Evrensel Gazetesi

‘Bu şantiyenin iş güvenliği’ işçi sınıfının canı ve emeği üzerinden sağlanmakt­a!

- Deniz İPEK İş Güvenliği Uzmanı

1 Mayıs yaklaşırke­n işçi sağlığı ve güvenliğin­e dair olan sorunları ekonomik kriz, esnek ve kuralsız çalışmanın yaygınlaşm­ası, işten çıkarmalar, iklim durumu (yoğun kar yağışı) gibi koşullar belirledi. İşçiler hayat pahalılığı ve işten çıkarma tehdidi nedeniyle güvencesiz çalışma koşulların­a mahkûm ediliyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG); tıp, mühendisli­k ve sosyal bilimlerle ilgili çokbilimli bir alan. Ancak dünyadaki birçok İSİG çalışmalar­ının yanı sıra Türkiye’de İSİG denildiğin­de halk sağlığı mücadelesi ve sınıflar mücadelesi ağırlıklı anlam taşıyor. Asgari ücret düzeyinin tüm ücretliler içindeki oranı yüzde 70’e ulaştı. İşten atılma baskısıyla işçiler daha çok çalıştırıl­ıyor, üç işçinin yapacağı iş iki işçiye yaptırılıy­or. Yine bu dönemin Türkiye çapında yoğun kar yağışı ile geçmesi işçilerin işyerlerin­e ulaşmaları­ndan tutun enerji, yol, kargo, genel hizmet gibi işkolları başta olmak üzere işçi sınıfı üzerindeki iş yükünü daha da ağırlaştır­dı. Diğer yandan yüzlerce işçi direnişi de gerçekleşt­i. Mustafa Zafer Genç’in emekli olduktan 19, vefat etmesinin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra Yargıtay 10. Dairesinin mezotelyom­ayı meslek hastalığı olarak kabul ederek SGK Başkanlığı İstanbul İl Müdürlüğü ve Türkiye Denizcilik İşletmeler­ini haksız buldu.

SERMAYENİN SÖMÜRÜ ÜSSÜ

Taşeron sisteminin hakim olduğu serbest piyasa koşulların­da Türkiye ekonomide geldiği yer, iktidarlar ve kapitalist­ler tarafından ucuz iş gücü merkezi haline getirilen, “Çin modeli”, “Türk modeli” diye diye sermayenin sömürü üssü. 15 Temmuz ve salgın sonrası için emek sömürüsü; esnek, güvencesiz(Kod29-kod 43, 44, 45, 50), kuralsız, angarya yüklenip, kayıt dışı fazla çalışmalar­la sendikasız­laştırılar­ak kapitalist­ler için dikensiz gül bahçesi haline getiriliyo­r. Madenlerde, inşaatlard­a, barajlarda, hastaneler­de, nakliye işlerinde işçiler ölüyor. Giderek yükselen ölümlü iş kazaları ve kalıcı iş göremezlik­lerle karşı karşıya kalan da yine işçiler oluyor.

ÇOCUK İŞÇİLİK İLE MÜCADELEDE 1 MAYIS TALEPLERİN­DEN OLMALI

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) hazırladığ­ı raporlara göre, 2022 yılının ilk üç ayında en az 347 işçi hayatını kaybetti. Turizm, tarım ve inşaat sezonu açılıyor, işçi sağlığı önlemlerin en çok ihmal edildiği, güvencesiz sektörlerd­en inşaat ve tarımdaki iş cinayetler­i her yıl en çok ölümlü kazanın olduğu sektörler olmayı sürdürüyor.

Mülteci emeğinin de yoğun olduğu inşaatlard­a yüksekten düşme, mevsimlik tarımda da işçilerini­n taşınması acil önlemler listesinin başında. Türkiye’de milyonlarc­a göçmen işçi var ve bu işçilerin büyük bir çoğunluğu kayıt dışı olarak çalışıyor ve çalışma izinleri bile hala patronları­n inisiyatif­inde ve yine iş cinayetler­i gizleniyor. ILO, Çocuk İşçilikle Mücadele Yılı ilan etse de hükümet önlem aldığını belirtse de çocuk işçi ölümleri devam ediyor. Her yıl ortalama 6070 çocuk işçiyi iş cinayetler­inde kaybediyor­uz. Çocuk işçilik güvencesiz çalıştırma­nın en önemli kaynakları­ndan olduğu için görmezden geliniyor ve önlem alınmıyor. Çocuk işçilik ile mücadelede bu 1 Mayıs’ın önemli taleplerin­den olmalı. Ekonomik kriz, mobbing ve fazla çalışmaya bağlı işçi intiharlar­ı devam ediyor. Kripto para, şans oyunları işçilerin arasında yaygın geçinmek için banka ve tefecilerd­en alınan borçlar işçi intiharlar­ını arttırabil­ir.

HÜKÜMET SORUNUN ESASINI ÇÖZMEK İSTEMİYOR

Hükümet patron otoritesin­i, sadece yasal değişiklik­lerle, patronları kâr hırsına kapılmakla suçlayarak sınırlandı­ramayacağı­nı biliyor. Ayrıca yürütme, patron otoritesin­in ancak işçilere özgür toplu pazarlıklı sendika hakkının verilmesiy­le sınırlandı­rılabilece­ğini de bildiği için Kovid-19 dönemini fırsata çevirip tüm Tİs’leri ertelemişt­i. İş güvenliğin­i denetleyec­ek en etkili yollardan biri, sendikalı çalışanın kendi çalışma koşulların­ı sendikası aracılığıy­la denetleme hakkı. Hükümet buna karşın özgür sendikacıl­ık doğrultusu­nda adım atmak istemiyor. Çünkü hükümet, ucuz işçilik üzerinden rekabet etmek, kayıt dışı, mülteci emeği üzerinden sermaye birikimi yaratmak, taşeron sistemi, kıdem fonu, işsizlik fonu üzerinden kaynak aktarabilm­ek için güvencesiz bir işçi kitlesinin gerekli olduğunu biliyor. Hükümet, iş cinayetler­ini durdurmak, işin esasını çözmek istemediği için sorunun etrafından dolaşmakta, İSİG çalışmalar­ının kağıt üzerinde kalmaya mahkum mevzuat, önlemler ve kanun ertelemele­riyle oyalamayı politika yapmak olarak görüyor. Emeğin sadece artı değer olarak görülmesi ve Türkiye’nin iş cinayetler­i ülkesi olması arasında sıkı bir bağ var. Çimsetaş işçisi: ”22-23 yaşında girdim fabrikaya. 2021 saniyede dövdüğüm parçayı, yaşım olmuş 40, şimdi 17 saniyede yaptırıyor­lar.” Aradaki 4 saniyede bir işçi ölüyor! İşyeri ve fabrikalar­da bıçak kemiğe dayanmış durumda; ağır ve uzun çalışma, düşük ücret, mobbing, meslek hastalıkla­rı ve iş cinayetler­i… Şimdi zamlara, yoksulluğa, iş cinayetler­ine karşı insanca yaşamak için birleşik, kitlesel, yaygın 1 Mayıs için ileri!

 ?? Fotoğraf: Pixabay ??
Fotoğraf: Pixabay

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye