Kararlar cezalandırma aracına dönüştü
Anayasa Mahkemesi; Evrensel, BirGün, Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerinin BİK’IN ilan kesme cezalarına dair verdiği ihlal kararının gerekçelerinde basın ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini, bunun yapısal sorunlardan kaynaklandığını söyleyerek bunun için Meclise bilgi verilmesine hükmetti.
Anayasa Mahkemesi; Evrensel, Birgün, Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerinin Basın İlan Kurumunun ilan ve reklam kesme cezalarına dair verdiği ihlal kararının gerekçesini açıkladı.
Karar Resmi Gazete’de yayımlandı. Basın ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin karar oy çokluğuyla alındı. Kararda ayrıca Basın İlan
Kurumu kararlarının “… düzenleme amacından öteye giderek artık kimi basın mensupları açısından caydırıcı etki yaratabilecek bir cezalandırma aracına dönüştüğü ve bu durumun sistematik bir soruna neden olduğu gözlenmiştir” denildi.
‘AYM, BİK’E CEZALARIN DAYANAĞI NEDİR DİYE SORUYOR’
Evrensel gazetesi avukatı Devrim Avcı yaptığı ilk değerlendirmede, kararın ‘pilot karar’ olduğunu hatırlattı, TBMM’YE gönderilmesine karar verildiğine dikkat çekti.
Avcı değerlendirmesinde şunları söyledi: “Gerekçede BİK’IN değerlendirmesiyle ilgili yapısal sorunlara dikkat çekilmiş. Haberlerle ilgili verilen ceza kararlarının kanunla belirlenmesi gerektiği hatırlatılıyor. BİK’E, cezaların dayanağı nedir diye soruyor aslında. Bizim başvurularımızda ileri sürdüğümüz hususların Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararında yer aldığını görüyoruz. Örneğin BİK’IN bu cezalarının denetlenebilir olmaması durumu, basın ahlak ve esaslarının belirlenmesinin idarece belirlenmesi durumları gibi çeşitli ifadeler var.”
‘CEZALARA İLİŞKİN KOŞULLARIN ÇERÇEVESİ ÇİZİLMELİ’
Anayasa Mahkemesi kararında, resmi ilan ve reklam kesme cezalarına ilişkin koşulların çerçevesinin çizilmesi, belirli bir açıklık ve kesinlikte olan ifadelerle kanun maddesinin şekli ve maddi yönden yeniden düzenlenmesi gerektiği ve BİK’IN değerlendirmeleriyle ilgili sistematik sorun olduğu belirtildi.
AYM değerlendirme bölümünde Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesinin “Herkes, düşünce kanaatlerini söz, yazı, resim ve başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar…” kısmına atıf yaptı. Kararda ayrıca Anayasa’nın “Basın hürriyeti” başlıklı 28. maddesinde yer alan “Basın hürdür, sansür edilemez… Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır” maddesine de yer verildi.
AYM son olarak söz konusu ilan kesme cezaları ile ve başvuruların ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahalede bulunulduğuna dikkat çekti.
‘OBJEKTİF VE HAKKANİYETE UYGUN BİR ŞEKİLDE ORTAYA KONULMADI’
Kararda “195 sayılı Kanun’un 49. maddesinin, başvurucular hakkında resmi ilan ve reklam kesme cezası gerektiren fiillerin ve bu fiillere karşı öngörülen ceza miktarlarının en azından çerçevesini çizmediği, belirli bir açıklık ve kesinlikte olan bir kural niteliği taşımadığı görülmektedir. Basın ahlak esaslarını belirleme yetkisi tamamen idareye bırakılmıştır… Bunun temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlandırılabileceğini öngören Anayasa’nın 13. maddesinin sağladığı güvence ile bağdaşmadığı ortadadır” denildi.
Anayasa Mahkemesi ayrıca basın ahlak esaslarına bakıldığında da yaptırımın objektif ve hakkaniyete uygun bir şekilde uygulanmasını sağlayacak açık ve sınırları belirli kriterlerin ortaya konulmadığını aktardı.
‘MAHKEME İTİRAZLARI MADDİ KÜLFET’
Mahkeme kararlara bakıldığında resmi ilan ve reklam kesme cezasına dayanak düzenlemelerin muğlak, soyut olan, kesinlik içermeyen ifadeler olduğunu ve öngörülen ceza miktarları arasındaki makasın çok geniş tutulduğunu ve bu sürelerin neye göre belirlendiğine dair hiçbir açıklamada bulunmadığını aktararak “Bu şekilde kamusal makamlara kapsamlı bir takdir yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır.” dedi.
AYM kararında ayrıca gazetelerin asliye hukuk hakimliğine itiraz ettiği durumlarda da maddi külfet ile karşı karşıya kaldığını belirterek “Maddi yaptırım sonucunu doğuran kesin nitelikte kararların ifade ve basın özgürlükleri için büyük tehlikeler arz ettiği açıktır” dedi.
Kararda “başvurucuların basın özgürlüğüne yönelik müdahalede kullanılan araç kanuni güvenceden yoksun olduğu gibi aracın kullanılmasının nedenleri de ilgili ve yeterli gerekçelerle ortaya konulamamıştır… Bu tür kararların etki göstermesi nedeniyle ifade ve basın özgürlüklerine yapılan müdahale orantılı olarak da nitelendirilemez” ifadelerini kullandı.
Anayasa Mahkemesi, Basın İlan Kurumunun ilan kesme cezalarına ilişkin verdiği ihlal kararının gerekçelerini açıkladı. Kararda basın ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiği, bunun yapısal sorunlardan kaynaklandığı belirtildi. Kararda ayrıca BİK’IN “… düzenleme amacından öteye giderek kimi basın mensupları açısından caydırıcı etki yaratabilecek bir cezalandırma aracına dönüştüğü” vurgulandı.
‘CAYDIRICI ETKİ YARATABİLECEK BİR CEZALANDIRMA ARACI’
BİK’IN; 2018’de basın ahlak esaslarını ihlal ettiği gerekçesiyle 39 gün, 2019’da 143 gün, 2020’de ise 572 gün ceza verdiğine dikkat çeken Anayasa Mahkemesi “… düzenleme amacından öteye giderek artık kimi basın mensupları açısından caydırıcı etki yaratabilecek bir cezalandırma aracına dönüştüğü ve bu durumun sistematik bir soruna neden olduğu gözlenmiştir” dedi.
Bu çerçevede AYM özetle şu kararları verdi:
■ Resmi ilan ve reklam kesme cezalarına ilişkin koşulların çerçevesi çizilmeli, belirli bir açıklık ve kesinlikte olan ifadelerle kanun maddesi şekli ve maddi yönden yeniden düzenlenmelidir.
■ Hangi davranış veya olgulara hangi hukuksal sonuçların bağlanacağı ve bu bağlamda kamusal makamlar için nasıl bir müdahale yetkisi doğacağı belirli bir kesinlik ölçüsünde ortaya konmalıdır.
■ 49. maddenin basının etik niteliklerini artırmaya yönelik sunduğu korumanın sınırları netleştirilmeli ve hangi eylemlerin bu nitelikleri ihlal edeceği konusunda bir ölçüt/eşik değer belirlenmesi gibi kriterler oluşturulmalıdır.
‘İFADE VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLDİ’
Anayasa Mahkemesi tüm değerlendirmelerinden sonra ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna oy birliğiyle; ihlallerin yapısal sorunlardan kaynakladığının anlaşıldığına oy çokluğu ile; yapısal sorunun çözümü için keyfiyetin Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirilmesine oy çokluğu ile, aynı konuda yapılan ve karardan sonra yapılacak başvuruların incelenmesinin 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verdi.