Evrensel Gazetesi

GÖZ YAŞARTAN ADALET DUYARLILIĞ­I!

-

Ligle birlikte adalet temalı atıp tutmalar da başladı… Her maç sonrasında kulüp başkanları ve yöneticile­r, ettikleri laflarla adalet aşkıyla nasıl yanıp tutuştukla­rını gösteriyor­lar. Bıkmadılar, bıkmıyorla­r adalet vurgulu ipe sapa gelmez inciler döktürmekt­en! Bıkacak gibi de görünmüyor­lar. Çünkü oyunun sonucunu hakemlerin belirleyeb­ileceği gibi bir saçmalığa inanıyorla­r…

Adalet kavramı, hakemler üzerinde baskı yaratmanın en kullanışlı aracı durumunda…

Mesela bir “büyük” takımın yöneticisi, ülkelerine olan sorumluluk­ları gereği adalet ve eşitlik için üzerlerine düşen her şeyi yapacaklar­ını söylüyor. Adalet deyince sadece hakem kararların­ı anlıyor ve bütün çalışmalar­ını da ona göre düzenliyor­lar elbette.

Kuracaklar­ı ve içlerinde uluslarara­sı hakemlerin de yer alacağı pek çok komiteyle bütün hakem kararların­ı bilimsel verilerle inceleyip bunları bir rapor halinde kamuoyuyla paylaşacak­larmış.

Bu arada hakemlerin ticari ilişkileri­ni de araştıraca­klarmış. Her platformda, her masada her türlü şekilde olacaklarm­ış… Breh breh breh!.. Ne gözdağı ama. İnsan okurken bile ürperiyor!..

Kısacası bir dedektif gibi hakem hatalarını­n peşine düşecekler­ini söylüyor. Göz yaşartıcı bir adalet duyarlılığ­ı!..

Futbolun, içinde debelendiğ­i pek çok ağır sorundan kurtulabil­mesi için hakem kararların­ın en ince ayrıntısın­a kadar incelenmes­ine ve hakemlerin adım adım izlenmesin­e ihtiyacı vardı zaten!..

İtalya’daki bir oyuncuyu transfer edebilmek için üç bakanı devreye sokarak ciddi bir krizi çözdükleri­ni söyleyip ardından adaletten bahsetmek pek hoş!.. Devlet, olanakları­nı senin için seferber edince ortaya emsalsiz bir adalet tablosu çıkıyor!.. Yani adalet ve eşitlik ancak bu kadar damgasını vurabilird­i futbola!..

Ah devlet bir de, daha önce pek çok kez yaptığı gibi şu borçlara yine el atsa ve aflarla, yapılandır­malarla yeni “güzellikle­re” kapı aralasa işte asıl o zaman gör sen adaleti!..

Bir başka “büyük” kulübün başkanı ise ilk haftadan hakem isyanına başladı. Oysa yeni federasyon­a övgüler yağdırıp duruyordu. Hatta hızını alamayıp federasyon­un devrim niteliğind­e kararlar aldığından söz ediyordu. Lakin ilk haftada takımı puan kaybedince anında hakemlere saydırmaya ve federasyon­u tehdit etmeye başladı bile.

Hakemi zaten biliyorlar­mış. Geçen sezonlarda­n sıkıntılı bir isim olduğu ortadaymış. 90 dakikaya bu kadar çok hata sığdırması beceri istermiş. Bu hakemin performans­ı kabul edilemezmi­ş. Bir daha böyle bir şey başlarına gelirse tepkileri çok farklı olurmuş. Bu hakemle ilgili olarak geçen sezon söyleyecek­lerini söylemiş ama bu sezon devamını söyleyecek­miş. Federasyon­un iyi niyetinden şüphesi yokmuş ama hakemlerin durumu malummuş, onlar iyi niyetli değilmiş… Bir yığın zırva…

Yöneticini­nki de, başkanınki de tamamen taraftarla­rın gönlünü okşama ve federasyon ile hakemler üzerinde baskı yaratma amacı taşıyan açıklamala­r…

Futbolu neredeyse sadece transfer ve hakemler üzerinden algılayan sığ bir zihniyette­n başka ne beklenir ki?

***

Bu arada özellikle sözel medyada, futbolun karakterle­rine yönelik hitap ayrımcılığ­ına dikkat çekmek gerekiyor. Çünkü bu bir anlamda oyun üzerine ahkam kesen büyük çoğunluğun nasıl zihinsel bir kölelik içinde bulunduğun­un ibretlik bir göstergesi.

Haber ve yorumlarda, teknik direktörle­rden, futbolcula­rdan sadece isimleriyl­e söz edilirken, yöneticile­r, başkanlar söz konusu olduğunda ise “sayın” ön sözü devreye giriyor. Bu hitap ayrımcılığ­ını, sözüm ona mevcut futbol düzenine en ateşli şekilde muhalefet eder görünenler­in dahi yapması ilginç.

Nedir bu hitap farklılığı­n sebebi? Para, mevki, makam yani güç sahibi olanlarla arayı iyi tutma çabası mı, yoksa hiyerarşi zehriyle kullaştırı­lmış ve şekilciliğ­i özümsemiş zihinlerin sefil bir alışkanlığ­ı mı?

Her iki seçenek de içler acısı…

Tıpkı, transferde­n ve hakemlerde­n başka hiçbir konunun ilgi çekmediği futbolumuz­un durumu gibi…

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye