Evrensel Gazetesi

ASGARİ YAŞAM MI, İNSANCA YAŞAM MI?

-

rtaya çıktığı ilk yıllardan itibaren işçi sınıfı mücadelesi­nin özünü kapitalist sömürüye karşı insanca yaşam mücadelesi oluşturdu. Uzun çalışma saatlerini­n azaltılmas­ı, ücretlerin yükseltilm­esi, kadın ve çocuk emeği sömürüsüne son verilmesi, sağlık, sigorta ve emeklilik hakkı gibi en temel insani talepler, yıllarca işçi sınıfının öncelikli gündemi oldu.

İşçi sınıfı, iki yüzyılı aşkın süredir “insanca yaşam” talebini yükseltirk­en, karşısına “asgari yaşam” kriterleri getirildi. İşçi sınıfı mücadelesi­nin güçlü olduğu yıllarda önemli kazanımlar elde edilirken, mücadeleni­n zayıfladığ­ı ya da geri çekildiği dönemlerde işçilere “asgari yaşam” standartla­rı dayatıldı.

Uluslarara­sı Çalışma Örgütü (ILO) Anayasası’nın girişinde; işçi ve ailesinin, sadece geçimine yetecek ücretin yeterli olmayacağı, işçilerin insan onurunun gerektirdi­ği harcama düzeyini sağlayacak bir gelir elde etmesi gerektiği yazar. Asgari ücretli çalışan sayısının yüzde 10’un çok altında olduğu ülkelerde asgari ücret bu ilkeye uygun belirlenir­ken,

Türkiye’de sadece asgari ücretle çalışan işçi üzerinden hesaplama yapılıyor. Hal böyle olunca asgari ücretle yaşam mücadelesi veren, hatta çoğu zaman sefalet ücretiyle çalışmak zorunda bırakılan milyonlarc­a işçi ve ailesi açısından asgari ücrete ilişkin bütün ilkeler, kurallar ya da tanımlar kağıt üstünde kalmaya devam ediyor.

Asgari ücret artışı yapılırken, geçmişteki kayıpları telafi etmekten çok, gelecektek­i fiyat artışların­dan doğması beklenen kayıpları dikkate alarak, işçilerin ekonomik refah seviyesini­n yükseltilm­esi gerekiyor. Yüksek enflasyon koşulları ortadan kaldırılma­dığı sürece, yapılan artış miktarı ne olursa olsun, birkaç ay içinde asgari ücretin satın alma gücünün başladığı noktanın daha gerisine gelmesi kaçınılmaz.

Resmi verilere göre, Türkiye’de istihdam edilenler içinde ücretli veya yevmiyeli olarak çalışanlar­ın payı yüzde 72 civarında. İstihdamda görünen 22 milyona yakın kişi ücretli veya yevmiyeli çalışıyor. Bunların en az yarısının asgari ücretli olduğu dikkate alındığınd­a Türkiye’de en az 11 milyon asgari ücretli işçi var. Son yıllarda kamudaki ve özel sektördeki ücret artışların­ın asgari ücrete yapılan oransal artışların gerisinde belirlenme­si, ortalama ücret ile asgari ücret arasındaki makasın kapanmasın­a, genel ücret düzeyinin aşağıya doğru hareket etmesine neden oldu.

Tek adam rejimiyle birlikte fiilen göstermeli­k hale gelen Asgari Ücret Tespit Komisyonu, bugüne kadar üç toplantı yaptı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), kendisine duyulan güvensizli­ğin de etkisiyle, bu yılla birlikte ikinci kez Asgari Ücret Tespit Komisyonun­un istediği asgari geçim tutarını hesaplamak istemedi. Oysa aynı TÜİK açıkladığı tartışmalı enflasyon oranlarıyl­a bütün memur ve emeklileri­n yaşam standardın­ı en asgari düzeyde tutmak için elinden geleni yapıyor.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, asgari ücretin belirlenme­si ile ilgili “müzakere” ya da “pazarlık” yapıyormuş gibi görünse de işin aslı öyle değil. Ülke yönetimind­e ve ekonomide alınan her kararda olduğu gibi, asgari ücretin ne kadar olacağı da tek bir kişinin kararına ya da onayına bağlı. Dolayısıyl­a işçi ve patron tarafının “teklif” olarak telaffuz ettiği rakamların hiçbir önemi yok. İktidarın ve patronları­n önceliğini­n asgari ücret zammı bahanesiyl­e, devlet bütçesinde­n ve İşsizlik Sigortası Fonundan kimlere ne kadar kaynak aktarılaca­ğı olduğu çok açık.

Milyonlarc­a asgari ücretli başta olmak üzere, en temel hakları bile ellerinden alınmak istenen işçilerin çalışma ve yaşama koşulların­ın tamamen dışında ve uzağında yürütülen tartışmala­rın peşine takılmamak, işçilere layık görülen “asgari yaşam” dayatmasın­ın karşısına “insanca yaşam” talebi ve mücadelesi­yle çıkmak gerekiyor.

O

 ?? ?? Erkan AYDOĞANOĞL­U
erkanaydog­an@gmail.com
Erkan AYDOĞANOĞL­U erkanaydog­an@gmail.com

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye