‘Otoriter anlayış hak ihlallerini ve cezasızlığı artırıyor’
‘OTOSANSÜR UYGULAMAYAN KENDİNİ HAPİSHANEDE BULUYOR’
ürkiye’nin başkanlık sistemine geçtiği günden bu yana yayımlanan insan hakları raporları ülkede hak ihlallerindeki artışı gözler önüne seriyor. Geçen sürede kadına dönük şiddet, işkence ve kötü muamele, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi alanların hemen tümünde ihlallerin sayısında ciddi artış gözleniyor. Türkiye’de başkanlık sistemine geçişin ardından yaşanan hak ihlallerindeki artışlar üzerine İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ile konuştuk.
Kadına yönelik şiddet raporlarına göre 2015’te 348 kadın öldürüldü, 805 kadın ise yaralandı. 2021’de ise katledilen kadınların sayısı 372’ye yükseldi. 1302 kadın ise yaralandı. Başkanlık sisteminin ardından hak ihlallerindeki artış yalnızca kadınlara yönelik şiddetin artması ve engellenmemesi ile sınırlı değil.
2015 yılı raporlarına baktığımızda kuşkulu ölüm sayısının 43 olduğu ancak bu sayının 2021’de 289’a çıktığı göze çarpıyor. Aynı zamanda gözaltı yerleri dışında işkence ve kötü muameleye maruz kalanların sayısı da 2015 yılında 474 iken, 2021 yılında 25’i çocuk 704 olarak raporlanmış. Cezaevlerindeki durum da farklı değil. 2015’te cezaevlerinde 825 kişinin sağlık hakkı ihlal edilirken 2021’de cezaevinde olan 1664 kişinin sağlık hakkının ihlal edildiği raporlarda yer alıyor.
Kişi güvenliği ve özgürlüğüne yönelik hak ihlallerine baktığımızda ise 2021’de 5’i eski milletvekili, 11’i eski ya da hâlâ görevdeki belediye başkanı, 18’i avukat, 63’ü çocuk, 62’si gazeteci ve insan hakları savunucularının da aralarında bulunduğu 7 bin 148 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan kişilerin birçoğunun insan haklarına yönelik ihlallerle mücadele ettiğini not edelim. Başkanlık sisteminin uygulanmaya başlamasından bir yıl sonra 5 Temmuz’da İstanbul Büyükada’da ‘İnsan Hakları Savunucularının Korunması Dijital Güvenliği’ konulu atölye çalışması için bir otelde toplanan 10 insan hakları savunucusu otele düzenlenen baskınla gözaltına alınmış
TFotoğraf: Evrensel
tı. Sonrasında yürütülen ve hukuksuzluklarla dolu yargılamada Taner Kılıç’a 6 yıl 3 ay, Günal Kuşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran’a 1 yıl 13 ay hapis cezası verildi.
‘CEZASIZLIK HAK İHLALLERİNİ ARTIRIYOR’
Hak ihlallerindeki artışla başkanlık sistemi sonrası otoriter anlayış arasındaki ilişkiye dikkat çeken İHD Eski Eş Genel Başkanı ve Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Adayı Öztürk Türkdoğan “Bu otoriter anlayış tabana kadar iniyor. En ufak bir hak savunusu karşısında polis ‘Ben devletim’ diyebiliyorsa bu otoriter düzenin bir yansımasıdır. Bu zihniyet zaten birçok hak kullanımında psikolojik bir bariyer ve fiili engel oluşturuyor” dedi. Hak gasplarının artmasında bu otoritenin etkili olduğuna dikkat çeken Türkdoğan, “Hak alanı daraltıldığında bundan en çok dezavantajlı kesimler etkilenir” şeklinde konuştu.
En alt birimlerdeki kamu görevlerinin bile hak ihlallerinden çekinmemesini cezasızlık ile açıklayan Türkdoğan, “Siz iktidar adına güç ve yetki kullandığınızda ve bunu iktidarın otoritesini korumak için yaptığınızda iktidar sizi koruyor. Cezasızlık yaşam hakkı ihlallerinin artmasını sağlıyor. Cezasızlığa paralel etkili soruşturma yapılmaması, soruşturma yapılsa da etkili kovuşturmaya dönüşmemesi de sorun” ifadelerini kullandı.
İnsan hakları savunucularının hedef gösterilmesi hakkında da konuşan Türkdoğan, “İnsan hakları savunucuları tüm insan hakkı ihlallerine karşı çıkıyor. Bunu yaptığımız için de iktidar insan hakkı savunucularını korkutarak engelleyebileceğini düşünüyor. Bu nedenle de insan hakları savunucuları üzerindeki yargı baskısı artmış durumda. Çünkü insan hakları savunucuları tüm hak ihlallerini raporlar, karşı çıkar ve alanını sınırlandırmak için uygulamalara girişir” diyerek anlattı.
İKTİDARIN medya üzerindeki baskısına da değinen Türkdoğan, “Medya vatandaşın gerçeği öğrenme hakkını sağlar. Burada karşımıza basın özgürlüğü çıkıyor. Türkiye, dünyada basının özgür olmadığı batı sistemi içerisindeki tek ülke. Bu nedenle gazeteciler hedef haline geliyor. İktidar basını sürekli kontrol ediyor, kontrol dışına çıkan gazetecileri ise sürekli yargı baskısı oluşturarak gerçeği yazmaktan alıkoymaya çalışıyor. Bunun bazı sonuçları oluyor. Birinci sonucu otosansür gelişiyor, ikinci sonucu ise çok sayıda tutuklu gazeteci. Otosansüre girmeyenler kendini hapishanede buluyorlar” dedi.