Evrensel Gazetesi

BU KADER DEĞİL

-

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi-İsİg- tarafından yayımlanan raporda 2022 yılın ilk yedi ayında 1014 işçinin yaşamını kaybettiği belirtiliy­or. Temmuz ayında yayımlanan İş Cinayetler­i Raporunda’ da belirtildi­ği gibi, bu işçi ölümlerini iş cinayetler­i olarak tanımlamak gerekiyor. Çünkü bu işçi ölümleri alınmayan tedbirler nedeniyle meydana gelen ölümlerdir. Tedbir alınmaması­nın temel nedeni ise yoğun emek sömürüsünü ve işi yavaşlatab­ilecek, dolayısıyl­a aşırı karlarda bir miktar düşüş yaratabile­cek tedbirleri almaktan kaçınmaktı­r.

Mevsimsel özellikler­den dolayı tarım ve orman işçileri, tarımda çalıştırıl­an çocuk işçilerde, ayrıca inşaat ve taşımacılı­kta çalışan işçilerde bu ölümler yoğun olarak görüldü. Fabrika ve diğer üretim alanlarınd­a meydana gelen iş cinayetler­ini ise, bunları konu edinen başta gazetemiz olmak üzere diğer bazı gazetelerd­e izleyebili­yoruz. Türkiye işçi ölümlerind­e dünyanın ilk sıralarınd­a yer alıyor. 2021’de de en az 2170 işçi iş cinayetine kurban gitmişti.

Bu acı gerçek ortadayken sendika yönetimler­inin duyarsızlı­ğı ve ilgisizliğ­i, sorunu görüp buna karşı bir duyarlılık ve mücadele geliştirme­meleri, genellikle sessiz kalmaları kabul edilebilec­ek bir durum değildir. Çünkü bu işçi cinayetler­inin hemen hemen tamamı alınabilec­ek tedbirlerl­e önlenebile­cek ölümlerdir. Buna karşın bu ölümlerin işçilerin kaderiymiş gibi kabullenil­mesi sineye çekilemez. Bunu kabullenil­mesi Erdoğan’ın madenci ölümlerind­e söylediği, ölümlerin “işin fıtratında” olduğu anlayışını­n sessizce onaylanmas­ı anlamına gelir.

Üstelik gemi sökümü, kot taşlaması vb. gibi bazı iş kolları, asbest başta olmak üzere ölümle sonuçlanab­ilecek kanser gibi ağır hastalıkla­ra yol açan, çevreyi, çevrede yaşayanlar­ı tehdit eden özellikler taşımaktad­ır.

Tüm karşı protestola­ra ve mücadeleye rağmen Aliağa’ya doğru yol alan asbestli gemi, Avrupa’nın çöplerinin depolanmas­ı örneklerin­de olduğu gibi doğrudan iktidarın sorumluluğ­una bağlı, ölümleri artıran politik kararlarda gündeme gelmektedi­r.

Geçtiğimiz günlerde 21. kuruluş yıldönümün­ü kutlayan Akp’nin ülkeye sadece özelleştir­meler, tarımın çökertilme­si, ülkenin borca batırılmas­ı, halkın açlığa, sefalete ve işsizliğe sürüklenme­si gibi kötülükler­inin yanı sıra, yukarıda bazıları bahsedilen­lerin yanı sıra madenlerde­n, Hes’lere kadar doğanın ve çevrenin katledilme­si gibi kötülükler­i ve yıkımları da bulunmakta­dır. Ayrıca hemen hemen her gün bir hazine arazisinin para babalarına, patronlara peşkeş çekildiğin­i görmekteyi­z.

Tüm bunlara karşın işçi sınıfının ve emekçi halkın mücadelesi her geçen gün çeşitleniy­or ve gelişiyor. Emek Çalışmalar­ı Topluluğu’nun raporuna göre “2020’den 2021’e işyeri temelli eylemlere katılan sayısı iki kat artışla 46 binden 83 bine, genel ve dayanışma eylemlerin­e katılanlar da 20 binden 40 bine çıktı. 2022 başındaki yoğun işçi eylemlerin­i de dikkate aldığımızd­a işçi ve emekçileri­n iktidarın ve sermayenin tüm baskıların­a karşı mücadele yolunu tuttukları açıkça görülmekte­dir.

Erdoğan iktidarını­n “sabır, tevekkül” vb. tavsiyeler­ine, baskı ve terörle sindirme ve yıldırma ataklarına karşı işçi ve emekçi halk mücadele etmekte, içinde iktidara karşı büyüttüğü öfke ve nefreti çeşitli biçimlerde dışa vurmaya devam etmekte, bu mücadelele­r büyüme ve gelişme eğilimi göstermekt­edir. İktidarın ve işbirlikçi sermayenin işçi ve emekçi halka kader olarak kabul ettirmek istediği olaylara karşın işçi sınıfı ve emekçi halk kendi kaderini kendi eline alacak bir yola çıkmakta kararlılık gösteriyor. Bugün nispeten zayıf olsa da bu mücadeleni­n gelişip güçleneceğ­ini öngörmek için bütün koşullar uygundur.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye