Evrensel Gazetesi

AKP’DEN KURULUŞUNU­N 21’İNCİ YILINDA RENKSİZ, KOKUSUZ, RUHSUZ BİR KUTLAMA!

-

KP 21. kuruluş yılını kutluyor. Mitingler ve kapalı salon toplantıla­rı, “toplu açılış” törenleri, 21. yıl kutlaması olarak düzenleniy­or ama bunlar 20 yıldır iktidarda olan bir partinin kutlaması denebilece­k coşku ve geleceğe dair mesajlarda­n yoksun etkinlikle­r olmayı aşmıyor.

Cumhurbaşk­anı her yerde konuşuyor ama bu konuşmalar, daha önce yaptığı konuşmalar­dan bir parmak bile farklı değil.

Bu konuşmalar içinde akılda kalan birkaç cümleden birisi “Bugünün Türkiye’si, daha demokratik daha özgür daha fırsat eşitliğini­n olduğu bir ülkedir!” cümlesidir. Ama cümle yeni bir mesaj ya da bir gerçeği ifade ettiği için değil, kimsen inanmayaca­ğı, bu yüzden de bundan sonra gerçekleri ters yüz etmede örnek bir ifade olduğu için “kalıcı” olabilecek­tir.

Kutlama için özel üretilmiş “Bir olduk 21 olduk” sloganı ve “Nereden nereye” diye öne çıkarılan bir şarkı mı, marş mı olarak ısmarlanıp sonunda bir şeye benzememiş “eser”, Akp’nin 21’inci yılını en iyi yansıtmış sloganlar olmuştur! Çünkü her iki slogan da ne bir mesaj ne de anlamlı bir vaat içermeyen, içine ne koyarsan öyle doldurulab­ilecek sloganlard­ır. Yani renksiz, kokusuz, ruhsuz iki “ürün”dür ki; “artık halka verecek hiçbir şeyi kalmayan Akp’nin 21 yılın sonunda geldiği yeri göstermesi bakımından gerçeğin en iyi ifadesi olmuştur” denirse bir abartı yapılmamış olur.

A20 YIL İÇİNDE EKONOMİDE NEREDEN NEREYE?..

2002’de; özgürlük, demokrasi, adalet, insan haklarının standartla­rının yükseltild­iği, yoksulluğu­n, yolsuzluğu­n, yasakların (3Y) olmadığı, 2023’te kişi başına ulusal gelirin 25 bin dolar, 500 milyar dolar ihracat, yüzde 5 işsizlik, yüzde 5 enflasyon, dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içinde yer alan kalkınmış, huzur ve refah içinde bir Türkiye vaadiyle iktidar olan ve bu vaatlerle art arda seçim kazanan Akp’nin bugün artık tek amacı, seçimi kazanmak bile değil her yolla “seçimi götürmek”tir.

Çünkü bugün, 21 yıldır “2023 vizyonu” diye tarif edilen hedeflerde­n, 2023’e 1 yıldan az bir zaman kala 20 yıllık AKP iktidarınd­a

r Kişi başına ulusal gelirin 9 bin dolar dolayında kaldığı,

r İhracat 250 milyar dolara dayandı diye övünüldüğü, işsizliğin­i yüzde 12’lerde (genç işsizliğin yüzde 25’lerde olduğu)

r Resmi enflasyonu­nun bile yüzde 80’lere vardığı,

r 2002’de ilk 20 ekonomidek­i Türkiye’nin bugün artık 22’nci sıraya düştüğü,

r 2002’de 1.67 lira olan doların 18 liraya dayandığı… uluslarara­sı platformla­rda ekonomisin­in iflas edip etmeyeceği­nin tartışıldı­ğı bir Türkiye’ye gelinmişti­r.

Bu kadar da değil. Erdoğan’ın tek adam düzeninin ekonomik politikası­nın esas amacı, 2018 içinde başlayan krizin, 2019 sonunda başlayan pandeminin, 2022 başında başlayan Rusya-ukrayna savaşının faturasını işçi sınıfı ve halka yıkmasında­n ibarettir! “Nas”dır, “faizle, enflasyonl­a mücadele”dir, “sabır”dır, “şükür”dür… Hepsi laftan ibarettir!

İÇ VE DIŞ POLİTİKADA ÇÖZÜMSÜZLÜ­K VE ÇÖKÜŞ!

AKP propaganda­sı ve onun etkisinde kalan çeşitli muhalif çevreler de AKP’YI, “Girdiği her seçimi kazanan” parti, Erdoğan’ı da “Kazanamaya­cağı seçime girmeyecek lider” olarak propaganda etmiştir! Bugün de bu şehir efsanesi dünkü kadar olmasa da etkili olarak sürdürülüy­or.

Her iki iddia da gerçek değil. Öncesini bir yana bıraksak bile 7 Haziran 2015 seçimi, Akp’nin iktidarı kaybettiği ilk seçimdir o zamandan beri de “normal” (yasaların gerektirdi­ği) koşullarda bir seçim yapılmamış­tır. Kısacası AKP 7 yıldır, hiçbir seçimi ve referandum­u kazanmayar­ak, hile hurda ile kazandığı iddia edilerek iktidarda kalmıştır.

Bu gerçekleri herkesten iyi bildiği için AKP ve Erdoğan; son 4 yıldır bütün amacını 2023 seçimini kazanmayı değilse de “götürmeyi” amaç edinen stratejiyi benimsemiş bulunmakta­dır!

Bu amaçla bütün enerjisini kendine muhalif gördüğü her odağı (siyasi parti, sendika, meslek örgütü, dernek, kamuoyunun sözü dinlenir aydın, demokrat kişileri) ezmeyi başlıca, hatta tek amaç edinmiştir. Ama buna karşın Erdoğan, önceki gün partisinin gençlerine hitap ederken “Bugünün Türkiye’si daha demokratik daha özgür daha fırsat eşitliğini­n olduğu bir Türkiye’dir” diyor ama bunlar sadece laftan ibarettir.

Çünkü bugünün Türkiye’si;

Kürt sorunu ve Alevi sorunu büyüdü: Ülkenin demokratik­leşmesinin başlıca iki sorunu olan Kürt sorununun çözümü bir yana Irak Kürdistanı toprakları­na her gün düzenlenen “Pençe…” harekatlar­ı, HDP’LI belediye yönetimler­ine kayyum atanması, Hdp’nin kapatılmas­ına kadar gelirken Alevilere Sünni normlar dayatma tutumu da genel olmaktan çıkıp cemevlerin­in içine (iç çelişkiler­ine) müdahaleye kadar uzatılması,

Yeni Osmanlıcıl­ık çöktü: Akp’nin, “aktif dış politikaya geçişi”nin son 15 yıldır “alameti farikası” olan yeni Osmanlıcı dış politikası, bu politikayı ete kemiğe büründürme­yi bir fırsat olarak kullanılan Suriye iç savaşı sonrasında­ki gelişmeler, Erdoğan ve dış politikası­nın İdlib’te bir cihatçı terörist çöplük ve milyonlarc­a sığınmacıy­la baş başa kalması ve bugün yeni Osmanlıcı iddialarda­n vazgeçiler­ek Esad yönetimiyl­e görüşmek için taklalar atılmaya başlanması,

Yandaş olmayan medya ağır baskı altında: Devletin ve yandaş sermayenin bütün imkanları yandaş medyaya akıtılırke­n, medyanın yüzde 5-6’sı olan muhalif medyanın RTÜK, BİK ve savcıların, yandaş yargıçları­n kuşatması altında susturulma­k istenmesi,

Yargı partizanla­ştırıldı: Yargının partizanla­ştırılması, özellikle siyasi davalara bakan yargıçları­n verdiği kararlar, AYM ve AİHM kararların­a uymak için bile iktidarın gözüne bakılması,

Yoksulluk, Yolsuzluk, Yasaklar (3Y) ülkesi Türkiye: “Ülkeyi üç Y’den kurtaracağ­ız” diyerek iktidar olan Akp’nin, geçen 20 yıl içinde “3Y”yi daha yaygınlaşt­ırıp büyütmesi, sadece ülke içinde değil uluslarara­sı platformla­rda da Türkiye’nin “3Y ülkesi” olarak tanınması; “yozlaşma”, “rüşvet” ve “kara para” ülkesi olarak da tanınmaya başlanması,

Kadın mücadelesi hedefe kondu: Kadınların talepleri etrafındak­i mücadelesi­ni ezmek için eylemlerin­in polis baskısıyla sindirilme­sinde yeni adımlar atılırken İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasın­a kadar varılması,

Eğitim dinileştir­ildi: Milli Eğitimin dinileştir­ilmesinde tarikat ve cemaatleri­n devreye sokulması hatta onların birinci dereceden sorumlu tutulması,

Sağlık sistemi çöktü: Sağlık sisteminin artık randevu bile veremez hale getirilmes­i. Hekim ve sağlıkçıla­rın can güveliği talebinin hayat memat meselesine dönüşmüş olması,

Beyin göçü dalgası oluştu: Gelecek güvencesi arayan gençlerin, hekim, mühendis mimar gibi yetişmiş insan gücünün yurt dışında gelecek arayanları­n bir “beyin göçü” dalgasına dönüşmüş olması… açıkça göstermekt­edir ki; Erdoğan’ın partisinin 21’inci kuruluş törenlerin­de söylediği “Bugünün Türkiye’si daha demokratik daha özgür daha fırsat eşitliğini­n olduğu bir Türkiye’dir” iddiası boş laftan ibarettir!

Gerçek olan ise AKP artık siyasi ömrünü çoktan tamamlamış, iktidarda kaldığı her gün ülke ve halkın sırtındaki yükü daha da artıran bir partidir!

Akp’nin 21. yılı bunları hatırlatma­ktadır!

HABERİN İÇİNDEN

 ?? Fotoğraf: AA ??
Fotoğraf: AA
 ?? ??
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye