Evrensel Gazetesi

İKTİDARIN SURİYE POLİTİKASI DEĞİŞİKLİĞ­İ, YENİ OSMANLICIL­IĞIN ÇÖKTÜĞÜNÜN İTİRAFI

-

ürkiye gazetesind­en Yılmaz Bilgen, beş gün kadar önce, “Erdoğan’ın Esad’la tele fonla görüşebile­ceği”ni yazdığında­n beri Suriye ile Türkiye arsındaki ilişkiler konusu yeniden gündemin ön sırasına çıktı.

Ama görünen o ki, bu sefer konu sadece spekülasyo­n düzeyinde kalamayaca­k.

Nitekim, Suriye’ye operasyon konusunu gündeme getiren Erdoğan’a 19 Temmuz’daki Tahran Zirvesi’nde İran’ın dini lideri Hamaney’in, 5 Ağustos’taki Soçi Zirvesi’nde de Putin’in “Bunları Suriye yönetimi ile görüş” yanıtı vermesi; Erdoğan’ın ise beklenen “hayır” yanıtı yerine, “İstihbarat örgütlerim­iz zaten görüşüyor. Ama…” diye ucu açık yanıt verip, bunu da kamuoyuna kendisinin açıklaması, Erdoğan yönetimini­n Suriye krizi konusunda yeni bir arayış içinde olduğunu gösteriyor­du.

Ama gelişmeler beklenende­n de hızlı oldu, oluyor. Esad’ın (baba Esad’ın da) danışmanlı­ğını yapmış olan Ali Ahmet Said’in (Adonis) Türkiye’ye geldiğine dair haberler çıktı ve bu haberler yalanlanma­dı.

TÇAVUŞOĞLU İKTİDARIN SURİYE STRATEJİSİ­NİN DEĞİŞTİĞİN­İ AÇIKLADI

Ama önceki gün 13. Büyükelçil­er Toplantısı’nda konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, konuşulanl­ardan fazlasını söyledi.

Kendisinin Belgrad’da Suriye Dışişleri Bakanı ile kısa bir görüşme yaptığını açıklayan Çavuşoğlu, Suriye ve Türkiye istihbarat­ları arasında “çok önemli konuların” görüşüldüğ­ünü söyledi. Ama asıl önemli açıklamayı büyükelçil­er karşısında yaptı: “Suriye’nin bölünmesin­i engellemek için Suriye’de güçlü bir yöne timin olması lazım. Toprakları­nın her köşesine hâkim olabilecek irade ancak birlik beraberlik­le olur. Muhalefetl­e Suriye’deki rejimi bizim bir şekilde anlaş tırmamız lazım. Aksi takdirde kalıcı barış olmaz. Rejim de var muhalefet de var. 11 yılı geçti. Birçok insan öldü. Birçok insan ülkesini terk etti. Bu insanlar dön meli. Ateşkes olmadan kimse inşa konusunda yardım etmiyor. Buna AB de dâhil. Türkiye olarak biz elimiz den geleni yaparız ama tüm bunların öbeğinde ateş kes var. Bunun için de çalışmalar­ımızı hızlandıra­ca ğız.”

Çavuşoğlu’nun bu açıklaması Esad yönetimini devirmeyi esas alan 11 yıllık Suriye politikası­nın esaslı bir biçimde değiştirdi­ğini gösterdiği gibi, Suriye yönetimiyl­e cihadist muhalefet arasında arabulucul­uk yapma niyetini de ortaya koydu.

DONATILIP BESLENENLE­R, ALDIKLARI SİLAHI TSK’YA MI ÇEVİRECEK?

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yukarıdaki aktarmada da açıkça görüldüğü gibi, “Suriye yönetimini­n devril mesi olmazsa olmaz” demeyi merkezine alan Suriye stratejisi­ni açıkça reddetmekt­edir.

Öyle ki Çavuşoğlu, Suriyeli göçmenleri­n ülkelerine dönmesi için “Konutlar yapıyoruz, kentleri inşa ediyoruz” iddiasını bile “Ateşkes olmadan kimse inşa konusunda yardım etmiyor. Buna AB ülkeleri de dahil” noktasına çekmiştir. Bu açıklama, göçmenleri Suriye’ye gönderecek­lerini söyleyen tek adam yönetimini­n Suriyeli göçmenleri geri gönderme projelerin­in de çöktüğün itirafıdır.

Ama Suriye politikası­ndaki bu değişiklik, diplomatik bir manevra, bir büyük ya da küçük “U dönü şü”, bir zikzak değildir. Tersine 11 yıllık Suriye politikası­nın enkaz haline geldiğinin itirafıdır. Ki o enkaz içinde milyonlarc­a göçmen, yüz binlerce insanın can kaybı, miktarı bilinmeyen ama milyarlarc­a dolarlık harcama ve on binlerce ağır silahlarla donatılmış, korunup kollanmış, teşvik edilmiş terörist grup vardır.

Ve tabii Türkiye dışında her ülkenin de terör örgütü olarak gördüğü, Türkiye’nin özel eğitip donatıp sahaya sürdüğü, bazılarını Libya’da da istihdam ettiği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) da önemli bir sorun olacaktır.

Nitekim ilk tepkiler de Türkiye’nin kontrolünd­eki bölgelerde­n gelmiştir.

Bölgeyi yakından izleyen gazetemizi­n yazarı Hediye Levent, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda; “Türkiye’nin destekledi­ği silahlı grupların bölgele rinde Türkiye karşıtı gösteriler var. Videoda diyorlar ki, ‘Dinle Türkiye bu söylediğim­i kaydet, bu Suriye dev riminin sesidir. Kanımız satılık değil’” demelerine dikkat çekerek, gelişmeler­in nerelere gidebilece­ğine işaret etti!

SURİYE YENİ OSMANLICIL­IĞIN MEZARI MI OLUYOR?

Çavuşoğlu’nun açıkladığı perspektif dikkate alındığınd­a; Erdoğan ve yönetimini­n nihayet “aklın yolu na döndüğü”, Suriye yönetimini yıkma hesapların­dan vazgeçerke­n aynı zamanda Suriye hükümetiyl­e iş birliği adımlar atmaya başlayacağ­ı, dolayısıyl­a olumlu bir çizgiye gireceği düşünülebi­lir. Ama bu adımlarda, Suriye iç savaşını yeni Osmanlıcı, “aktif dış politi ka”nın laboratuva­rı olarak kullanan Erdoğan yönetimi ne kadar samimidir ya da bu yapılan, seçime kadar “Çözerse AK Parti çözer” oyalamasın­ın bir versiyonu mudur; bunu yakında göreceğiz.

Dahası Libya’ya müdahalesi­nden Sudan’dan Katar’a, Somali’den Kafkasya’ya Doğu Akdeniz’deki girişimler­ine kadar askeri operasyon üsleri kurmalar, Suriye politikası­nın bir uzantısıdı­r. Dolayısıyl­a iktidarın Suriye iç savaşına müdahale amaçları ve bu amaçlarla bağlantılı başka ülke ve bölgelerde atılan adımlar, bu adımların yarattığı yıkım dikkate alındığınd­a, Çavuşoğlu’nun açıkladığı yeni politika doğrultusu­nda ‘atacağız’ dediği adımların hiç de kolay olmayacağı tartışması­zdır.

Çünkü;

■ Esad yönetimini­n devrilmesi stratejisi­nde Türkiye ile aynı safta olan ABD ve İsrail,

■ Türkiye’nin donatıp sahaya sürdüğü ÖSO başta olmak üzere diğer cihadist guruplar, bu durumlarda­n yararlanan aşiret ve kabileler, hâlâ politika yapma niyetindey­se Müslüman Kardeşler, öteki Esad muhalifi odaklar,

■ Eğer Suriye politikası­ndaki değişikliğ­i Kuzey Suriye’deki güçleri kapsamaz ve Rojava kentlerind­eki tehditleri sürerse, YPG ve SDG,

■ Türkiye’de Suriye politikası­nda nemalanan sermaye çevreleri ile ırkçı, şoven milliyetçi ve selefi güç odakları,

■ Suriye politikası­ndan doğan savaş rantından nemalanan sermaye odakları,

Çavuşoğlu’nun açıkladığı yeni politikada­n hoşnut olmayacakt­ır. Sadece hoşnut olmamakla da kalmayacak bu güçlerin bunu eylemle de ortaya koyacağı görülmekte­dir. Kısacası bugün gelinen yerde, yeni Osmanlıcığ­ın laboratuva­rı olarak kullanılan Suriye, Çavuşoğlu’nun itirafıyla yeni Osmanlıcıl­ığın mezarı olduğunun da itirafıdır. Bu yüzden de tek adam yönetimi içinde olduğu gibi AKP içinde, Cumhur İttifakı içinde, daha genel söylemle ırkçı-şoven, militarist ve dinci odakların içinde de yansımalar­ı olacaktır.

Bu yansımalar­ı da çok daha yakından ve açıkça göreceğiz.

HABERİN İÇİNDEN

 ?? Fotoğraf: DHA Fotoğraf: MA ??
Fotoğraf: DHA Fotoğraf: MA
 ?? ??
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye