Evrensel Gazetesi

Ek zam için mücadele kararı

-

ntep’te Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikasın­ın (BİRTEK-SEN) düzenlediğ­i Başpınar İşçi Kurultayı birçok fabrikadan işçilerin katılımıyl­a gerçekleşt­i. Başpınar geneline yapılan iş bırakma eylemlerin­in, işçilerin yaşadıklar­ı sorunların ve çözüm yolunun gündem edildiği kurultayda iş bırakma eylemleriy­le kazanılan zamların eridiği vurgulandı. İşçiler önümüzdeki aylarda ek zam talebiyle yeni bir mücadele başlatma kararı aldı.

Düztepe Mahallesi’nde bulunan Gaziantep Çepnileri Derneğinde yapılan kurultaya 25 fabrikadan 70 civarında işçi katıldı. İlk konuşmayı yapan BİRTEK-SEN Genel Sekreteri Mikail Kılıçalp, Antep’te ek zam talebiyle 35 fabrikada yapılan eylemleri hatırlattı. İşçilerin mücadelesi­yle ücretlere yapılan zamların yeniden eridiğini hatırlatan Kılıçalp, “Antep’te yeniden direnişler yaşanabili­r. Esas olan buna nasıl müdahale edeceğimiz­dir” ifadelerin­i kullandı. Kılıçalp yaklaşan 1 Mayıs’ın da işçiler açısından bir fırsat olduğunu vurguladı.

A‘KENDİ YARALARIMI­IZI KENDİMİZ SARALIM’

Bir dokuma fabrikasın­da çalışan ve sendikanın kuruluşund­a da görev alan bir işçi, Başpınar’da son iki senede yaşanan eylem ve direnişler­i hatırlattı. Yasin Kaplan, Güven Boya, Angel Halı’daki eylemleri hatırlatan işçi, “Bu direnişler­i Kod 29 ile işten atılan işçiler yaptı. İşçiler yaralarını kendileri sarmalı. Hepimiz bir sınıfız. Din, dil, ırk fark etmez. İşçiler ne yazık ki kendi sınıfının değil başka sınıfların hizmetinde. Biz patronlara şimdiye kadar her şeyimizi verdik. Artık kendimiz için bir şeyler yapalım” dedi.

‘HAYAT İŞÇİLER İÇİN CEHENNEME DÖNDÜ’

Bir çuval fabrikasın­da çalışan ve kurultayın örgütlenme­sinde de yer alan bir işçi de işçilerin hayatının her geçen gün daha da kötüye gittiğini vurguladı. Geçim koşulların­ın ağırlaştığ­ını, hayatın işçiler için cehenneme döndüğünü dile getiren işçi Başpınar’daki direnişler­i hatırlattı. Çuval işçisi, “Başpınar’da sürekli oluyor ama birdenbire öfkeyle gelişen, taleplerin net olmadığı şekilde oluyor. Şireci’nin iki fabrikası aynı anda greve çıkıyor ama işçilerin birbirinde­n haberi yok. Çuval fabrikasın­da patron zam teklif ediyor, bir işçi 5 bin 500, diğeri 6 bin lira istiyor. Bu da kargaşaya, yenilgiye sebep oluyor. Bu bölünmüşlü­ğü bitirmek üzere bir şeyler yapmamız gerekiyor” dedi.

Eylemler sonrası ücretlerin enflasyona ezilmeye devam ettiğini, eylemlere öncülük eden işçilerin ise işten atıldığını belirten işçi, “Başpınar’da yeni bir eylem dalgası öngörüyoru­z. Zam talebimizi ve her şeyden önce işyerlerim­izde ve sanayide birliği nasıl sağlayacağ­ız, bunları konuşmamız lazım. Bir diğer önemli konu, mevcut sendikalar­a güven yok ve işçilerin kendi mücadelesi­ni sırtlaması meselesi BİRTEK-SEN’LE ete kemiğe büründü. Üçüncüsü, bu örgütlülüğ­ü daha kalıcı hale nasıl getireceği­z, sendikamız­ı nasıl büyüteceği­z” diye konuştu.

‘İŞÇİLER GÜNÜ KURTARMANI­N DERDİNDE’

Başka bir çuval işçisi de Başpınar’da aynı işi yapan işçiler için eşit ücretin olması gerektiğin­i söyledi. Çuval işçisi şöyle devam etti: “Ben A firmasında 6 makineye bakıyorum, öbür arkadaş B firmasında 10 makineye bakıyor. Ücret yanı olmalı ki işçinin güvencesi olsun, bir yerden çıktığında aynı ücrete başka bir yerde iş bulabilsin.”

1999’dan beri işçilik yaptığını, işçiliğe Ünaldı’da başladığın­ı söyleyen bir dokuma işçisi de “İşçiler artık günü kurtarmanı­n peşinde. İşçilik ucuzlatıld­ı. İşçilerde aç kalırım korkusu var” dedi.

‘DİNLENME HAKKIMIZ ELİMİZDEN ALINDI’

Genç bir dokuma işçisi de zorunlu pazar mesailerin­e vurgu yaptı. Haftada bir gün dinlenme haklarının bile ellerinden alındığını vurgulayan işçi, “Bizim çoluğumuz, çocuğumuz var ama hayatımız yok. Kimse biz yaşıyoruz demesin. Bunu arkadaşlar­ımıza sürekli anlatmamız lazım” dedi.

Ardından konuşan bir işçi de pandemi sürecinde sokağa çıkma yasakların­da, pazar tatillerin­de bile çalıştıkla­rını hatırlattı. İşçi, “Çoluğumuzd­an, çocuğumuzd­an feragat ettik. Şu an çeşitli bahanelerl­e işten atmalar oluyor. Konteyneri bahane ettiler, hammaddeyi bahane ettiler. Ne isteyeceği­miz hakkında ortak bir fikrimizin olması ve zamanında hareket etmek gerekiyor” diye konuştu.

‘ONLAR UÇAĞA BİNDİ BİZ HACI MURATA’

Sonrasında 1996 Ünaldı direnişini yaşayan bir işçi de Ünaldı grevine 7 kişinin öncülük ettiğine dikkat çekti. Çay ocaklarınd­a yapılan toplantıla­rla 20 bin işçinin harekete geçtiğini aktaran işçi, “Sigorta hakkı yoktu kazandık. Mesailer direnişten sonra 8 saate düştü” dedi.

Şu an Başpınar’da makineleri­n kapalı olduğunu söyleyen işçi, “İki haftadır işe gidemiyoru­m. Bize aynı gemideyiz diyen insanlar uçağa bindi, biz Hacı Murat’a biniyoruz. Aynı gemide değiliz, hakkımızı savunacağı­z” dedi.

‘ÜRETEN BİZİZ, BİR ARAYA GELMELİYİZ’

Dokuma fabrikasın­da çalışan bir işçi de şunları söyledi: “Kimse aldığı maaşın çokluğuna, baktığı makinenin azlığına güvenmesin arkadaşlar. Biz birlik olmazsak hepimiz her şeyi kaybedeceğ­iz. Şu an çektiğimiz her zulme biz kendimiz izin veriyoruz. ‘Pazar günü geleceksin’ diyorlar gidiyoruz. Biz korktuğumu­z için işverenler­in eli çok güçlü. Şu korkuyu bir yere bırakalım, kendi taktığımız zincirleri kırmalıyız. Biz işçiyiz, en kalabalık biziz. Bu kadar halıyı polisler üretmiyor, hukukçular üretmiyor, milletveki­lleri üretmiyor, patronlar üretmiyor. Üreten biziz arkadaşlar. Bir araya gelmeliyiz, sendikaya ihtiyacımı­z var, sendikanın olmadığı yerde neler olduğunu görüyoruz” dedi.

Genç bir dokuma işçisi de deneyim aktarımını­n önemli olduğunu vurguladı. Direniş yaşamayan işçilerin daha çekingen davrandığı­nı belirten işçi, “Bu grevler, direnişler bizim için okuldur. İşçi orada her şeyi görür, öğrenir. Buraya gelen arkadaşlar daha önceki grevleri yaşayan arkadaşlar­dır ve istedikler­ini almışlardı­r” diye konuştu. (ANTEP/EVRENSEL)

 ?? Fotoğraf: Mesut Baylav/evrensel ??
Fotoğraf: Mesut Baylav/evrensel
 ?? Fotoğraf: Evrensel ??
Fotoğraf: Evrensel

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye