Hasta mahpuslar tahliye edilmeli
Hasta tutukluların durumuna ilişkin Evrensel’e konuşan hukuk ve sağlık örgütleri, ölümlerin yaşanmaması için cezaevlerindeki koşulların düzeltilmesi gerektiğini söyledi.
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, hasta mahpuslar sorunu ve ölümler hız kesmiyor. Son olarak 14 Ağustos’ta Elazığ 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde bulunan yüzde 96 engelli hasta tutuklu 68 yaşındaki İbrahim Yıldırım (68), tahliyesine 10 gün kala yaşamını yitirirken, 15 Ağustos’ta ise DBP eski İl Eş Başkanı Mehmet Candemir (60), tutuklu bulunduğu Giresun Espiye L Tipi Kapalı Cezaevinde yaşamını yitirdi. Candemir’in ölümü ile birlikte iki günde cezaevlerinden iki cenaze çıktı.
Hasta mahpusların tahliyesinin ATK tarafından bir biçimde engellendiğine ilişkin değerlendirmede bulunan hukuk ve sağlık örgütleri, cezaevlerinde ölümlerinin yaşanmaması için cezaevlerindeki koşulların düzeltilmesi ve hasta mahpusların tahliye edilmesi çağrısında bulundu.
UYGULAMALAR HASTA MAHPUSA DÖNÜŞTÜRÜYOR
Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu, (MED-TUHADFED) yöneticisi ve Özgür Hukukçular Derneği (ÖHD) Hapishane Komisyonu Eş Sözcüsü Yusuf Çakas, Türkiye’deki cezaevi koşullarında mahpusların sağlıklı kalma koşullarının olmadığını belirterek, mahpuslara yönelik keyfi uygulamaların mahpusları birer hasta tutsağa dönüştürdüğünü söyledi. Çakas, “Kişi sağlıklı bir şekilde cezaevine girse de orada uygulanan sistem, hastaneye ulaşamama, aile ile görüşememe, kitap okuyamama, müzik dinleyememe, yeterli düzeyde havalandırmaya çıkamama, kışın ısınma, yaz aylarında serinleme sorunları bütün bunlar bir araya geldiğinde kişi cezaevinde hasta tutsak adayına dönüşüyor. Bizim ağır hasta tutsak kişiler dediğimiz kişiler aslında artık yaşamını yitirme noktasına gelmiş kişilerdir. Mehmet Candemir’in ölümü kişinin cezaevinde sağlıklı kalamamasının ispatıdır” dedi.
Yusuf Çakas
ATK, SIYASI BIR KURUM GIBI HAREKET EDIYOR
Adli Tıp Kurumlarının (ATK) bir sağlık kurumu değil siyasi bir kurum gibi hareket ederek hasta mahpusların ölümüne yol açtığını ifade eden Çakas, “Tıbba uygun kararlar verilmiyor. Diyarbakır Cezaevinde Halil Güneş yaşamını yitirdi ama ‘cezaevinde kalabilir’ raporu vermişti. Bunun gibi bir sürü örnek var, bu haliyle dosyalar gittiği zaman politik yaklaşılıyor. İnsanların cezaevlerinde ölmesine neden olunuyor.
Has bel kader ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verse de ATK, bu defa infaz kanunundaki bir düzenleme ile tahliye engelleniyor” dedi.
SIKINTILAR AÇLIK GREVLERINI TETIKLIYOR
Urfa 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevinde devam eden açlık grevine de dikkat çeken Çakas, cezaevlerinde ölümlerin yaşanmaması konusunda kamuoyuna çağrıda bulundu. Çakas, “Adım adım büyüyen açlık grevleri, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı, sağlık ve tedavi koşullarının yerine getirilmemesi, aile görüşlerinin sürelerinin kısıtlı olması, infaz koruma memurlarının keyfi yaklaşımları, süreklileşen infaz cezaları, koşullu salıverilme tarihi gelen İdari Gözlem Kuruluna takılıp keyfi gerekçelerle tahliyelerinin ertelenmesi, cezaevinde yaşanan sıkıntılar, açlık grevlerinin tetikleyicisi durumuna düşüyor. Bizler toplumun tüm kesimlerine sesleniyoruz. Bir cenaze daha cezaevlerinden çıkmasın, herkes bu duruma ses olsun” dedi.
HASTANE RAPORUNU ATK ONAYLAMIYOR
Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin yanı sıra sağlığa erişim hakkının da ihlal edildiğini belirterek, hastane raporlarına rağmen hasta mahpusların ATK tarafından tahliye edilmediğini söyledi. Turan, “İnsan hakları ihlallerinin en çok yaşandığı alanlardan biri olan cezaevlerinde sağlık hakkı ihlalleri de yaşanmaktadır. Mahpusların sağlık hakkı sorunu, ceza infaz kurumlarındaki ölümlerin artışı ve ağır hasta tutukluların tahliye taleplerinin reddedilmesiyle derinleşmektedir. Adli Tıp Kurumunun son zamanlarda verdiği raporlar sonucu birçok mahpus ya cezaevinde ya da infaz erteleme kararı sonucu tahliyesin
den çok kısa zaman sonra hayatını kaybetmektedir. İnfaz erteleme ile ilgili en büyük sorumluluk Adli Tıp Kurumuna bırakılmıştır. Birçok hasta mahpus tam teşekküllü bir hastaneden ‘cezaevinde yaşamını sürdüremez’ raporu almasına rağmen Adli Tıp Kurumu tarafından onaylanmaması nedeniyle tahliye olamamakta ve sonuçta tedavi olamamaktadır” dedi.
Elif Turan
SAĞLIK HIZMETINE ERIŞIM ENGELLENMELI
Turan, “Açlık grevleri insan yaşamını tehdit etmektedir. İnsan yaşamına ve sağlığına yönelik her türlü eylem hekimlik felsefesine aykırıdır. Ne yazık ki mahpuslar cezaevlerinde seslerini duyurabilmek için hak arama yöntemi olarak başvurabilmektedirler. Kişilerin bedenlerinde tahribata yol açmadan talepleri karşılanmalı, yaşanan hak ihlalleri son bulmalıdır. Hapis cezası sadece özgürlükten yoksun bırakmayı içerir diğer haklar bakımından dışarda olan biriyle eşit haklara sahiptir ve bunlar uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkese insan haklarının gerektirdiği gibi saygılı davranılmalıdır. Hasta mahpusların sağlık hizmetlerine erişimi engellenmemeli, yaşam hakkı ihlal edilmemelidir. Cezaevinde yaşamını idame ettiremeyecek düzeyde hasta olan mahpusların bir an önce tahliye edilmesi gerekir” dedi.