BİRİLERİNİN GELECEĞİ DE TÜKENİYOR
FAİZ indimi üzerinden tüketim pompalanıyor.
Gelirimizin olup olmaması da hiç önemli değil; çünkü 100 lira kredi kullanıp faizi ile 120 lira öderken kârlı çıkıyoruz. Zira 100 liraya aldığımız ürünün fiyatı kredi faizi sonunda 170 lira oluyor. Tüketerek aslında 50 lira net kârda oluyoruz.
Ama aradaki fark birilerinin cebinden çıkıyor; üstelik 2016 yılından beri artarak.
Kim onlar sorusu şu verilerde yatıyor. Sermayenin milli gelirden aldığı pay 11 puan artarak yüzde 60’ı buldu. Ücretlilerin aldığı pay ise aynı oranda azalarak yüzde 25’lere geriledi.
Bu dönem sermayenin ölçüsüzce nemalandığı benzersiz bir dönem!
***
Tl’nin değer saklama özelliğini kaybettikçe büyük tasarruf sahipleri hızla gayrimenkule ve otomobile talep gösteriyor. Enflasyon karşısında parayı koruyabilmenin yolu konut, araba, gayrimenkul almak olunca da konut ve konut dışı gayrimenkul fiyatları yükseldikçe yükseliyor.
Haliyle kiralar da uçuşa geçti. Gayrimenkuldeki yüksek fiyat artışı ciddi barınma sorunu yaratıyor. Ev sahibi kiracı çatışması büyüyor.
Devletin memurunun maaşı İstanbul’da birçok semtte kiralara yetmiyor. Eskiden ev alabilen 30 yıllık memurun emekli ikramiyesiyle şimdi ikinci el araba zor alıyor.
Evet ekonominin çarkları dönüyor ama iş ve aş peşinde koşarken ev ve otomobil hayalleri kaybolan nesiller çoğalıyor.
Hem de Türkiye ekonomisi geçen yıl yüzde 5.5 gibi Akp’nin en parlak yılları sayılan ilk 10 yıldaki ortalamasından daha iyi büyüme performansı ortaya koymasına rağmen.
Ekonomi kilo alıyor ama geleceği yiyor.