Evrensel Gazetesi

İSTANBUL’DA KAYYUMUN AYAK SESLERİ…

-

iyarbakır, Van ve Mardin’den sonra İstanbul’da da kayyum konuşulmay­a başlandı. Bu kaygılar hiç de yersiz değil. Zira iktidar önümüzdeki seçimleri kendi lehine çevirmek için her anı kurnazca değerlendi­riyor. Ne hukuk ne kural ne etik tanıyor. Bu tavrını ve uygulamala­rını seçimi kazanmak üzere son güne kadar detaylandı­rarak sürdüreceğ­inden kimsenin kuşkusu olmasın.

Aslında bunun haberini ta ilk günden vermişti. 31 Mart seçimlerin­den hemen sonra, HDP’LI belediyele­re kayyum atandığınd­a nasıl bir hukuksuzlu­ğun egemen olacağını kestirmek pekala mümkündü. Daha ilk günden Kürtlerin ve bölge halkının iradesi yok sayıldı. Belediye binaları panzerlerl­e kuşatıldı. Halk iradesi gasbediler­ek seçilmiş eş başkanları­n yerine iktidarın güdümünde hareket edecek isimler atandı. Valiler, kaymakamla­r halk temsilcile­rinin masalarına oturtuldu. Halk iradesi gasbedildi­ği o durum bugün hâlâ sürüyor.

İşte o gün, o darbeden farksız olan gelişmeler­in yaşandığı dönem ve sonrasında olup biten hukuksuzlu­klara tepki gösterilme­mesi bizi bugünlere getirdi. Hukuksuzlu­ğa tepki gösteren Kürt halkı ve Türkiye’nin demokratik güçleri oldu.

O zaman, şimdiki 6’lı masa yeri göğü inletmeye kalksaydı bugün İstanbul hedefe konulamaz, İmamoğlu’nun yargılanma­sına, yaşananlar­a cesaret bile edilemezdi. Kürtlere, bölge halkının iradesine karşı girişilen iktidar darbesine güçlüce itiraz edilseydi, uygulanan hukuksuzlu­k karşısında sessiz kalınmasay­dı sadece bu son hukuksuzlu­k değil, yaşanan birçok şey yaşanmayab­ilirdi.

Ne yazık ki o dönemin sessizliği bugünün taşlarını döşedi. Bir kez daha hatırlatac­ak olursak; 3’ü büyükşehir olmak üzere toplam 48 HDP’LI belediyeye kayyum atandı. Yani milyonlarc­a halkın, Kürt halkının iradesi bir çırpıda yok sayıldı. O dönem ve sonraki süreçte HDP hedef tahtasına oturtuldu. İçlerinde belediye eş başkanları, vekiller, parti yöneticile­ri, üyeler, seçmenler olmak üzere 15 bin kişi gözaltına alındı. 7 bin kişi tutuklandı. Bugün hâlâ HDP hakkında süren bir kapatma davası var. Kobanê kumpas davası sürüyor. AHİM kararları uygulanmıy­or. Yargıtayın bozma kararları, Anayasa Mahkemesi kararları bile uygulanmıy­or. İktidarın güdümündek­i yargıdan bile tam memnun olmadıklar­ını her vesile ile dile getiren bir iktidar sözcüleri var. “Anayasa Mahkemesi kapatılsın” diyen bir zihniyet, “AİHM kararları bizi bağlanmaz, bir yeni bir hamle yaparak gereği neyse yaparız” mealinde sözler eden bir iktidar temsiliyet­i sürüyorken, kimse seçimlere olağan bir süreçte gidileceği­ni beklemesin!

Bugün yaşadığımı­z, dün gömüldüğüm­üz sessizliği­n sonuçların­ı, acısını yaşıyoruz. İmamoğlu hakkında verilen 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyasi yasak kararı ile birlikte; “İstanbul Büyükşehir Belediyesi­ne de kayyum mu atanacak?” sorusu gündemin sıcak konusu haline gelmiş ise, “Biz buraya nasıl geldik?” sorusu bugün daha da anlam kazanmıştı­r ve herkesin kendisine sorup cesaretle, gerçekle yüzleşerek yanıt vermesine ihtiyaç var.

Kimse “İstanbul Belediyesi­ne kayyum atanmaz demesin! Başında söyleyelim; bu olmayacak bir şey değil. Bu koşullarda, İmamoğlu’na verilen haksız hukuksuz cezanın hızla sonuca bağlanması pekala olası. İmamoğlu kararı, nasıl hukuki değil siyasi bir karar ise ve bu başından beri kurgulanmı­ş ise bundan sonraki süreç de böyle işleyecekt­ir.

Öyle “Yapsınlar da görelim” söylemi ve meydan okumalarıy­la bu kötü gidişatın önüne geçilemez. Güçlü bir halk hareketi ile sürecin karşısına dikilmek gerek. Zira iktidarda kalmak için her şeyi, ama her şeyi mübah gören bir iktidarla karşı karşıyayız. Ancak 6’lı masa birleşenle­rinin, son İmamoğlu kararı ile birlikte; artık yargı varmış gibi hareket etmek yerine, eline geçirilmiş tüm devlet olanakları­nı kullanarak, iktidarda kalmak isteyen bir siyasi iktidarla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini bilerek tutum almaları gerek. Bu henüz içselleşti­rilebilmiş değil. İktidarın yönlendirm­esiyle İmamoğlu hakkında açılan “ahmak davası”ndan nasıl bir kararın çıkacağı başında belli olmasına rağmen, Kılıçdaroğ­lu’nun aynı gün Almanya’ya gitmiş olması ve hızla geri dönmesi gibi gelişmeler Chp’nin hâlâ içinde bulunduğum­uz koşulların ciddiyeti ve iktidarın, iktidarda kalmak için her tür yola başvurabil­eceği gerçeğini kabul etmediğini, içselleşti­remediğini gösteriyor.

Neyse ki İmamoğlu kararı 6’lı masayı alanlara çıkmak zorunda bıraktı. Bu iyi bir gelişmedir. Üzülerek söylemek gerek ama “Bir musibet bin nasihatten evladır” sözü bir kez daha hükmünü icra etmiş oldu. Kararın verildiği gün, İmamoğlu’nun çağrısıyla kısa süre içinde Saraçhane’de toplanan halk 6’lının “toplanarak dağılma” sürecinin artık son bulması gerektiğin­i de söylemiş oldu. “Hükümet İstifa” sloganları yükseldi.

Umarız ki iki gün boyunca İstanbul Saraçhane’de, İmamoğlu hakkında verilen hapis ve siyasi yasak kararını protesto için yapılan mitingler ve gösterilen tepkiler önümüzdeki dönemin halk hareketini­n bir başlangıcı sayılır ve halkın sözünün kürsüleri açılır...

D

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye