ERDOĞAN’IN, MAİYETİNİN ÖRTBAS ETTİĞİ O BEYANININ SES KAYDI ‘PATLAR’ MI?
GEÇEN Cuma…
Fox Tv’de, ‘Orta Sayfa’da (16 Aralık 2022) İmamoğlu’na reva görülen mahkeme kararı değerlendiriliyordu…
Laf Erdoğan’ın Türkmenistan dönüşü uçakta yaptığı “sansürlenen” açıklamaya geldi…
Nevşin Mengü açtı mevzuyu, Deniz Zeyrek aldı yürüdü, tamama erdirdi…
Cumhurbaşkanının sansürlenmesi tamam ilk değil ama yine de önemli, şüphesiz…
Fakat daha önemlisi sansürlenen konuşmanın muhtevası...
Oraya gelmeden, o beyanları mühim kılan arka planı hızla özetleyeyim:
Bizim ana yazıda da göstermeye çalıştık…
Rejim medyası, mahkemenin İmamoğlu kararı ile Saray arasında hiçbir ilişki olmadığını göstermeye çalışıyor (idi)...
Gerçi bir yandan da tıpkı AKP kurmaylarında rastladığımız gibi, “Mahkeme kararı bu; doğru bulmasak da uymak lazım” diyerek, ilk sıcak tepkileri savuşturduktan sonra demir atacakları sahici pozisyonlarının koordinatlarını veriyorlardı…
Hem öyle hem böyle; birbirini yalanlayan zıt görüşleri peş peşe sıralamak; malum; kafa karıştırmaya, muhatabı olan toplumu paralize etmeye dönük kara propaganda taktiği… Ve evet:
Aynı tornadan çıkmış intibaını güçlendiren söz ve argümanların savunulması (“hedef Kılıçdaroğlu”), dikkatleri Saray’dan uzaklaştırarak meseleyi altılı masa içindeki iktidar kavgasının devamı olarak lanse etmek, muhalefetin enerjisini içe döndürecek, birbirini kollamaya sevk edecek provokatif iddiaları öne çıkarmak, tarafları kışkırtmak (“Akşener Chp’nin içini karıştırmak için hamleler yapıyor”); bu propaganda setinin farklı mecralara konuşlandırılmış ekipler tarafından tedavüle sokulması; İletişim Başkanlığının epey faal olduğunu söylüyor bize…
‘İletişim’ başkanlığının aktif “oyun kurucu” rolleri meğer bunlarla, sadece görünen ve hissedilenlerle sınırlı değilmiş… Ötesi de olduğunu işte bize ‘Orta Sayfa’ anlattı…
Dediğim gibi, yolu Mengü açtı, Zeyrek detaylandırdı: Türkmenistan dönüşünde mürettebatındaki gazetecilere, “Cumhurbaşkanı demiş ki, ‘Bu yargı kararıdır, gereği yerine getirilmelidir’… ‘Ben getirdim, gittim Pınarhisar Cezaevinde yattım. Eğer onun da başına gelirse, gereğini… [yapacak]”
Yani:
“Ben nasıl getirdiysem gereğini yerine, İmamoğlu da karar ne olursa bırakın o da yerine getirsin, ne konuşuyorsunuz gibi bir şey söylemiş Cumhurbaşkanı.”
Bunları ne zaman söylüyor:
“Henüz mahkeme kararını açıklamadığı sürede”
Pekii…
Mahkemenin muhatabına duyurmadığı kararı Erdoğan’ın önceden bildiğini düşündüren bu beyanları ahali neden duymadı?
Çünkü: Sansürlenmiş…
Neden?
Zeyrek, Erdoğan’ın bu konuşmasının kayıtlardan çıkarılma sebebini de aktarıyor:
“Orada yapılan bu metnin [konuşmanın] metinden çıkarılmasına gerekçe de şu: Yani bırakın tartışma sürecinde biz olmayalım, muhalefet kendi içinde adaylık kavgasını derinleştirsin bu karar üzerinden. Yani altılı masaya İmamoğlu sorunu intikal etmiş olsun, Kemal Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasındaki çekişme büyüsün; İmamoğlu güçlenecek ya hani, onun üstünden Meral Akşener ile Kılıçdaroğlu arasında çekişme derinleşsin, gibi bir analiz yapılmış. Bu bizim işimiz değil…”
Nasıl ama?!
Deniz Zeyrek, Sözcü’deki köşesinde de yazdı bunları… Ve bildiğim kadarıyla, İletişim Başkanlığından bir yalanlama gelmedi...
Belki de Zeyrek’in program arkadaşı Çiğdem Toker’e cevap verirken; İsterse “Yalanlasın… Bulurum bir tane kayıt cihazı, sesinde açıklarım” restini çekmesinden…
Deniz Zeyrek’in konuşmasına bakılırsa, Akp’nin İmamoğlu kararı konusunda kurmaya çalıştığı, Saray’ı masum hatta mağdur gösteren tüm hikayesini yerle bir edecek ses kaydı çok da ulaşılmaz bir yerde değil…
Açıklanır mı merak ediyorum…
Bir de şunu merak ediyorum:
Muhalefet neden üstüne üstüne gitmez bu mevzunun… Neden (gazeteciler de tabii) gündeme getirmez ve sormaz hiç değilse İletişim Daire Başkanlığına, nedir bu işin esası diye…
Mürettebattan yürekli bir gazetecinin çıkmasını mı bekliyorlar acaba?