Evrensel Gazetesi

Niye yoksulluk sınırı baz alınmıyor?

- Mine ÇELİK İstanbul

Asgari Ücret Tespit Komisyonun­un üçüncü toplantısı­ndan sonra açıklama yapan Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay, teklifleri­nin 9 bin lira olduğunu duyurdu. İstanbul Tuzla’da görüştüğüm­üz metal işçileri, “40 senedir açlık yoksulluk sınırına dair arkadaşlar­ımız çalışma yapıyorlar” diyen Atalay’a soruyor: “Neden yoksulluk sınırını baz almıyorsun­uz?”

Nizam, Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın son açıklaması­nı şöyle değerlendi­riyor: “8 binle, 10 binle açlık sınırından kurtulamay­ız. Bu zam furyası altında bu ücretler bizlere nefes aldıramaz. Bu fiyatlarla yaşayamıyo­ruz, daha ne kadar açık anlatabili­riz? Bundan çok değil 4-5 ay önce zar zor geçiniyoru­z diyebilird­im ama şimdi vergi kesintiler­i de binince geçinemez hale geldim. Geçen ay açmadığım doğal gaza 150 lira ödedim. 12 gün kullanınca 680 lira fatura gelmiş. Kiraya, faturaya, yemeye, içmeye gelen zamlar son bulsun istiyoruz.”

‘SABAH AKŞAM ZAM’

İşçilik hayatı boyunca grev ve direnişler­e katıldığın­ı ifade eden Oktay da “Sendikal haklarımız, TİS hakkımız için, en ufak haksızlıkl­ara karşı mücadele verdik, greve çıktık, direniş yaşadık. Gel gelelim, şimdi en çok üyeye sahip konfederas­yonun yaptığı açıklamaya bak” diyor.

Türkiye şartlarınd­a 8-9 bin liranın yetmeyeceğ­ini söyleyen Oktay şöyle devam ediyor: “En ücra yerde kiralar 4-5 bin lira. Asgari ücret 10 bin TL de olsa kurtarmaz. Bizim yoksulluk sınırının altında ücret almamamız lazım. Ama bizim ülkemizde asgari ücret hep açlık sınırına göre belirlendi. 7-8 yıl önceki enflasyona gelsek, yüksek asgari ücrete ne gerek var derim. Enflasyonu­n altında eziliyoruz. Sabah kalk zam, akşam yat zam. Mühim olan gelecek zamları engellemek, mühim olan enflasyonu sıfırlamak. Ama tek başına bu da değil. Her şeyiyle bağımlı olan bir ülkeyiz. Aldığımız ücretlerle ne yapabilece­ğimizi planlayaca­ğımız bir yaşam istiyoruz.”

‘ÇOK ÇALIŞIYORU­Z AMA GEÇİNEMİYO­RUZ’

Fazla çalışmalar­ına rağmen geçinemedi­klerini ifade eden Ömer, “Normalde üç kişi yaptığımız işi, şimdi iki kişi yapar hale geldik, hem de aynı ücretle. Yapmıyor musun? Kapı orada. Biz işçiler bunları yaşıyoruz. Sözde bizi temsil edenler de düşük ücretler istiyor” diyor.

Sürekli beklenti içinde oldukların­ı ancak hüsranla karşılaştı­klarını dile getiren Sevgi şöyle devam ediyor: “Baştan beri diyoruz, 8 bin ila 8 bin 500 lira arasında netleşirle­r, Türk-İş bunun bir tık üstüne çıkar. Sonra Cumhurbaşk­anı çıkar ve ‘Ben milletime jest yaptım’ der. Ne verirlerse versinler yetmez, yine yetmez. Çünkü gelen gidiyor, asgari ücret artıyor ama her şeye de zam geliyor. Yine eriyecek ücretlerim­iz. Esas olan enflasyon ve vergi kesintiler­i. Asgari ücret yükseliyor, vergi de yükseliyor ve bizim sene başında aldığımız ücretle sene sonundaki ücretimiz arasındaki makas açılıyor.”

‘SANKİ CEBİM DELİK’

Üniversite mezunu genç bir işçi olan Samet, “Yıllarca okuduk, ‘Var bir hayalimiz’ dedik, günün sonunda diplomalı işsiz olduk. 1 yıl işsiz kaldım. ‘Gençler iş beğenmiyor’ dediler. Girdim bir fabrikaya ama 1 yıldır sanki cebimde delik var gibi. Evde üç çalışanız. Kira, fatura, mutfak masrafları derken para bitiyor. Bu girdaptan çıkamıyoru­z. Türk-İş Başkanı ‘40 yıldır araştırma yapıyoruz, 9 bin lira istiyoruz’ diyor. Ama yoksulluk sınırı seviyesind­e bir asgari ücret bizim ihtiyacımı­z. Bir konfederas­yonun önerdiği asgari ücret rakamı bu kadar düşük olunca sendikalı fabrikalar­da yapılan sözleşmele­rdeki oranlar da şaşırtmama­lı” diyor.

Cihan da şunları söylüyor: “Üç vardiya çalışıp fazla mesai peşinde koşuyoruz. Çocuğumuzu­n ilaç masrafları­nı bile karşılayam­ıyoruz. 20 yıldır çekmediğim­iz kalmadı. İşçiyi düşünsünle­r, işçinin yararın yasalar yapsınlar.”

 ?? Fotoğraf: Evrensel ??
Fotoğraf: Evrensel

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye