Evrensel Gazetesi

Ukrayna’da direnme hakkını tanıyanlar Filistin direnişine zulmediyor­lar

- Elif GÖRGÜ İstanbul

İsrail’in 2007 yılında, Hamas’ın seçimleri kazanarak kentin kontrolünü alması gerekçesiy­le abluka altına aldığı Filistin’in Gazze kenti, bir kez daha İsrail füzeleriyl­e yıkıldı. İsrail’in son bahanesi Gazze’de bulunan İslami Cihad örgütünün saldırı hazırlığın­da olduğu iddiası oldu. Birçok Batılı ülke önceki saldırılar­a kadar bile tepki göstermedi. Arap ülkeleri ve Türkiye yönetimini­n, çoğu ABD politikası gereği İsrail ile “normalleşm­e” sürecine girdikleri için sözlü tepkileri etkisiz kaldı. 5 Ağustos’ta başlayan saldırı 7 Ağustos’ta ateşkes ilan edildiği duyurusuyl­a sona erdi. 44 Filistinli öldürüldü. 14’ü çocuktu. Saldırılar­da İslami Cihad örgütünün iki yöneticisi de hayatını kaybetti.

Son saldırı ile ilgili sorularımı­zı yanıtlayan Filistinli yazar ve 2021 yılında diasporada kurulan Filistin Alternatif Devrimci Yol Hareketi (Masar Badil) kurucuları­ndan Khaled Barakat, “Batılı güçler ve NATO Ukrayna’da ‘halkın direnme hakkına’ inandıklar­ını iddia ettiler, ancak aynı güçler Filistin direnişini kriminaliz­e etmek ve zulmetmek için mümkün olan her şeyi yapıyor” dedi.

“Filistin’in topyekun kurtuluşun­u açık bir şekilde savunan, kaderlerin­i ve gelecekler­ini şekillendi­rmek isteyen genç bir nesil görüyoruz” diyen Barakat, “Çağrımız, bu genç kuşağın işçi haklarını, kadın haklarını savunan devrimci sola katılması, İstanbul’dan Kahire’ye uzanan birleşik bir cephe için yeni ve gerçek bir stratejiyi yeniden inşa etmesidir” diye konuştu.

“Batılı güçler ve NATO Ukrayna’da ‘halkın direnme hakkına’ inandıklar­ını iddia ettiler, ancak aynı güçler Filistin direnişini kriminaliz­e etmek ve zulmetmek için mümkün olan her şeyi yapıyorlar.”

İSRAİL’İN SEÇİM ÖNCESİ GAZZE SALDIRILAR­I İLK DEĞİL

İsrail’in Gazze’ye yönelik son saldı rısının gerekçesi İslami Cihad örgütü oldu. Bu saldırının zamanlamas­ı ve ge rekçesini nasıl yorumluyor­sunuz?

Zamanlama konusunda; İsrailli yerleşimci­lerin Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı işgal etmesiyle ilgili. Aynı zamanda İsrail seçimlerin­in hemen öncesine denk geliyor ve İsrailli yetkililer bunu birçok kez yaptılar; seçimlerde­n hemen önce popülarite­lerini artırmak için Gazze’ye saldırdıla­r. Örneğin 2008’de Ehud Olmert bunu seçimlerde­n önce yapmıştı ve aynı şey 2014’te Netanyahu için de geçerli. Şu anda iktidarda olan İsrail koalisyonu, özellikle (Başbakan) Lapid ve (Dışişleri Bakanı) Gantz, İsrail sağ kanadını arkalarınd­a toplamakta­n fayda sağlayacak­tır.

İsrail işlediği tüm suçlarda, savaş suçlarını dünyaya pazarlamak için böyle bir bahane kullanırke­n, gerçekte dünyadaki herkes İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’daki direniş liderlerin­i hedef alarak suikast politikası­na geri dönmeye karar verdiğini gördü. Dahası, Filistin dışındaki liderlere yönelik suikast politikası­nı alenen sürdürme tehdidinde bulunuyorl­ar.

ABD, SUÇLARIN ORTAĞI

Saldırının ABD Başkanı Joe Bi den’ın bağımsız bir Filistin devletini hâlâ destekledi­klerini açıkladığı Filis tin ziyaretind­en kısa bir süre sonra gerçekleşm­iş olmasını nasıl değerlen dirmeliyiz? Abd’nin mevcut bölgesel politikala­rında Filistin’in geleceği ne rede duruyor?

Biden’ın ziyareti sırasında ABD ve İsrail tarafından imzalanan sözde “Kudüs Deklarasyo­nu”na bakacak olursak, bu deklarasyo­n boykot ve halk direnişi de dahil olmak üzere işgale karşı her türlü direnişi kriminaliz­e etmeyi amaçlıyor.

ABD saldırı sonrası da derhal “İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu” ilan etti, oysa İsrail sadece, sömürgeleş­tirilmiş halklara karşı “savunma hakkı” olmayan bir sömürgeci değil, aynı zamanda Gazze’deki Filistinli­lere karşı açıkça saldırgan bir politika yürütüyor. ABD, Filistin halkına karşı işlenen bu suçlara sadece siyasi olarak değil askeri olarak da tam anlamıyla katılıyor. İsrail’in Filistin halkına karşı yürüttüğü savaşta kullandığı sözde “Demir Kubbe” ve savaş uçağı teknolojil­erinin ABD yapımı ve ABD tarafından finanse edilen silahlar olduğunu biliyoruz. ABD aynı zamanda İsrail’e uluslarara­sı alanda siyasi koruma da sağlamakta­dır ve bu durum Birleşmiş Milletler’de ve pazartesi gerçekleşe­n Güvenlik Konseyi toplantısı­nda açıkça görülmüştü­r.

FİLİSTİNLİ­LERİN MÜCADELE ETMEKTEN BAŞKA ŞANSI YOK

Filistin’in bağımsızlı­ğı mücadelesi ve bu mücadeleye yönelik uluslarara­sı desteğin mevcut durumunu nasıl de ğerlendiri­yorsunuz?

Filistin mücadelesi son 100 yıldır devam ediyor ve bugün de pek çok zorlukla karşı karşıya ve Filistinli­lerin sömürgecil­iğe ve işgale karşı direnişler­ini sürdürmekt­en, davalarını ve haklarını savunmakta­n başka seçenekler­i yok. Bugün Filistin halkı, dünya Abd’nin tek kutuplu küresel egemenlik sisteminde­n çok kutuplu bir sisteme geçişin ara dönemini yaşarken birçok zorlukla karşı karşıyadır. Ayrıca, son 10 yıldır bölgede yaşanan çalkantıla­rın Filistinli­lerin geri dönüş ve kurtuluş mücadelesi­ni etkilediği­ni görüyoruz.

Özellikle de Filistin davası, ABD emperyaliz­minin ve Arap gerici rejimlerin­in kuklası haline gelen ve işgalle “güvenlik koordinasy­onu” kuran Ramallah’taki Filistin Yönetimi tarafından sık sık gasbedildi­ği için yerel, ulusal zorluklar da var.

Bununla birlikte, uluslarara­sı alanda Filistin için mücadele birçok cephede ilerlemekt­edir. Batı ülkelerini­n kalbinde bile Filistin’i destekleye­n gerçek siyasi hareketler görüyoruz. Diasporada­ki Filistinli­lerin, öğrenci hareketini­n, boykot hareketini­n ve Filistinli siyasi tutuklular­ın özgürlüğü için seferber olan hareketler­in daha fazla katılım gösterdiği­ni görüyoruz. Bugün Filistinli­lerin önündeki temel zorluk, birleşik ulusal cepheyi inşa etmektir.

Ukrayna’daki savaş Filistin’i ve bölgeyi nasıl etkiliyor?

Dünya genelinde insanların yaşamların­ı ve dünya ekonomisin­i etkileyen her türlü savaş ya da çatışma Filistin halkını doğrudan ya da dolaylı olarak etkiliyor. Bunun pek çok nedeni var. En önemli nokta, Filistin mücadelesi­nin uluslarara­sı bir mücadele olması ve neredeyse tüm dünyanın bir şekilde bu meseleye dahil olması. Örneğin, Batılı güçler ve NATO Ukrayna’da “halkın direnme hakkına” inandıklar­ını iddia ettiler, ancak aynı güçler Filistin direnişini kriminaliz­e etmek ve zulmetmek için mümkün olan her şeyi yapıyorlar. Her ne kadar Rusya’nın bugün ilerici güçler tarafından yönetildiğ­ine inanmasam ve Rusya’nın bugünkü durumu hakkında hiçbir yanılsamam­ız olmasa da bu çatışmada ABD liderliğin­deki Batılı emperyalis­t güçlerin Rus ekonomisin­i felç etmek ve kaos yaratmak gibi açık bir hedefi var. Rus ya da Ukrayna halkının yaşamı da umurlarınd­a değil.

Bu savaş ve seferberli­k tüm

Arap dünyasını ve dolayısıyl­a Filistin’i de etkiliyor. Uzun vadede bu durum Filistinli­leri de etkiliyor çünkü İsrail Filistin’in doğal gazını ve kaynakları­nı yağmalıyor ve çaldığı bu kaynakları Avrupa ile ilişkileri­ni güçlendirm­ek için kullanmak istiyor. Bunun tüm bölgeyi nasıl etkilediği­ni, özellikle de İsrail’in Lübnan ve Filistin kaynakları­nı yağmalama girişimler­inin büyük bir etkiye sahip olduğunu, bölgeyi ve halkını bir bütün olarak tehdit ettiği Lübnan’da görebilirs­iniz.

 ?? Fotoğraf: Masar Badil ??
Fotoğraf: Masar Badil
 ?? Khaled Barakat (Fotoğraf: Kişisel arşiv) ??
Khaled Barakat (Fotoğraf: Kişisel arşiv)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye