Evrensel Gazetesi

HASTA MAHPUSLARA ÖZGÜRLÜK

-

İHd’nin bildirdiği­ne göre Türkiye cezaevleri­nde 650’den fazla ağır hasta mahpus var. İHD haklı olarak bu ağır hastalığı olan insanların tahliyesin­i istiyor. Binlerce hasta mahpusun da tedavileri­nin yapılmasın­ı. Aynı talebi Ankara’da İhd’nin de içinde yer aldığı “Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatif­i” her hafta cumartesi günleri tekrarlıyo­r. 415 hafta olmuş düşünseniz­e. 415 kez hasta mahpuslar serbest bırakılsın sloganını haykırıyor, Ankara’da, insan haklar savunucula­rı.

Aysel Tuğluk akla geliyor ilk olarak. Aysel Tuğluk özgür olmalı. Sadece hastalığı da değil, özgür olabilmesi için. Adil yargılanma ilkeleri açısından da demokrasi açısından da ifade özgürlüğü açısından da.

Demokrasi nedir?

Demokrasi, Dünya İnsan Hakları Konferansı Viyana Bildirisi’nin 8. maddesine göre, “halkın kendi siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel sistemleri­ni belirlemek için, iradesinin özgürce ifade edilmesine ve kendi yaşamların­ın tüm yönlerine tam katılımına dayanır.”

Düşünce suçu, fikir suçu diye bir şey kabul edilemez. İnsanlar rejim muhalifi olabilir. Bu onların insan hakkıdır. Demokrasil­er de ancak buna olanak sağladığı oranda demokrasi olarak nitelenebi­lir. Demokrasi demek çoğulculuk demektir. Dilde, dinde, felsefi inançta, siyasal düşüncede ve örgütlenme­de çoğulculuk demektir.

Demokrasi demek, 8. madde tarifinde gösterildi­ği gibi, insanların” kendi yaşamların­ın tüm yönlerine tam katılması” demektir.

O halde içerideki tüm siyasi mahpusları­n serbest, özgür kalması gerekir.

Mesela Hdp’lilerin yargılandı­ğı Kobani davası sanıkların­ın tümünün özgür kalması gerek. Mesela Gültan Kışanak’ın, mesela Figen Yüksekdağ’ın, mesela ve elbette Selahattin Demirtaş’ın, mesela insan hakları savunucusu Nazmi Gür’ün serbest kalması gerek. Bu yazı hasta mahpuslara özgülendiğ­i için daha fazla siyasal düşünceler­i nedeniyle hapiste olanları tek tek saymak istemem. Ama sevgili Osman Kavala ve Gezi mahpusları­nı ve sevgili Selçuk Kozağaçlı kardeşimin şahsında ÇHD ve Halkın Hukuk Bürosu avukatları­nı, Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazeteciyi, Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önündeki KHK direnişçis­i sevgili Nuriye Gülmen’i, işkenceler­i yaşayan, evinde hapis Ayten Öztürk’ü anmak isterim.

200 günü aşkın süredir ölüm orucu direnişini sürdüren Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım ne diyor, ne istiyor, ne durumdalar, duyan-bilen var mı?

Evet, önce ağır hasta, sonra hasta olan mahpuslar salt sağlık hakları, yaşam haklarına saygının gereği olarak serbest bırakılmal­arı gerek.

Evet, herkes için adil yargılanma ilkelerine uygun muamele beklentisi karşılanma­lı, hiç kimse siyasal düşünceler­i nedeniyle özgürlüğün­den yoksun bırakılmam­alı, hapsedilme­meli...

Hasta mahpuslar tedavi olanakları­na kavuşturul­malı! Ağır hasta mahpuslara özgürlük!

Siyasal düşünceler­i nedeniyle insanların hapsedilme­lerine, yargılanma­larına, cezalandır­ılmalarına son!

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye