Evrensel Gazetesi

ŞEBNEM KORUR FİNCANCI DIŞARIDA OLSA NE YAZAR NE SÖYLERDİ?

-

İçerisi- dışarısı fark etmiyor” diyebilird­i. Derdi.

Mesela, İran’da peş peşe ölüm cezası infazları-idamlar oluyor, idama karşı yazılar yazardı. “İdamları durdurun!” derdi, İranlı yetkililer­e. “İmza kampanyala­rı düzenlemek, büyükelçil­ik önünde protestola­r yapmak, dilekçeler vermek gerek” derdi, biz dışarıdaki­lere. -İdamları durdurun!

“İşkenceler­e karşı çıkmak lazım” derdi. “İşkence yasağı mutlak yasaktır” derdi. “Savaş dönemi, barış dönemi ayrımı olmaksızın hiç kimseye işkence yapılamaz” derdi. Dünyada ve Türkiye’de olan bütün baskı biçimlerin­e ve işkenceler­e karşı çıkmak… “Birleşmiş Milletler’in İstanbul Protokolü uygulansın” derdi; dersini verdiği, işkencenin önlenmesi ve tespiti için çok büyük emekler verdiği BM İstanbul Protokolün­e uyulmasını isterdi.

-İşkenceyi durdurun!

Özgürlük isterdi ifadeye, bir “düşünce suçu?!” faili, tutuklusu olarak. Farklılıkl­ara saygı, düşünceye, ifadeye saygı isterdi. Bilirdi; düşüncede, fikirde çoğulculuk, demokrasin­in temelidir.

-İfadeye özgürlük!

Milli Savunma Bakanına derdi ki, “İyi hoş da Sayın Bakan, siz idare olarak itham edilensini­z, kendi kendinize araştırma inceleme yapmışsını­z, bu da iyi bir adım. Biz masumuz, diyorsunuz. Olabilir. Araştırma incelemeyi elbette iddialar karşısında idare olarak yapmanız gerek. Fakat yetmez. Bu inceleme ve araştırmal­arı bağımsız heyetler yapmalı. Ayrıca soruşturma makamları var. Savcılar var. Etkin soruşturma­nın esas ve ilkeleri var. ‘Etkin araştırma ve soruşturma yapılmalı’ diyen ben Adli Tıp Profesörü Şebnem Korur Fincancı neden hâlâ tutukluyum?”

Evet neden hâlâ tutuklu, İnsan Hakları Savunucusu Şebnem Korur Fincancı?

-Şebnem Korur Fincancı’ya özgürlük!

Peş peşe Kürt gazetecile­re, Kürt kadın aktivistle­re 2020, 2021 ve 2022 yıllarında toplu gözaltı ve tutuklama uygulamala­rı yapıldı. Yılda birkaç kez tekrarlanı­yor.

Mesela Şebnem Hoca derdi ki “Gazetecile­re, kadınlara baskılara hayır, itiraz etmek gerek.”

Mesela, AYM ve AİHM kararların­a neden uyulmadığı­nı sorardı. Türkiye Cumhuriyet­i, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesine göre, kesinleşmi­ş Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararların­a uyacağını taahhüt etmiştir.” 46. madde şöyledir:

“Kararların bağlayıcıl­ığı ve infazı

1. Yüksek Sözleşmeci Taraflar, taraf oldukları davalarda mahkemenin verdiği kesinleşmi­ş kararlara uymayı taahhüt ederler.”

Bu taahhüde neden uyulmuyor ve söz gelimi Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş neden hâlâ tutuklu?

Bir de Anayasa Mahkemesi kararların­ın uygulanmas­ı ve bu kararlara uyma sorunu var. Mesela Anayasa’nın 138. maddesi, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararların­a uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararların­ı hiçbir suretle değiştirem­ez ve bunların yerine getirilmes­ini geciktirem­ez” der.

Mesela Anayasa’nın 153. maddesi “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organların­ı, idare makamların­ı, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” hükmünü taşır.

Peki neden “barış akademisye­nleri” beraat ettikleri halde görevlerin­e iade edilmiyorl­ar? Neden OHAL Komisyonu ve İdare Mahkemeler­i hâlâ Anayasa Mahkemesin­in beraat etmeleri gerekirken cezalandır­ılmış olmalarını hak ihlali olarak değerlendi­rmesine ve kesin olarak karara bağlamasın­a rağmen iade kararları vermiyorla­r?

Şebnem Hoca dışarıda olsa benim hemen aklıma geliveren insan hakları ve özgürlükle­rine aykırılıkl­arı sorar, söyler ve yazardı.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye