GÜLEN’LE YOLLAR AYRILIYOR
HAZİRAN 2011 seçimleri ile birlikte AKP iktidarı yeni bir inşa için yol almaya başlamıştı. Ancak bu noktada iktidar cephesinde yaşanan anlaşmazlıklar da su yüzüne çıkmaya baş ladı. Polis ve yargı içerisindeki etkinliği ile süreci yönlendiren “Gülen Cemaati” referandum sonrasında gücünü ve etkinliğini daha da artırdı. AKP ile Gülen Cemaati arasında kurulan ortaklık cemaatin yargı içerisinde rahatça örgütlenmesini sağlamıştı. AKP’DE bu örgütlen meyi arkasına alarak, bir yandan toplumu şekillendirme çabasını sürdürmüş, kendi ikti darını sağlamlaştırmış, diğer yandan da muhaliflerini tasfiye etmişti.
Sonrasında AKP ile cemaat arasındaki ortaklık sona erdi. Tüm muhaliflere karşı kul lanılan usule aykırı olarak delil elde ettikten sonra uygun savcı aracılığıyla operasyonun düğmesine basma usulü, bu kez “yolsuzluk” temelli 17-25 Aralık 2013 operasyonlarında AKP iktidarını hedefledi. 17 Aralık Operasyonu sonrası AKP önce kendi önlemlerini hayata geçirdi, ardından tek hedef olarak kendi kadrolarını yargı içerisinde etkin hale getirmeye yoğunlaştı. 12 Ekim 2014 tarihinde yapılan HSYK seçimleri bu açıdan kritik bir yerde dur maktadır. AKP, Yargıda Birlik Platformunu cemaate karşı bir koalisyon olarak sundu ve bir kez daha, ulusalcı ve liberal “sol”un bir kısmının desteğini alarak başarılı oldu.
AKP, HSYK seçimlerini kazandıktan hemen sonra HSYK’NIN kurumsal yapısını ve seçim yöntemini bir kez daha ihtiyacına uygun olarak değiştirdi.
FETÖ DARBESİ: ‘ALLAH’IN LÜTFU’
Bir zamanların açık iktidar ortağı Gülen Cemaatinin 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi,
Akp’nin yargı üzerindeki iktidarını mutlaklaştırdığı bir sürecin de başlangıcı oldu. Bizzat Recep Tay yip Erdoğan tarafından “Allah’ın lütfu” olarak ifade edilen darbe girişimi, Akp’nin yargı dahil iktidarı nı mutlaklaştırma, yargıyı da tüm birimleriyle tek adama tam bağımlı hale getirmesine vesile edildi.
Hakim ve savcıların üçte biri FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla ihraç edildi, yerlerine çok sayıda ha kim ve savcı alındı. Adalet Bakanlığı, ihtiyaç olan hakim ve savcıları alırken bizzat AKP üyesi kişileri tercih etti. 2016’dan bu yana AKP’DE yöneticilik sıfatı bulunan binin üzerinde avukat, hakim ve savcı oldu. 70 puan barajı da kaldırıldığı için yargıda yandaş kadrolaşmanın önü açıldı. Yargıda cemaat tasfiye edilirken, yerine farklı tarikatlar etkili olmaya başladı.
ÇAY TOPLAYAN BAŞKANLAR
16 Nisan 2017’de şaibeli bir halk oylamasıyla kıl payı kabul edilen anayasa değişikliği ile parla menter sistem sona erdi ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı verilen ve tüm yetkinin tek adamda toplandığı sisteme geçildi. HSYK’NIN adındaki yüksek kelimesi çıkartıldı, Hakimler ve Savcı lar Kuruluna (HSK) dönüştü ve yapısı değiştirildi.
HSK, yargının, yürütmeye yani Cumhurbaşkanlığına bağımlılığının temel taşı oldu. Yüksek yargı daki atamalarda “tek adam” yani cumhurbaşkanı belirleyici hale geldi. Bu ortamda yüksek yargı kurumlarının başkanları, siyasi parti genel başkanı olan Cumhurbaşkanı ile beraber çay toplamak tan, onun önünde cübbelerini iliklemeye çalışmaktan çekinmedi.