‘Vergiden muaf olmak istiyoruz, ek işe gitmek istemiyoruz’
altepe Belediyesi işçilerinin bordrosuna yol, yemek, yan haklarla birlikte ücretleri 12 bin lira olarak yansısa da ceplerine giren ücret bu olmuyor. Vergi kesintileri, aldıkları ücretlerin ihtiyaçlarını karşılamaması işçileri ek işlere ve fazla mesailere yönlendiriyor. İşçiler, “Yılın 6 ayı devlete çalışıyoruz. Uyandığımız anda vergi ödemeye başlıyoruz. Yoksulluk sınırından az alan işçiler vergiden muaf olmalı” diyor.
16 senelik belediye işçisi, “Aralık ayında vergi olmasaydı, elime geçecek para 11 bin 500 lira civarı olacaktı. Ancak vergi diliminden ötürü elime geçen 10 bin 200 civarı. Yemek, yol içinde. Çıplak ücretimiz; şoförlerin günlük 365 brüt, işçilerin 340 brüt. Vergi bizi çok kötü etkiliyor. Bugün yoksulluk sınırının altındaki işçinin vergiden muaf olması lazım. Ama biz ilk üç ayda vergi dilimine giriyoruz. Yol, yemek, taban ücreti, Agİ’sini ekleyince bordromda 12 bin lira yazıyor. Halbuki benim elime geçen para net 8 bin lira. Ben işe gelmek için yola, çalışırken günde iki sefer yemeğe para harcıyorum. Bunlar bizi etkiliyor tabii. Bunlar benim bordroma yansıdığı için ne oluyor, sigorta pirimim yüksek görünüyor, vergi dilimine giriyorum ilk 3 ayda, benden yüzde 20 para kesiyor. Yolundan da, yemeğinden de taban ücretinden de kesiyor yani. Yıl sonunda da uçurum var. Daha önceki yıllarda, maaşıma vurduğum zaman yıl sonu kesilen vergi bir maaşıma denk geliyordu. 11 ay kendime bir ay devlete çalışıyordum, 5 bin lira kazandığım zaman. Ama şimdi 3 ay devlete çalışıyorum. Bir gün kalktığımda; sabah kahvaltımdan, yol paramdan, aldığım sakızdan dahi vergi kesiliyor. Elektriğim, suyum, pazarımdan her şeyden vergi kesiliyor. Aldığımız ücret karşılamıyor harcadığımız emeği. Bedava yaşıyoruz. Karın tokluğu bile yok.”
M‘BENDEN DEĞİL PATRONDAN KESSİNLER’
Patronlara sürekli vergi affını hatırlatan işçi, “Benden daha çok vergi kesiliyor patrona göre. O gider gösterebiliyor. Dükkanına aldığı çayı gider gösteriyor, vergisi yok. Vergi affı geliyor. Benim aldığım çaydan vergi kesiliyor. Bize hiçbir faydası yok vergi kesintisinin.
Ben geçinemiyorum. Ben sağlık için değil, mecburiyetten şekeri bıraktım. Benden değil, o vergiyi patronlardan kesecek! Ben niye kazandığımın 3 ayını devlete verip, bedavaya çalışayım? O bir ay beni 3 ay geriye atıyor zaten. Gerçekten bedava çalışıyoruz, bir de diğer vergileri düşün! En az 6 ay devlete çalışıyorum demek oluyor hesaplayınca” dedi.
Asgari ücret zammıyla beraber temel ihtiyaçların ve her türlü giderin zamlanacağını söyleyen işçi, “Asgari ücret zammından sonra her şeye zam gelecek. Bunu önceden de yaşadık. Asgari ücret 9 bin lira olsa patır patır zam gelecek ardından. Bu zamların da, verginin de durması lazım ki rahat edelim” diyor ve ekliyor: “Biz sefalet yaşıyoruz. Yoksulluk ücreti 27 bin lira. Biz fas fakiriz yani” ifadelerini kullandı.
6 yıllık bir başka işçi ise, “Yemek ücretimiz 53 lira. Yemiyoruz, aç gidip aç geliyoruz. Bizde yemek yeme olayı yok. Herkes alışveriş yapıyor o parayla evine. O yemek parasını kendimize harcarsak yandık. Sabah iki poğaçadan başka bir şey yok” diye konuştu.
Ücretlerin iyileştirilmesi gerektiğini ifade eden işçi yoksulluk ücretinin ortalama ücret olması için mücadelenin gerekli olduğunu belirtti: “Maaşların iyileştirmesi lazım. Ama bu ülkede çok zor. Olmayacak şey yani. O yetiyi kaybettik. Ne olacağını düşünemiyoruz artık. Ücretlerin yoksulluk sınırına çıkması imkansız çünkü öyle bir örgütlülük yok. Devletin, patronların gücü var, bu ücreti verebilirler işçiye. Bankalar yüzde 500 kâr etmiş baksana. İşverenlerin hepsi kâr ediyor. Hepsi parasına para kattı. Zengin çok zengin oldu. Fakir yerin dibine battı. Önceden benim bankalara borcum yoktu, şimdi 6-7 bankada -10 bindeyim. Gelirim 10 bin lira, aylık borç ödemelerim 20 bin lira. Yakında icra da gelir. İki çocuğum var. Çocukların ihtiyaçlarını bu borç