ORTAK MÜCADELE ARAÇLARI YARATILMALI
SÖMÜRÜCÜLER aynı, onların karşısında duran işçiler ise karşı safta bir arada. Türkiyeli işçi ve emekçilerin, göçmen işçi ve emekçilerle ortak mücadele etmesinin yolunu açacak araçların yaratılmasına, entegrasyon sürecinin işletilmesine bir an önce başlanmalı. Burada en fazla görev tabii ki sendikalara, emek örgütlerine düşüyor.
2022’ye yansıyan sadece sorunlar değildi elbet… Mücadeleler, çözüm arayışları ve talepler de yıl içinde dile getirildi mülteciler tarafından. Ağır koşullarda çalıştırılan Suriyeli Meryem kötü koşullara, baskılara, iş kazalarına ve sendikalaşan yerli işçilerin işten atılmasına karşı fabrikada sendikalaşma çalışmasına öncülük etmişti ve işten atılmıştı.
Mücadeleyle Türkiyeli işçilerin kendisine bakışının değiştiğini kaydeden Meryem, “Sadece kendim için değil tüm işçiler için mücadele ettim. Yine yaparım” demişti.
Türkiye’yi göçmen deposuna dönüştürenlerin esas hedefi, elbet patronlar için ucuz iş gücü cennetini yaratmaktı. Nitekim birçok açıklamada “Mülteciler bizim can simidimiz” sözlerini bakanlar, görevliler tarafından duyduk.
2022’nin sonuna yaklaşırken her mülteci işçinin ortak talebi, insanca çalışmak ve insanca yaşayabilmek. Irkçılık ve ayrımcılığın yanı sıra kayıt dışı ve güvencesiz çalışma koşulları mülteci işçileri daha kötü koşullarda yaşamaya zorlarken aynı koşullar Türkiyeli işçilerin de yaşam koşullarını aşağıya çekiyor.
Talepleri ortak olan yerli ve mülteci işçilerin ortak mücadele hattına girmeden haklarını yukarıda eşitlemesi pek mümkün görünmüyor. Sınırlı sayıdaki örnekleri artırabilmek, her iki tarafın (aslında tek taraf), işçi sınıfının çıkarına bir yolun taşlarını birlikte döşeyebilmek ibreyi emek lehine kaydırabilmenin ön koşulu olarak öne çıkıyor.