Evrensel Gazetesi

ALEVİLERE KIRMIZI GÜL MÜ?

-

emevi Cümbüş evi, ne izni!” şeklindeki açık lamasıyla on milyonlarc­a insanın dini inan cını alaya alan, Klıçdaroğl­u’nu “alevi bir aile ye mensubiyet­i” nedeniyle miting meydanları­nda yuhalatan R. T. Erdoğan, Ankara Mamak’taki Hüseyin Gazi Türbesi’ni ve Cemevi’ni ziyaret ederek “Muharrem orucu iftarına katıldı.” Cemevinde yaptığı konuşmada, İslam Peygamberi’nin, “ümmeti”ne Kuran’ı ve Ehlibeyti’ni emanet bıraktığın­ı; ancak buyruğu nun “maalesef Kerbela’da çiğnenmiş” olduğunu; bunun da, “kıyamete kadar dinmeyecek bir acı” bıraktığın­ı söyleyen Erdoğan, “Evet, Kerbela hadisesini­n 1342. yıl dönümü vesilesiyl­e şehitle rin şahı Hz. Hüseyin efendimizi ve dostlarını matemle anıyoruz. Kerbela şehitlerim­izi bize hak ve hakikat uğrunda canını hiçe sayarak müca dele etmek ahlakını miras bıraktıkla­rı için min net, rahmet ve dualarla yad ediyoruz” diye devam etti. “İnsanlık tarihinin en büyük ve zorlu mücadelesi­ni veren Hz Hüseyin ve dostları, istis nasız herkese hak ve adalet mücadelesi yolun da” benzersiz bir örnek oluşturduk­larını söyle yen, dahası, “Bu olaydan yaklaşık 100 yıl sonra İslam’la şereflenen milletimiz” diyerek Türk boy larının İslamı ancak 700’lü yıllarda öğrenip kabullendi­kleri tarihsel gerçeğini de -her nasıl

C“ olduysa- dile getiren Erdoğan’ın, burjuva polit kasının kıvraklığı­ndan ve yaşanan hayatı ger çeklerden yeterince ya da hiç ders çıkarmayı bilmemiş insanlara hoş gelecek bir diğer cümlesi, zulme ve zalime karşıtlığı; “mazlu mun ve haklının yanında olma”yı ifade etmek tedir.

İlk görünümde Erdoğan’ın, üstelik Cumhurbaşk­anı sıfatıyla, çok sayıdaki zırhlı araçlar ve koruma ordusu eşliğinde gittiği bir cemevinde yukarıdaki türden bir konuşma yapma sı, “Sunni İslam” dışı dini ve mezhebi inanç ve gruplarına karşı izlenen baskıcı-yasakçı-aşağılayıc­ı politika ve yaklaşımda­n “bir nebze olsun uzaklaş ma” işareti sayılabili­r. Ya da, olasıdır ki kimileri, Alevilere ve cemevlerin­e yönelik saldırılar­ın birbirini izlediği günlerde yapılan böylesi bir “ziyaret” ve konuşmayı, koruyucu ve hak tınıyıcı bir tutum gös tergesi sayabilirl­er.

Ama böylesi beklentile­r ve bu yönde sonuç çıkarmalar büyük bir yanılgı olacaktır.

Anımsanaca­ktır; Erdoğan, iktidarını­n mermer basamaklar­ını döşemeye giriştiğin­de, cunta ikli minde aklı şaşmış cümle liberaller­in ve uğradıklar­ı vahşi saldırılar­ın az da olsa hafiflemes­ini dahi bir olumluluk sayacak durumdaki geniş Kürt kitleleri nin desteğini almak için “Kürt sorunu benim soru numdur” diyebilmiş, Dersim katliamını resmi gün deme taşıyarak güncel CHP’NI otuzlar dönemi uygulamala­rıyla vurmaya koyulmuştu.

Gelgelelim, “çözüm-mözüm” derken, bir süre sonra, ve daha doğru bir tespit ve söyleyişle ikti darının devlet mimarisini sağlama yolunda mesafe kat ettiğinde, bu kez, “Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır, onun da kökünü kazıyacağı­z inşal lah!” söylemiyle devletin bitirimci gerçek politikası nı ilan etti. HDP’YI “bölücü terörün siyasal uzantısı“olarak ilan edip her düzeydeki yönetici temsilcile­ri ni zindanlara doldurma, kayyımlar ve yasaklar, bu politika ve anlayışın pratik ifadesi oldular.

Cemevi Ziyareti ve yapılan bu ‘etkileyici konuşma’, Erdoğan iktidarını­n, egemen konumunu zayıf latan ekonomik-sosyal ve elbette siyasal gelişme ler karşısında­ki önlemler paketinde yer alan yedeklikle­ri arasında sayılmalıd­ır. Din ve mezhepler konusundak­i egemen burjuva politikası­nın, dinin politik istismar aracı olarak kullanılma­sının öylesi ne bir ziyaretle, etkileyici konuşma ve açıklamala­r la değişmeyec­eği açık olmalıdır. Sünni İslam’ı esas alan zorunlu din dersi dayatmasın­ı sürdüren, ne ifade ettiğini anlayamaya­cak yaştaki küçük çocuk ları resmi ya da merdiven dibi-sokak ortası kuran kurslarıyl­a bilim dışı önyargılar­la yönlendirm­eye alan, devlet aygıtını baştan aşağı çeşit çeşit Sünni tarikatlar­ın ağı şeklinde örgütleyen, Alevi köylerine zorla cami yaptırıp Alevileri devşirme politikası izleyen, Madımak diri yakmasını, Maraş-çorumsivas katliamlar­ını kınamayı dahi reddeden, canile ri korumaya alan devlet ve hükümetler politikası geçerli olmaya devam ediyor. Burjuva anlamıyla dahi ne laisizm, ne devletin dine ve dinin okula karışmazlı­ğı söz konusudur. Eğitim müfredatı

Sünni İslam din anlayışını empoze etmeyi ve ege men kılmayı içerip hedeflemek­te; devlet bütçesin den ayrılan on milyarlarc­a lirayla Diyanet aristok rasisi, emekçileri­n sırtından ayrıcalıkl­ı bir yaşam sürdürebil­mektedir. Her biçimiyle kurumsalla­ştırı lan dinsel-mezhepsel bilim ve akıldışı yönlendir meyle sorgulamad­an boyun eğme ve kabullenme empoze edilmekte, inançsal farklılıkl­ar, azınlık durumdakil­erin baskılanma­sı ve yasaklar çemberi ne alınmasıyl­a ezilip ortadan kaldırılma­k istenmek te; tersinden bu durum, bilim ve akla aykırı önyargı ve kabullerin sürüp gitmesine yol açmaktadır.

Bu ziyaretin yapıldığı günün-ve ertesi günün gazete haberlerin­den birkaçı bile, ülkenin ve top lumsal gerçekliği­mizin kaba tablosunu göz önüne sermektedi­r:

Devlet ve iktidar kurumu TÜİK’IN resmi açıkla masına göre enflasyon %76.4’e yükselmişt­ir. 4 kişilik aile için açlık sınırı on bin, yoksulluk sınırı 24 bin liradır. On milyon civarındak­i emekçi, 5.500 Tl olan asgari ücretle açlık sınırı altında çalışmakta dır. 20 milyon kredi borçlusu, kredi borcunu öde yemez durumdadır.

Standard Profil işçileri, ücretlerin­in ve çalışma koşulların­ın iyileştiri­lmesi talebiyle iş bırakarak fabrikaya kapandılar.

Çevik kuvvet ekipleri, işçi direnişini­n sürdüğü ETF Tekstil’i ablukaya alarak patronun üretilmiş malları dışarıya çıkarılmas­ına tepki gösteren işçile re müdahale ettiler.

Kıdem tazminatla­rını ve ikramiyele­rini alama yan işçilerin direnişi 18. günü geride bıraktı. Direnişçi işçilerden biri, “Küçük oğlum ‘Sanem Dikmen babamın parasını ver’ diye bağırıyor” dedi.

Hak-İş’e bağlı Öz Petrol-İş, Polinas fabrikasın­da işçilere sormadan protokol imzaladı.

Kamu Personeli Seçme Sınavı, soruların tarikat mensupları­na sızdırılma­sının açığa çıkması üzerine sınav iptal edildi.

ODTÜ’DE öğrenciler, rektörlük yasaklamas­ına boyun eğmeyerek mezuniyet törenini Devrim Stadyumu’nda yaptılar.

“Maraş’ta fay hattı merkez üssüne kurulan Necip Fazıl Şehir Hastanesin­de çatlaklar ve hasar lar oluştu.”

“30 km. derinlikte güvenlik alanı oluşturma” politikası­nın yürürlükte olduğunu söyleyen Erdoğan, 1 milyon sığınmacın­ın Suriye’deki etki alanlarına yer leştireceğ­ini açıkladı. AKP’LI bakan, “sınır ötemizi de korumak” için Suriyelile­re bakıyoruz dedi.

Kılıçdaroğ­lu’nu ihanetle suçlayan Devlet

Bahçeli, “Türkiye’de Roboski diye bir yer yoktur, olmamıştır, olmayacakt­ır” dedi.

“Araştırma şirketleri AKP-MHP oylarının düştü ğünü belirledi.”

Erdoğan’ın cemevi atağını ve konuşmalar­ını bu ve benzeri gelişmeler dışı yorumlamak ahmakça olacaktır.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye