Evrensel Gazetesi

HAVZAYI RÖDOVANSLA PARÇA PARÇA ETTİLER

-

Ttk’nin kuruluşunu­n ardından Armutçuk Taş kömürü İşletme Müessesesi­ndeki Alacaağzı bölü mü kapatılırk­en, Armutçuk Müessesesi, tek işlet meyle faaliyetle­rini sürdürdü. Alacaağzı bölümü, HEMA şirketi tarafından rödovanslı alınıp işletil meye başlandı ancak özelleştir­me güvencesiz­lik ti! Rödovanslı şirketin elindeki ocak 2018 yılında kapatıldı, 600 işçi bir anda ortada kaldı. Ardından yapılan ihalelerle saha Oyak Erdemir’e bağlı Er maden’e verildi. Erdemir alanda 4 yıldır çalışma yürütüyor ancak Ttk’nin sitesinde, ne kadar kö mür üretiliyor, kaç işçi istihdam ediliyor, denetim ve raporlara dair bilgi yok. Alacağzı, işçisinin ka derine terk edildiği bir kapalı kutu.

Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesesi­nde İh saniye ve İncirharma­nı bölümleri Ttk’nin kurulu şu sonrası birleştiri­ldi ve bu bölümler Kozlu İşlet mesi adı altında tek işletme haline getirildi. Koz lu’da da yıldan yıla rödovanslı şirketlerc­e parça parça edildi kömür sahaları. Kozlu’nun tarihi işçi katliamlar­ıyla dolu. Hem TTK dönemi hem özel leştirme sürecinde işçi ölümleri açısından ağır bi lançolar çıktı. Bunlardan biri de 2013 yılında 8 iş çinin öldüğü iş cinayeti. Olay, TTK ocağı içerisin deki özel şirket olan Star’ın üretim alanında ger çekleşti. 8 işçinin ölümünün ardından özel şirket sahadan çekildi. Ttk’nin sitesinde Kozlu Müesse sesinde son rödovanslı şirket 2016 yılında Kortaş Madencilik olarak görülüyor. Ancak yeni şirketle re ve rödovanslı anlaşmalar­a dair bilgi yok.

Üzülmez Taşkömürü İşletme Müessesesi­n deki Çaydamar bölümü de Ttk’nin kuruluşuyl­a kapatılan işletmeler­den. Bu bölümler Asma-di laver İşletmesi adı altında tek işletme haline ge tirildi. Bağlık-İnağzı adı altında yeni bir işletme açıldı. Üzülmez Müessesesi, iki işletmeyle (As ma-dilaver İşletmesi ve Bağlık-İnağzı İşletmesi) faaliyetle­rini sürdürdü. 5 Nisan kararlarıy­la As ma-dilaver İşletmeler­ine bağlı kömür ocakları üretim işçisi açığı nedeniyle terk edildi. Bu ocaklar özel şirketlere verildi. Ttk’nin kendi si tesinde yer alan bilgiye göre Akkurt, Zonguldak

DOSYA

Gelik, SFH Enerji, Özdil-durdu, Zontaş Zonguldak Taşkömürü Madencilik gibi şirketler faaliyet yü rütüyor. Bu arada açıklamala­rına göre GMİS, TTK’YE bağlı Üzülmez’de en düşük maliyetle en yüksek üretimin yapılmasın­dan gurur duyuyor.

Gelelim Karadon Taşkömürü İşletme Müesse sesine. Ttk’nin kuruluşu sonrası Gelik bölümünün adı Gelik İşletmesi olarak değiştiril­di. Kilimli ile Karadon bölümleri birleştiri­ldi ve bu bölümler Ki limli İşletmesi adı altında tek işletme haline geti rildi. Karadon Müessesesi, iki işletmeyle (Gelik İş letmesi ve Kilimli İşletmesi) faaliyetle­rini sürdürü yor şimdi. Karadon’a bağlı sahalarda kaçak ve özel ocakların çok olduğunu öğreniyoru­z Zon guldak halkından. Buradaki rödovanslı şirketle rin başında, Arslantürk, Enka ardından; Demir, Bahadır, Arılar, Yıldız, Of-kar gibi şirketleri­n faa liyeti geliyor. Özel rödovanslı ocakların proje dı şında çalışma alanları da var, buralar ya kaçak ya da özelin taşerona verdiği alanlar oluyor. En ka şirketine bağlı proje dışı çalışma alanında da geçtiğimiz ay 4 işçi patlamadan yaralandı. Bu alandaki özel şirketlerd­e kaç tane böyle usulsüz çalışma alanı var bilinmiyor.

Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi de Ttk’nin kuruluşu sonrası Amasra İşletmesi ola rak değiştiril­iyor. Burada 2005 yılında HEMA şir keti rödovanslı olarak B sahasını ve -400 kot al tını alıyor. Ancak yıllardır kömür çıkarmıyor ve termik santral yapmak için bölgeyi elinde tuttu ğu bölge halkı tarafından biliniyor. Tüm diğer TTK madenlerin­de olduğu gibi özelleştir­menin devlet tarafından bir seçenek olmasından bu ya na yıldan yıla işçi sayısı azaltılırk­en, işçilerin üze rindeki iş yükü de artıyor. Amasra’daki maden ka zasının nedenleri arasında da bu özelleştir­me he define bağlı olarak işçi sayısının ve yatırımlar­ın azaltılmas­ı gösteriliy­or. onguldak’ın merkezinde mermer bir blok üzerine dikili, sağ elinde kömür taşı, sol elinde kazma tutan bronzdan Uzun Mehmet Anıtı bulunur. Zonguldak’ın kömür taşıyla kader birliği ettiği tarihi de işte bu Uzun Mehmet’e dayanır.

Padişah İkinci Mahmut ile Birinci Mecid zamanların­da Osmanlı donanmasın­ın tersane giderleri, imparatorl­uğun sıkışık bütçesinde korkunç bir gider açınca, savaş gemileri ve başka fabrikalar­ın yakacak gideri dışarıdan getirilen ve çok pahalıya mal olan kömürle sağlanıyor­du. Bu dertten kurtulabil­mek için, İkinci Mahmut’un emriyle bir yandan topluca kömür araştırılı­rken, bir yandan tersanenin her yıl terhis ettiği deniz erlerine, gemilerin yaktığı yabancı kömürler gösteriler­ek, sancakları­na döndükleri­nde bunların benzerini aramaları söylenir. Ereğli’nin Kestaneci köyünden Uzun Mehmet adlı bir deniz eri terhis edileceği sırada kendisine gösterilen maden kömürünü unutmaz. Köyüne döndükten sonra, maden kömürünü bulmak, İstanbul’a örneğini götürmek ve dolayısıyl­a paraya kavuşmak için kömür arayışına girer.

ZKÖMÜR DAMARINA İLK KAZMA

Bugünlerin birinde Uzun Mehmet Köseağzı Değirmeni önünde dere kıyısında sellerin sürüklediğ­i taş toprak yığınların­ın arasında kömür taşını bulur. İlk kömür damarına ilk kazma indiğinde, hicrî 1245 yılı kasımının 1’idir, miladi 1829 yılının 8 Kasım’ıdır. Uzun Mehmet, kazmasının kopardığı kömür parçaların­ı bir çuvala doldurur, İstanbul’un yoluna koyulur. İlgililere gösterdiği kömür taşları incelenir. Uzun Mehmet’e o zamanın parasıyla 500 kuruş ikramiye verilerek, ölünceye kadar da 600 kuruş aylık bağlanır. Uzun Mehmet’in kömürü buluşu ve aylığa bağlandığı bilgisi çevrede işitilince; köyün Hacı İsmail Ağa’sı, Uzun Mehmet’ten öç almak için ölüm emrini verir. Uzun Mehmet köye dönüşünden bir süre sonra İstanbul’a çağrılır. İstanbul’dan yanına adamlar katılacak, birlikte Kestaneci köyüne dönülecek ve Uzun Mehmet bulduğu kömür damarının yerini onlara gösterecek­tir. İstanbul’da Leblebici Hanı’nda kalmaktayk­en Ereğli Beyi İsmail Ağa’nın gönderdiği iki kişi tarafından boğularak öldürülür. Uzun Mehmet böylece kara elmas uğruna öldürülen ilk madenci olur.

YABANCI KUMPANYALA­RDAN, MÜKELLEFİY­ET YILLARINA

Ereğli Havzası’nda kömür madenlerin­in işletilmes­i, işletmecil­ere paralar getirmesi, deniz eri Uzun Mehmet’in kömürü buluşundan 19 yıl sonra, ancak 1848’de başlar. Fransız sermayesi (Ereyli Şirketi), İtalyan sermayesi (Türk Kömür Madenleri AŞ), İş Bankası adlı yerli sermaye (Türkiş ile Kömüriş) Zonguldak’a gelir yerleşir. Ereğli Kömür Havzası 1865’ten 1882’ye kadar fiilen Bahriye Nezaretine bağlı olarak yönetilir. Bu dönemde Fransız ve İngiliz kumpanyala­rı tarafından üretilen kömürün 1882 yılında piyasaya satışına geçit verilir. Bu dönemde üretimde artışa karşın denetim zayıftır. İş kazalarınd­a ölen ve yaralanan işçiler artar. Birinci Dünya Savaşı döneminde Zonguldak kömürünün yönetimi Almanlara geçer. 1937 yılı önemli yıldır; Ereyli Şirketi, 31 Mart 1937 günlü, 3146 sayılı Kanun’la Fransızlar­dan satın alınır;

Zonguldak limanı, Zonguldak-çatalağzı demir yolu ve Fransızlar­ca işletilen kömür ocakları, 3.5 milyon lira karşılığın­da devlete geçer. Devlet işletmecil­iği, 90 yıllık bir gecikmeyle, maden bölgesinde­n içeri ilk adımını atmış olur.

İki dünya savaşı arası devletleşt­irme politikası­yla beraber mükellefiy­et yılları başlar. İş gücü açığını karşılamak için 1930’lu yılların başında hükümlüler çalıştırıl­ırken, ardından asker işçiler çağrılır. 1940 yılından sonra ise askerlik muafiyeti içeren “İkinci mükellefiy­et” dönemi başlar. Yani İkinci Dünya Savaşı yıllarında, Zonguldak kömür ocakları çevresinde yaşayan erkek köylüler “işçi mükellefiy­eti” adı altında zorla madene indirilir. Mükellefiy­et öncesinde 1938 yılında maden ocaklarınd­a 13 bin işçi çalışırken, mükellefiy­etin başlamasıy­la birlikte kayıtlı işçi sayısı 60 binlere ulaşır. Köylerinde­n toplanan yoksul işçiler, 45’er kişilik gruplar halinde, çıkan yasaya göre günde 12 ila 14 saat, fiili uygulamaya göre ise çok daha uzun saatler zor koşullar altında çalıştırıl­ırlar.

1940-1948 yılları arasında kömür üretimi de yılda 2.5 milyon tondan 4 milyon tona kadar yükselir. 1947 yılına kadar süren zorunlu çalışma yıllarında Çamlı ve Kozlu ocaklarınd­a gerçekleşe­n patlamalar­la büyük işçi katliamlar­ı da olur. 1957 yılında Türkiye Kömür İşletmeler­i Kurumunun kurulmasıy­la kömür işletmeler­i buraya bağlanır. Üretim bölgeleri genişletil­ir.

ADIM ADIM ÖZELLEŞTİR­MEYLE GELİNEN NOKTA

1983 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumu kurulur ancak aynı yıllar ülkede Özal iktidarıyl­a birlikte özelleştir­meye kapılar da açılır. İşçi hareketi de bu özelleştir­meye karşı gelişir. Büyük Madenci Grevi, madenlerin özelleştir­mesi söz konusu iken patlak verir. Çevre köylerin ve işçi ailelerin de desteğiyle yüz bin kişinin yollara döküldüğü grevde ücret artışı talebiyle birlikte ocaklarda üretimin küçültülme­sine, ocakların özelleştir­ilmesine ve kapatılmas­ına karşı da talepler öne çıkar. Akabinde Özal iktidarını­n seçimleri kaybetmesi gibi tarihsel olaylar sahnede yerini alırken, DYP-SHP iktidarını­n Ekonomiden Sorumlu Bakanı Tansu Çiller de ilk açıklaması­nda kamu iktisadi teşekkülle­rinin (KİT) Türkiye’nin sırtında bir kambur olduğunu ve ilk elden zarar eden Kİt’lerin özelleştir­ileceğini ya da kapatılaca­ğını ilan eder. Zarar eden Kİt’lerin başında Türkiye Taşkömürü Kurumunun (TTK) olduğunu, öncelikle zarar eden kömür ocaklarını­n kapatılaca­ğını ya da rödovans usulüyle özelleştir­ileceğini, işçi sayısının çok fazla olduğunu ve resen (zorunlu) emeklilik yoluyla işçi fazlalığın­ın giderilece­ğini, böylelikle Ttk’nin hantal yapısından kurtularak “dinamik ve üretken” bir yapıya kavuşturul­acağını söyler. Yıldan yıla bu adımlar tek tek gerçekleşi­r… Devletin elinde anca bir avuç kömür kalır. Özel şirketlere; rödovansla­rla, ruhsatlarl­a bir bir ikram edilir kömür sahaları. Kaçak ocaklar köstebek yuvaları gibi her yanda sıklaşır o tarihlerde­n bu yana. Ttk’nin ilk yıllarında kömür havzasında­ki işçi sayısı 40 bini aşmışken, 1990 yılında 34 bin 349’a, 2002’den bu yana ise 18 bin 25 olan işçi sayısı ise 20 yılın sonunda 7 bin 350’ye kadar geriledi. 2002 yılında 2 milyon 356 bin ton dolayların­daki kömür üretimi bugün ancak 610 tondur. 2002’de kömür ithalatı 11 milyon iken bugün ise 38 milyon tona ulaşmıştır. Havzada kömür olmadığı için değil elbet! Havzada 1.5 milyar ton yani 150 yıl yetecek kadar taş kömürü rezervi var. Ancak ne bu kömürü çıkaran devlet ne de devletin TTK’YE aldığı yeterli işçi var o kömürü çıkaracak. Ne mi var? Rödovans! Yani özelleştir­me...

Zonguldak havzasında 150 yıl yetecek kadar taş kömürü rezervi var. Ancak ne bu kömürü çıkaran devlet ne de devletin TTK’YE aldığı yeterli işçi var. Ne mi var? Rödovans! Yani özelleştir­me...

YARIN: Bir çizme için

aylarca bekliyoruz…

 ?? ??
 ?? Fotoğraf: DHA ??
Fotoğraf: DHA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye