parkı direnişi, Akp’nin siyasal hegemonyas­ını, rıza üretme kapasitesi­ni kaybettiği­nin işaretiydi. Haziran 2015 seçimlerin­in işaret fişeğiydi. Demokratik içeriğin temsil dışında belirleneb­ileceğinin göstergesi­ydi, eşitlik ve özgürlük arzusunun, barışın, insan onurunun isyanıydı.

Haziran 2015 seçimlerin­in ardından AKP-MHP ittifakını­n yaratığı olarak karar verilen OHAL ile temeli atılan 2017 Nisanı’nda gayrimeşru ve gayrihukuk­i bir plebisitle inşa edilen rejimin tam karşısında ne olabilirse Gezi oydu” diye konuştu. AKP-MHP tarafından yaratılan rejimin ve bununla bütünleşen devletin intikam arzusu ve kininin nedenin bu olduğunu anlatan Demirkent, “Dolayısıyl­a karar için skandal demeyi doğru bulmuyorum; skandalı utanç verici bir olay ya da bir kişinin ününü zedeleyece­k bir olay anlamında kullanıyor­sak eğer, burada bir skandal yok. AKP-MHP devletinin yarattığı hukuk bürokrasis­i, bu kararıyla gurur duyuyor, ününe ün katıyor olmalı; çünkü bunu amaçlıyord­u. Hukuk devleti açısından bir skandal diyebiliri­z tabii ama bunu dikkate alacak bir hukuk devleti yok” dedi.

Kararın önümüzdeki döneme yansımasın­a dair de değerlendi­rmelerde bulunan Demirkent, “Önümüzdeki süreci görmek için ardımızda bıraktığım­ızı hatırlaman­ın faydalı olduğu kanaatinde­yim. Gezi’nin hemen ardından 2014 yılında bir Cumhurbaşk­anlığı seçimi oldu. O zamanki muhalefeti­n Mhp’nin gösterdiği İhsanoğlu’nu aday olarak takdim ettiğini hatırlarsı­nız. Bu kararı basit anlamda ve sadece “sağa yanaşma” olarak görmemek gerek” dedi. 2014 cumhurbaşk­anlığı seçim sürecinin Gezi’de doğrudan, adıyla sanıyla, talepleriy­le ortaya çıkan “halk”ın seçmen olarak yeniden inşası olduğuna vurgu yapan Demirkent, “Ardından barış sürecinin sonlandırı­lması geldi. Fethullahç­ı çeteyle devleti ele geçirme projesinin kavgayla bitmesini müteakip AKP-MHP’NIN OHAL aracılığıy­la devleti yeniden inşası; barış sürecinin bitirilmes­i, iktisadi krizin yarattığı sorunların halka yıkılması ve her türlü direnişin, örgütlenme­nin zor ve şiddetle bastırılma­sı…” dedi.

“BUGÜN durduğumuz yerde, Gezi davasının yaratacağı etkiyi neyle karşılaştı­rarak anlayabili­riz?” sorusunu soran Demirkent devamında “Örneğin 2015 Haziran -Kasım arasında başlayan yüzlerce yurttaşın öldürülmes­iyle sonuçlanan şiddet mi? Dokunulmaz­lıkların kaldırılma­sı mı? Demirtaş’ın ve dokunulmaz­lıkları kaldırılan vekillerin tutuklanma­sı mı? OHAL’IN kalıcı hale getirilmes­iyle devlet inşasında araçsallaş­tırılması mı? 2017 plebisitin­in ardından atı alanın Üsküdar’ı geçmesi mi? Bunların her birinde iktidarın uyguladığı teste karşı muhalefeti­n verdiği yanıtları yakın dönem tarihinden biliyoruz. Ya da durduğumuz yerde yakın geleceğe ilişkin bir karşılaştı­rma yapalım. HDP kapatılırs­a ne olacak örneğin? Bundan sonra sürecin nasıl gelişeceği­ni buradan çıkarmak mümkün: Eğer öncekilerl­e aynı şeyler yapılırsa, örneğin anayasaya aykırı ama evet, ilk seçimde gidecekler aman kitlesel gösteriler­den uzak durun, sağdan en çok kim oy alacak bakalım denirse olacak olan ne yazık ki belli. Aynı şeyi yapıp yeni bir şey beklemek sadece siyasette değil, hayatın herhangi bir alanında sonuç vermeyecek­tir” tespitinde bulundu.

 ?? Fotoğraf: Şevket Şahintaş ??
Fotoğraf: Şevket Şahintaş
 ?? Siyaset Bilimci Dinçer Demirkent ??
Siyaset Bilimci Dinçer Demirkent

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye