‘HÂLÂ KYK BORCUMU ÖDEYEMEDİM’
ÜNİVERSİTE mezunu olan ve iş bulamadığı için tersanede işe başlayan bir işçi ile tanışıyoruz. “Tersane zormuş. Amele işleri işte. Çoğu zaman kazaların olduğu bir yer. Ama şimdi daha az kaza varmış” diyor. Yevmiyelerin her taşerona göre değiştiğini belirten işçi şöyle devam ediyor: “Kimi 170 veriyor kimi 270. Ama düşük genelde. Temizlik işçileri 170 lira alıyor mesela. İnsanlar mecbur olduğu için çalışıyor burada. Asgari ücretten bile düşük alan var. Bir ailem var, yanımda kalan kardeşlerim, eşim, çocuklarım var. Raylı sistemler okudum ama işimi yapamıyorum, buraya geldim. Kira olsaydı geçinemezdim. KYK borcum var hâlâ ödeyemedim. Faiz silindi dediler ama bakıyorum hâlâ duruyor. KYK borcumu ödeyememiş bir işçiyim yani. 3 yıl oldu mezun olalı... Kendi mesleğimi de yapamıyorum. Üniversitedeki arkadaşlarımın çoğu bir yerlerde yevmiyeli çalışıyor.” ‘BURASI AĞIR SANAYİ OLARAK GÖRÜLMELİ’
Üniversite mezunu işçi ile konuşurken yanımıza arkadaşı geliyor, o da 1 yıllık işçi. “Ne yapıyorsunuz böyle” diye sorunca anlatıyoruz. Kendisi başlıyor konuşmaya: “Tersane işçileri hakkını alamıyor. Ağır sanayide düşük ücretlerle çalışıyor. Buna bir düzenleme gelmeli. Eve gidiyorum, hamama gitsem o kadar kirim çıkmaz. Canımız tehlikede. Ne kadar güvenlik önlemi alınsa da yetersiz. 4 gün önce bir işçi düşüp bacağını kırdı. İş kazası olarak da belirtilmiyor. En fazla 2 gün önlem alınıyor, sonra her şey eski haline dönüyor. Bir ölüm olsa gittin yani, arkanda durmuyorlar. Aldığımız ücretler çok çok az. İnşallah bir düzenleme gelir.”
“Nasıl düzelir” diye sorunca “İlahi adalet diyelim” diyor: “İnsanların menfaatine kalmış her şey. Kendi kendine değişmez tabii ama siyasiler ülkeyi mahvetti. Menfaatsiz insan gelirse düzelir ama menfaatsiz insan da yok. İşçileri de mecbur ediyorlar, birlik olmak ister tabii işçi ama eve ekmek götüremezsem diye düşünüyor. Ama birlik olsa insanlar elbette bir şeyler değişir. Eve ekmek götürme derdi can pahasına artık...”