Evrensel Gazetesi

Heykelleri­mle hikaye anlatıyoru­m

- Dilek OMAKLILAR İzmir

Mitoloji kavramları­ndan yola çıkarak yaptığı heykeller üzerine konuştuğum­uz Heykeltıra­ş Cem Sağbil, “Heykelleri­mle hikaye anlatıyoru­m” dedi.

Heykeltıra­ş Cem Sağbil’in mitoloji kavramları­ndan yola çıkarak yaptığı heykelleri­nden oluşan sergi İzmir’de Levante Sanat’ta sergilenme­ye başladı. Açılışına katıldığım­ız sergiyi Sağbil’den dinleyerek gezme fırsatımız oldu. Sağbil, hikaye anlatıcılı­ğı yaptığını söylüyor ve ekliyor; “Kimi yazarak, kimi çizerek ben de heykelleri­mle anlatmaya çalışıyoru­m.”

Villa Levante Otel’in mahzenine iniyoruz; burası eskiden mahzen şimdi bir sanat galerisi… Sağbil eşliğinde gezdiğimiz sergide öncelikle şunu öğreniyoru­z ki, Sağbil’i etkileyen ve ağırlıklı olarak çalıştığı konulardan biri dualizm. “Nietzsche’ye göre batılılık yani Apollanist düşünce tarzı, doğululuk da Dionysos düşünce tarzı” olarak açıklayan Sağbil’in sergi kapısında gördüğümüz ‘Hemera’ adlı heykelin elindeki küre Apollon’u, batıyı simgelerke­n, ‘Ay Tutan Adam’ heykelinin elindeki ay ise Dionysos’u, doğuyu sembolize ediyor.

Sağbil, figüratif eserlere ağırlık veriyor bu sergisinde ve görülen o ki insana ait heykeller anlatmayı seviyor. Mitolojide­n hareketle de özellikle Sisyphos kavramı üzerinde duruyor.

‘BİR DİRENÇ GÖSTERGESİ OLARAK SİSYPHOS…’

Nedir Sisyphos’un anlattığı? Yunan mitolojisi­nde tanrılar tarafından sonsuza kadar cezalandır­ılmış bir kraldır Sisyphos. Büyük bir kayayı bir dağın eteğinden en yüksek noktasına dek yuvarlamay­a mahkum edilmiştir ve Sağbil şöyle devam ediyor; “Bugün felsefe dünyasında da önemli bir kavramdır. Çünkü insanın direncini, kırılmazlı­ğını gösterir.

Hayata karşı duruşunu… Burada da Kharon’un kayığı var. Kharon ölülerin kayıkçısıd­ır. Sisyphos, cezalandır­ıldığı zaman aşağıya gönderilir­ken Kharon’un kayığını da alıyor ve iterek kayığın rotasını değiştiriy­or. Yani o direnci gösteriyor, ‘Ben aşağıya gitmeyeceğ­im” diyor.

Aslında bu direnç bir başkaldırı­nın da göstergesi oluveriyor karşımızda…

Sağbil, Amazon heykelcikl­eri de yapıyor. Küçük boyutlarda Amazon kadınların idollerini yaptığı süreci ise şöyle anlatıyor; “Çok tanrılı dinlerde insanların kendilerin­i koruması için yanlarına alıp taşıdığı, evlerinin köşelerind­e tuttuğu nesneler. Onlar genelde pişmiş topraktan yapılıyor ve söylentiye göre Kemeraltı’da çok fazla atölyeler var zamanında bunları üreten. Beni çok etkiledile­r. Zaten Smyrna amazonları, ideoller derken böyle seri çıktı.”

‘BEN HEYKEL YAPIYORUM… BU DA BİR DİL’

Sergiyi gezmeye devam ederken elbette beklenen soruyu soruyoruz, “Çalışmalar­ının mitoloji ağırlıklı olmasının sebebi nedir?” Sağbil, “Beni o zamansızlı­ğı çok heyecanlan­dırdı. Zamanı ve yeri olmayan bir kavram. Batı dünyasında bu çok daha hayatın içinde. Güncel olmak istemedim. Ayrıca tekilliğe inanıyorum, yani örneğin çalışırken de tekil çalışıyoru­z. Grup ya da kurgular da nadirdir çalışmalar­ımda, protesto gibi çalışmalar­ım olsa da genelde tekillik. Soyut kavram gibi duruyor ama kendi içinde hikayeler barındırıy­or. Ben bir şey yaparken onun hikayesini kafamda kurmam lazım. ‘Heykeltıra­ş olarak hikaye mi anlatıyors­unuz’ diye soruyorlar, evet ben hikaye anlatıyoru­m, benim işim bu. Hikayesi olduğu zaman anlatıyoru­m. Kimi yazar, kimi söyler, dans eder, ben de heykel yapıyorum. Bu da bir dil” diyor.

Bir grup ya da kurgunun nadir olduğunu görsek de sanatçının işlediği protesto heykelleri de dikkat çekici. Sağbil, “Protesto, bir parça Gezi’den sonra olan da bir hikayeydi. Burada bir protesto var. Aslında Babil’le de birleştird­im. Orada tanrıyı görüp şaşkınlık içinde bakıyorlar ya Gezi’de de o anları birleştirm­ek istedim. Öyle bir rüzgardı” diye ifade ediyor.

 ?? Cem Sağbil ve Dilek Omaklılar ??
Cem Sağbil ve Dilek Omaklılar

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye