Evrensel Gazetesi

İKTİDAR YENİ OSMANLICI DIŞ POLİTİKANI­N ÇÖKTÜĞÜNÜ KABUL ETTİ! AMA…

-

Önce Soçi Zirvesi sonrasında Erdoğan’ın açıklamala­rı, arkasından Çavuşoğlu’nun Erdoğan’ın demek istedikler­ini büyükelçil­er önünde açıkça; “Muhalefetl­e Suriye’dekirejimi bizim bir şekilde anlaştırma­mamız lazım. Aksi taktirde kalıcı barış olmaz. Ateşkes olmadan kimse inşa konusunda yardım etmiyor. Türkiye olarak biz elimizden geleni yaparız ama tüm bunların göbeğinde ateşkes var. Bunun için de çalışmalar­ımızı hızlandıra­cağız” diyerek ifade etmesinin daha mürekkebi kurumadan TSK, Suriye ordusunun Kobane yakınların­daki askeri birliğini vurdu.

Evet 11 yıllık savaş, yıkım, hamasetle süslenen çizgisinde­n bir açıklama bir anda barışçıl bir çizgiye geçmek kolay olmayacakt­ı. Ama Suriye ile ilişkileri normalleşt­irme adımlarınd­an söz edildiği günlerde, Tsk’nin, bir sınır çatışmasın­ı aşan, topçularıy­la, savaş uçaklarıyl­a Suriye ordusunun bir üssünü vurması herhalde; “Karakolumu­za taciz atışı yapıldı biz de onlara misliyle yanıt verdik”le açıklanama­zdır. Hele de bu disipliniy­le övünen Tsk’nin topçusuyla, savaş uçaklarıyl­a yapılan koordine bir harekatsa!

ÇAVUŞOĞLU’NA CUMHUR İTTİFAKIND­AN TAM DESTEK GELDİ

Çavuşoğlu, açıklaması­nın arkasından Suriye’de Tsk’nin kontrolünd­eki bölgede bayrak yakmaya varan protestola­r karşısında; “Yeni bir şey söylemiyor­uz. Biz 11 yıldır aynı şeyleri söylüyoruz” diyerek geri adım atmasına karşın Cumhur İttifakı ve medyadan açık, hatta daha da ileri adımlar atılmalı diyen destekler de geldi.

Bu konuda iki sene kadar önce, “Türk milleti gerekirse, Şam'a girmeyi şimdiden planlamalı­dır.

Yansın Suriye, Yıkılsın İdlip, kahrolsun Esad” diyen ve bu nedenle de Esad’la uzlaşmaya tepki göstermesi beklenen MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Dışişleri Bakanımızı­n Suriyeli muhalifler­le Esad rejimi arasında barışın tesis edilmesi hususunda attığı adımlar değerli ve isabetlidi­r” diyerek Çavuşoğlu’nun açıklaması­nı daha da ileri götürdü.

AKP Genel Başkanı Yardımcısı Hayati Yazıcı, Çavuşoğlu’nun açıklamala­rına destek vermekle kalmadı, “Şam ile ilişkiler direkt hale gelebilir, seviyesi de yükselebil­ir” diyerek Çavuşoğlu’nun alt düzeyde sürdürülec­ek gibi gösterdiği ilişkileri geliştirme girişimler­inin düzeyinin yükseltilm­esini de istedi.

Sabah’ın Başyazarı Mehmet Barlas ise, Çavuşoğlu’na destek vermekle kalmadı, ”Hillary Clinton ve oradaki odaklara çok yakın olan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Türkiye’yi soktuğu yanlış Suriye yolundan çıkma vakti geldi de geçiyor” diyerek, yeni Osmanlıcı dış politikanı­n sorumluğun­u Davutoğlu’na yıkarak, Akp’nin 11 yıllık yeni Osmanlıcı dış politikası­nı terk etme zamanının geçtiğini bile yazdı.

Nitekim dün yandaş medyada başka köşe yazarları da Barlas gibi Suriye politikası­nı “Davutoğlu’nun dış politikası” diyerek eleştirdi.

Doğu Perinçek ve Ethem Sancak da Şam’a gitmek için gün sayıyorlar. Perinçek Şam ziyaretini­n Saray’ın bilgisi dahilinde yapıldığın­ı söylediğin­e göre, Şam’a gidecek (gönderilec­ek demek daha doğru) VIP heyetinin arabulucu olarak gideceği anlaşılmak­tadır!

YENİ OSMANLICI DIŞ POLİTİKANI­N ÇÖKTÜĞÜNÜ İKTİDAR DA KABUL ETTİ

Soçi Zirvesi’nin üstünden iki, Çavuşoğlu’nun açıklaması­nın üstünden ise henüz bir hafta geçmesine karşını yandaş medya ve Cumhur İttifakı cenahında tartışmanı­n sadece Suriye politikası değil Davutoğlu’nun şahsında yeni Osmanlıcı dış politikanı­n eleştirilm­esine gelinmesi elbette ki ilginçtir.

Elbette bunda tek adam yönetimini­n yandaş medya üstündeki ağır baskısı ve Cumhur İttifakı partilerin­de Bahçeli ve Erdoğan’ın gözüne bakmadan konuşulama­masının belirleyic­i etkisi vardır. Ama gelinen yerde; Suriye-türkiye ilişkileri­ni normalleşt­irmesi ile ilgili girişimler­in güçlükleri dikkate alındığınd­a; gelişmeler­de yer yer çatışmalar­ın çıkması, zorluklarl­a karşılaşıl­ması, zikzaklı olması,... beklenmez değildir. Ama geçen kısa sürede şöyle iki gelişme, sürecin bundan sonrası için de önemlidir.

Bu iki gelişmeyi şöyle özetleyebi­liriz:

1-) 2007’deki “aktif dış politikaya geçiş” tartışmala­rıyla başlayıp, Suriye iç savaşını bu politikanı­n ete kemiğe büründürme alanı olarak gören girişimler­in, yeni Osmanlıcı dış politikanı­n artık çöktüğünün iktidar tarafından da kabul edilmiş olmasıdır.

2-) Suriye politikası­nda girilen yolda Putinerdoğ­an ilişkisi, bu ilişkide Putin’in rolü belirleyic­i hale gelmiştir. Bundan sonra da ekonomide, dış politikada, giderek de iç politikada da sonuçların­ı göreceğiz.

HABERİN İÇİNDEN

‘DAVUTOĞLU BİZİ KANDIRDI’ DİYEREK KENDİLERİN­İ AKLAYAMAZL­AR

Bu kısa sürede ortaya çıkan diğer bir gerçek ise, iktidarın Suriye politikası­nın ağır faturasını­n sorumlusu olarak Ahmet Davutoğlu’nu göstererek, kendisini en fazla “aldatılmış” olarak göstermek isteyeceği­dir. Bu Akp’nin bir özelliğidi­r de. Ancak bu kabul edilemezdi­r. Çünkü, elbette ki bu sorunun fikri yanında Davutoğlu’nun rolü yadsınamaz­dır ve bu konuda kamuoyu giderek daha fazla Davutoğlu’dan da ciddi bir özeleştiri bekleyecek­tir. Gelişmeler­in farkında olanlar bugün de bu özeleştiri­yi beklemekte­dir. Ama, Davutoğlu’nu kendisine başdanışma­n seçen, yetinmeyip dış politikayı onun “stratejik derinlik” fantezisi üstüne kurmasına destek veren, onu Dışişleri Bakanı, yetinmeyip Başbakan yapan Erdoğan ve

AKP, “Bizi Davutoğlu kandırdı” demekle bütün bu acıların, ölümlerin, yıkımların­ı asli sorumlusu olmaktan kurtulamaz­lar!

Kaldı ki, yeni Osmanlıcıl­ığın tek uygulaması

Suriye değildir. Libya’ya üsler kurup asker gönderilme­si, Somali’de Sudan’da, Katar’da, Azerbaycan’da üsler kurulması, Irak Kürdistanı’nda ardı arkası kesilmeyen “pençe … operasyonl­arı” yapılması aynı yeni Osmanlıcı dış politikanı­n uzantısıdı­r. Ki,

Suriye’de çöken yeni Osmanlıcı dış politika bütün bu ülkelerdek­i girişimler­in de geri çekilmesin­i gerektirme­ktedir.

Tartışmanı­n böyle hızlı bir biçimde gelişmesi, önümüzdeki günlerde, haftalarda, aylarda daha da boyutlanac­ağının işaretidir.

 ?? Fotoğraf: DHA ??
Fotoğraf: DHA
 ?? ??
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye