‘5.5 SAATLİK YOLU KELEPÇEYLE GETİRİLDİM’
SAVUNMASINDA hakimin kendisine “sen” diye hitap etmesine tepki gösteren Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Ankara’dan İstanbul’a kelepçeyle getirilişinin adil yargılanma hakkının ihlali olduğuna dikkat çekti. 64 yaşında olduğunu ve insanlık onuruna aykırı olarak 5.5 saat boyunca kelepçeyle getirildiğini dile getiren Fincancı, “Ben elinde silah olan biri değilim. Benim tek silahım kalemim ve beynim” dedi.
‘BİLİMSEL İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKIMI KULLANDIM’
Sözlerine Sokrates’in savunmasına gönderme yaparak devam eden Fincancı, “Ben de bu suçlamaların üzerimdeki etkisini bilemiyorum ama kim olduğumu da unutmadım” dedi. Mesleğini, kimliğinden bağımsız tüm insanları görünür kılma çabasıyla sürdürdüğünü belirten Fincancı, “Yıllarımı verdiğim adli tıbba, iddianameyi yazan ve adli tıbbı bildiğini iddia eden savcıdan daha çok hakimim. Videodaki belirtiler üzerine yaptığım tıbbi değerlendirme bir ön tanıdır. Tanıya erişebilmek için de etkili ve bağımsız bir soruşturma ve belgeleme gerekmektedir” diye konuştu. İnsan hakları savunucusu olarak ifade özgürlüğü ve toplumun haber alma hakkını savunma sorumluluğu olduğunu hatırlatan Fincancı, “Hekimlik, insanlığa karşı suçların ve halk sağlığına zarar veren her unsurun karşısında durmaktır. Nâzım Hikmet’in de dediği gibi ‘Yaşamak ciddi iştir” ifadeleriyle savunmasını sonlandırdı.
‘NE KAÇMASI? BU TOPRAKLARA BORCUM VAR’
Duruşmaya verilen aranın ardından Fincancı, savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunmasını yaptı. Cezaevinin elbette çok zor olduğunu ama bilim insanı için bulunmaz bir nimet olduğunu dile getiren Fincancı “Gazeteye de hapishane günlükleriyle orada yaşananları yazıyorum” dedi. Tutukluluğun devamında kaçma şüphesinin aklı aşan bir durum olduğunu çünkü hakkındaki soruşturmaya rağmen ülkeye döndüğünü, ayrıca dünyanın neresinde olursa olsun adli tıp hastanelerinde çalışabileceğini hatırlatan Fincancı “Bu topraklara borcum var. Ayrıca Ttb’nin Merkez Konseyi başkanıyım. Ben şimdiye kadar devletin verdiği hiçbir görevi üstlenmedim. Ttb’deki görevim de devletin verdiği bir görev değil, arkadaşlarımın verdiği bir görev. Bu sorumluluğum devam ediyor” diye konuştu.